Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

'Kafkas Üniversitesi Erkan Hoca'nın özel mülkü mü?'

'Kafkas Üniversitesi Erkan Hoca'nın özel mülkü mü?'

Yıl 2016 Suriye sınırındaki sıkıntılar devam etmekte, Rusya Suriye rejimini destekliyorken bizler hala, Davutoğlu’nun vaadi ile Şam’daki Emevi camide Cuma namazımızı kılmak için sabırsızlıkla bekliyorduk.

Bu arada Dışişleri Bakanlığından sonra Başbakan olan Ahmet hoca işinden kovulmuş ve “Stratejik Derinlik 2” kitabını yazmaya başlamıştı. Bir yandan da elimizde kalan Süleyman Şah türbesine vatan sathında yer arıyorduk.

İşte tam o günlerde Rusya ile aramızda savaş uçağı krizi baş göstermiş, “At Türkün kanadıdır” hesabı Ardahan Atçılık Kulübü üyeleri eğerledikleri atlarının üstüne binip, dededen kalma tek kırmalı av tüfenkleri ve 12 kalibre fişenkleri ile; "Bizler sınır bekçileri akıncılar olarak atlarımıza bindik ve devletin başı emir verirse akşam namazını Rusya'da kılmak için yola çıkacağız" diye bir açıklama yapmışlardı. Mart ayında at üstünde bir günde 2287 km yol gidip, birde Moskova’yı alıp Namaz kılacağız diye açıklama yaptılar.

Tabi Allah çoluk çocuklarına acıdı da hükümetten ve devletten “Gidin” diye bir karşılık gelmedi. At tarih boyunca insanoğlu için önemlidir o başka, ama bunların yapmak istediklerine atları bile karşı çıkar.

Yazımıza Ardahan ile başlamışken bölgede kurulu olan devlet üniversitelerinden gelen sorunları paylaşmak istiyorum sizlerle. Büyük Millet Meclisinde bile konuşulan trajik komik çoban mülakatı ile gündeme gelen Kars Kafkas Üniversitesinin çoban olayından önce atla ilgili, kişiye özel ve adrese teslim bir akademisyen ilanı olduğunu hatırlıyorum.

Üniversite yönetimi Laborant ve Veteriner Sağlık Bilim Dalına alacak öğretim üyesinden en az ikinci kademe geleneksel atlı okçuluk antrenörlük belgesine sahip olmak” şartı aramıştı. İlanı okuduğumda Laboratuvar ve laborant ders müfredatını çok iyi bilirim. İlana çıkan idareciler Laboratuvarda çalışırken ok atıp, ata binmenin farklı bir enerji yayacağını düşünüyor olmalılar mutlaka.

Kafkas Üniversitesini uzun zamandır takip ediyorum, Kars’ın sosyo-ekonomik ve kültür hayatına bilimsel bir katkı sunduğuna hiç şahit olmadım daha. Birkaç tane idealist hoca kendi çabaları ve çalışmaları ile bir şeyler yapmaya çalışıyor hepsi bu. Kars tarihi ile ilgili bir kaynak çalışması veya başkentinin Kars olduğu Anadolu’da kurulan ilk Cumhuriyet olma özelliği taşıyan “Cenub-i Garbi Kafkas” hükümeti ile ilgili bir panel, çalıştay, yayın veya yazılı kaynak çalışması yok sanırım. Yapanları da “yav şimdi bu nerden çıktı bize iş çıkardı” edasıyla sevmiyorlar pek.

Ben bu konuda sevgili Erkan KARAGÖZ’ün İngiliz arşiv belgelerine dayandırarak yazdığı kaynakçaları takip ediyorum. Üniversitede sayın Rektör varla yok arasında bir yerde sadece nefes alıp canlı formunu korumakla meşgul gibi görünüyor. Basından takip ettiğim kadarıyla ve iddialar doğruysa yakınındaki hocaları koruyup kollamakla meşgul oluyor. Rektör hocanın kadrosunda çok becerikli hocalar mevcut bunlardan birisi yine yerel ve ulusal basından öğrendiğim kadarıyla ve yine iddialar doğruysa eğer Erkan hocam. Hakkını yemeyeyim Sayın Rektör hiçbir yakınına ayrıcalık tanıyıp okul kadrosuna aldımı ben bilmiyorum. Ama Erkan hoca öylemi ya! Emeklilikleri gelmiş ikisi de lise öğretmeni olan ablası ve eniştesini sonrasında ev hanımı olan eşini Kafkas Üniversitesi akademik kadrosuna dâhil etmiş.

Eşini Sosyal Bilimler kadrosuna aldırıp yüksek lisans ve mesaisini evden takip ettirdiği söyleniyor. Sonrasında yetmemiş, yazılana göre iki yıl arayla intihal yaptığı, üstelik yaptığı eserde imla hatası ve yazım yanlışını bile düzeltmeden mahkemede karara bağlanmış. Peki, tüm bunlar olurken Sayın Rektör ve Üniversite yönetimi ne yapıyordu dersiniz? Sadece nefes alıp yaşam formlarını koruyorlardı sanırım. Eğer birisi itiraz etmiş olsaydı Erkan hoca bu kadar popülist ve medyatik olmazdı veya itiraz etmediklerine göre bilmediğimiz farklı adam kayırmalarda var. Bu konuyla ilgili kaynak bağlantıları yazımın sonunda bulabilirsiniz.

Kars’ta tanıdığım birçok eğitimli ve nitelikli genç var akademisyen olabilecek şartlara haiz. Neden hocanın yakınları bu kadar revaçta anlam veremedim.

Karslıların 80’yıllarda büyük özlemle beklediği Üniversitede başka neler oluyor dersiniz? Mimar kadrosuna peyzaj mimarı alınıyor örneğin. Öyle ya ikisinin alanı da mimari değil mi yakınını yerleştiren şark kurnazı hoca?

Bunlarla bitmiyor, bitecek gibide değil. Rektör bey makamın rehaveti ve keyfiyle “nasıl olsa soran yok, bende görünmez olayım” psikolojisi ile nefes almakla, yönetimdeki diğer hocalar görmezden gelmekle devam ede dursunlar. Kafkas Üniversitesinde çalışkan idealist hocalara, Kars sokaklarında atanmayı bekleyen eğitimli ve nitelikli gençlere selam söyleyelim.

En başta sözünü ettiğimiz şehir olan Ardahan Üniversitesinde de durum farklı değil aslında. Aşırı iş temposu, trafik ve Ardahan’ın yoğun bilim ve eğitim hayatından bunalan sayın rektörün yoğun sıla hasreti çektiği aşikâr. Eğitim yılının Ardahan’da geçirdiği kısıtlı süresini çeşitli etkinliklerle değerlendiriyor.

Üniversitenin VIP minibüsüyle her hafta sonu memleketi Erzurum Narman’daki ailesini ziyaret ettiğini, bu ziyaretlerden birinde çocuğunun minibüs ile kaza yaptığı iddiaları kentte duyulmayıp, batıda bir kaplıcanın termal havuzunda bana anlatılıyorsa. Hocanın yaptığını görmezden gelen siyasi ve idari kurumlarda eksiklik var sanırım.

Yüksek Öğrenim kurumlarının bulunduğu illerde rehber olması ve örnek alınması gerekirken, bu eğitim kurumlarında siyasallaşmış liyakatli idarecilerin koltuk koruma hevesler, sadece nefes alıp vermelerini gerektiriyor.

Özellikle Ardahan ve Kafkas Üniversiteleri ile ilgili farklı bilgiler geldikçe toplayıp tekrar yazacağım.

Ülkemizde gariban insan, kadın ve çocuk katillerinin özellikle cezalarının caydırıcı olması gerekiyor. Asayiş berkemal diye bir deyimi kullanmaya korkar olduk. Özellikle gündemi meşgul eden “Narin” cinayeti bir köyün organize şekilde suça ne denli meyilli olduğunu gözler önüne serdi. Cinayet nedeni ve şekli hala bilinmezliğini koruyor. Her olayda olduğu gibi birçok çakma cinayet uzmanı türedi. Daha önce çatışma veya futbol maçı yorumladıkları fırça saplarıyla şimdi cinayet şekli yorumluyorlar. Kamuoyunu meşgul edip yormaktan başka bir şey yapmıyorlar aslında.

Dokuz yaşındaki masum bir çocuğa her ne şekilde olursa olsun yapılan eziyet ve işlenen cinayette en ufak katkısı olanlarla ilgili yazılabilecek bütün entelektüel kelimeleri kullandık, bundan sonrası argo cümlelerle devam ediyor.


KALIN SAĞLICAKLA!

Kaynak 1

Kaynak 2

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Volkan AYDEMİR Arşivi