Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

Ne Oluyor Bu Ülkede?

Ne Oluyor Bu Ülkede?

Doğar, büyür, yaş alır ve ölür insan. Dört evreden oluşsa da canlı kalma süresi, ortalama bir insanın dünyada kaldığı zaman içinde yaşadıkları ve yaşattıklarıyla kimilerine hayal kırıklığı ve pişmanlık kimilerine ise gurur kaynağı ve övünçtür. Bu durumu coğrafya, anatomik farklılık veya mental özellikler ile yumuşatmaya çalışanlar olsa da karşılaşılan durum hep aynıdır.

Dünyada bulundukları süre içinde tutum ve tepkilerini adalet, doğruluk hukuktan yana kullananların çevresindeki dürüst insanlarda pişmanlık ve utanç belirtilerine rastlayamazsınız genelde. Kurnazlıkla veya hinlik ile amaçlarına ulaşmak isteyenler bir zaman sonra kendilerini ele verir. İkili ilişkilerin neredeyse tamamının çıkar üstüne kurulduğu günümüzde, politik manevraları yazmak yerine her gün topu taca atıp çiçek-böcek yazan cici bey rolü üstlenen her tarafın adamı köşe yazarlarının yazıları yerine şöyle okkalı “ne oluyor bu ülkede?” başlıklı yazı yazanların sayısı azaldı çok yazık.

Kendisi mimar olan sevgili dostum Kürşat ile uzun sohbetlerimizden birisinde; son yirmi üç yılda, konuşma aksanımız, lehçemiz ve şivemizin yöresel çizgilere kaydığını üzülerek farkına vardığımız konuydu. Tamam, hiç kimseyi şivesi veya lehçesinden dolayı diğeri-leştirmeyelim ama Türkçeyi güzel konuşmak için gayret sarf eden yok maalesef. Üniversitelerin edebiyat fakültelerinden mezun olanlar bile köyden yeni çıkmış insanlar gibi konuşmak için uğraşıyor ne gereği varsa?

Osmanlı imparatorluğunu ekonomik ve maddi olarak batıranların kahraman.

Uyuşturulmuş, geri bırakılmış bir ulusu uyandırarak, işgal edilmiş toprakları üzerinde özgür bir ülkede yaşamaları için devlet kuran adam gibi adamlar neredeyse hain olarak anlatılıyor yine son senelerde.

Ülkedeki meclisi domine eden siyasi partilerin birçoğu, günümüzde bir terörist örgüt ve lideriyle pazarlık masasına oturmak için yarışıyor adeta.

Atatürk’ün barış konusundaki özdeyişlerini referans alıyorlar güya.

Sivas kongresi sırasında Elâzığ valisi Ali Galip bir İngiliz Binbaşısı ile kürt aşiretleri ayaklandırıp Anadolu’yu karıştırmak isteyince, Mustafa Kemal atını Malatya’ya sürüp isyanı bastırdıktan sonra sorumluları cezalandırmış, masrafları Ali Galip’e gönderilen bütçeden ödetmiştir.

23 Aralık 1930’da Kubilay şehit edilirken bütün Menemen’i boşaltıp yakıyordu zor ikna edildi.

1937’de Dersim’de Diyap ağa ve aşiretine ve de Türk silahlı kuvvetleri personeline yapılan hainliği unutmadı.

Yardımcısı ve kardeşim dediği İsmet İnönü’yü, yaptığı hamaset ve dedikodu yüzünden bir gecede yönetimden aldı.

Özellikle devlet işlerinde vatan hainlerine karşı sevgi pıtırcığı, babacan bir lider değildi. Verdiği sözleri tutar, ihanet edenlere karşı duruşunu ve tavrını duruma göre değiştirmezdi. Bugün idam için ip atayım, olmadı gel yarın bu iple ip atlamaca oynayalım gibi politik manevralar olmadı hayatında. Suçluları Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin günün şartlarında kurulan organları yargılar ve ceza verirdi.

Günümüzde yapılan politik manevrayı sorgulama yetisi bulunan bir çoğumuz kavramakta fakat kral çıplak demeye kimsenin yüreği yetmiyor. Büyük partilerin birçoğu programlanmış gibi birbirine benzer yaklaşım içine girdiler değil mi?

2027 yılının son çeyreğinde yapılacak erken bir seçimde Cumhur ittifakının adayını tekrar seçtirmek için ikinci bir açılım süreci planı yapıldı. Milliyetçi oyların kaybedilmemesi için bu defa en milliyetçi lider Devlet bey öncülüğünde yapılıyor ki sağcı muhafazakârlar ve neo liberal yumuşaklar destek versin.

Bunlara, FED’ci İslamcılar ve tatlı su aydınlarıyla birlikte kendi varoşunun solcu geçinen aristokratlarını da eklersek. Geriye biz ulusalcı tayfa kalıyor şehidin, gazinin, vatanın davasını güden. Hakkını yemeyeyim en masum görünen Tayyip bey, yıpranmasın diye İmralı heyetiyle henüz görüştürülmüyor. Zamanı gelince Türk devletini 72 milletle tehdit eden şarlatan Sırrı ve yandaşları kendisine ziyaret gerçekleştirecekler.

Gittiği yerlerde bölgesel siyaset yapmak için farklı söylem ve eylem içinde olan Ülkenin ana muhalefet kralı Kars’ta gravyer, Mersin’de tantuni hesabı yaparken cebinden kırmızı kartı çıkarıyordu bu olup bitene. Özgür beyin Ardahan ve Kars’ı geziyorken Iğdır’ı es geçmesini bir türlü anlamış değilim. Hiç oy alamasa bile sırf varlığını belli etmek, kendisini göstermek için Iğdır’a gitmeliydi muhakkak.

Siz, mahallesinin gülü teyzelerin dedikodu yaptıkları gibi her gün köşesinde farklı bir romantizm hikayesi yazıp, kendi mahallesindeki krala Çıplak diyemeyenler! Kalemini irtikâba kurban edenler! Kralınız ve yandaşlarına Nü modellik yaptığınızın farkında değilsiniz. Bir gün süslü cümleler ve kara mizah fıkralar bile örtemeyecek mahreminizi ve ihanetinizi.

Toplumun istekleri ve düşüncelerine ortak olup, paylaşmadıktan sonra yazılarınızı okumak aşırı bir zaman kaybı olur. Bir fıkrada ben yazmış olayım:

Kars’ta gencin biri cenaze evine gider, bütün ziyaretçilere ikramda bulunan cenaze sahipleri gencimize unuttukları için helva ikram etmezler. Duasını okuyan genç ayrılırken dönüp cenaze sahiplerine kinli şekilde bakarak.

Elbet bir gün benim de babam ölür, sizde cenazesine gelirsiniz. Bende size helva vermem.

Elbet seçim sandığı tekrar ortaya konur, Türk vatandaşları gereğini yapar.

KALIN SAĞLICAKLA!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Volkan AYDEMİR Arşivi