Sedef Kabaş vatan haini mi?
“HAKARET AKLI KIT OLAN ZAVALLILARIN, SÖZ BULAMADIKLARINDA KULLANDIKLARINDA SON ÇAREDİR.”
Sedef Kabaş, kim bu kadın ve nerden bu cesareti bulabiliyor. Tarih sayfalarına altın harflerle yazılmış birçok destan ve bu destanların karşılığında Peygamberimiz tarafından övgü ile söz edilmiş bir milletin başı olan Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’a hakaret edip, ağır sözler söyleyebiliyor. Bu millet küllerinden doğan ve sürekliliği olan ve bu sürekliliği de örfünden âdetinden alan bir millettir. Sakın ola bu milletin ayarlarıyla oynamaya kalkmayın. Yoksa bir 15 Temmuz destanını daha yazacak kadar yürekli ve cesaretlidirler.
Sedef Kabaş, İngiltere’nin Londra’sında dünyaya geldi. Liseyi özel Dost Lisesinde bitirdikten sonra 1992 yılında Boğaziçi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Türk-Amerikan bursu içerisinde Fulbright bursu ile Boston üniversitesinde televizyon haberciliği üzerine yüksek lisans yaptı. Türkiye’de birçok televizyon kanallarında programlar yaptı. En son Youtube de kişisel açtığı kanada siyasi gündemi belirleyen programlar yapıyordu.
Bu zat arkasında bir kuvvet görmese, bir destek almazsa, bu kadar ileri gidebilecek sözleri sarf etmesi söz konusu bile olamaz. Bu kukla zihniyetli beyinler bazı şer odaklarının gazına gelerek gazetecilik mesleğine ihanet etmiş oluyorlar. Bu zatın yaptığı ne haberdir nede gazeteciliktir. Düpedüz ülkesine ve milletine ihanettir. Evet ne elde etti bu gazeteciyim diyen kişi? Kamuoyu oluşturarak ülkemin gazetecilere uyguladığı sansürü dile getirmeye çalışmıştır. Özgürlük Ülkemde olmadığını ima etmeye çalışmıştır. Gazetecilerin konuşma ve yazma özgürlüğünün olmadığını düşündürmüştür. Amacına ulaşmıştır belki ama sonucuna da katlanmak mecburiyetindedir.
Reklamını yapmıştır ve bu reklamda Ülkemin içte ve dıştaki şer odakları tarafından yürütülen karalama kampanyasına destek olmuştur. Şer odaklarının bu gazeteciyim diyen bu zata neler vaat ettiğini bilemem ama insan özgürlüğünden vazgeçecek kadar gözünü karartabiliyorsa demek ki ele avuca gelecek bir vaatle karşı karşıya kalmıştır. Ne olursa olsun bu ülkenin en başı olan Sayın Erdoğan’a hakaret etmenin hiçbir karşılığı yoktur. Onurlu ve şerefli olan bu mesleği beş para edebilecek güce sahip olmaması gerekmektedir.
Millet olarak tarih sayfalarında onurumuz ve şerefimizle yer alan bir topluluğuz. Kesinlikle tarih boyunca saygınlığımızı devlet terbiyesinden alan bir milletiz. Sevsek de sevmesek de ülkemiz makamlarına sonsuza kadar saygı duyan bir milletiz ve duymaya da devam edeceğiz. Ben gazeteciyim diyen birinin o makama ve o makamın şerefine, namusuna hakaret etmesi mümkün değildir. Sen hangi güç ve hangi mantıkla bu kadar ileri gidersin bilemem ama bizim için kutsal olan bu makam senin için bu kadar değerli değil ise bu ülkeyi derhal terk etmen gerekecektir. Ama cezanı çektikten sonra tabi. Git seni okutan Londra okullarında sana burs veren Amerikan kuruluşlarına sığın. Sakın ola bu ülkenin manevi değerleriyle oynamaya kalkma. Hakaret ettiğim o makamdan, Sayın Erdoğan’dan ve yüce Türk Milletinden derhal özür dileyeceksin.
Bu millet tarih boyunca senin ve senin gibilerle zaman kaybetti. Devletimin her türlü imkânlarından, olanaklarından yararlanacaksın, ülkemin verdiği konumlarından faydalanacaksın sonra kalkıp Ülkemin en üst makamına ve makamında halkımızın oylarıyla oturan Sayın Erdoğan’a hakaret edeceksin. Kabul edilebilecek bir durum değildir. Şer odakları ve yandaşları başladılar demokrasi vurgusuna, benim memleketimde Cumhurbaşkanı’ma hakaret edeceksin ve demokrasi diyeceksin. Sayın Rahmetli Erbakan Hocamın tabiriyle “Hadi ordan…” .
Sayın Kılıçdaroğlu ve ekibi de kısa zaman önce Sözde Cumhurbaşkanı sözünü etmişlerdir. Anlaşılıyor ki Sayın Erdoğan’a sistemli bir saldırı söz konusudur. Makamı yıpratma politikasıdır. Seçim ile yapamayacaklarını böyle kısır döngü saldırılarıyla yapmaya çalışmaktadırlar. Bilmiyorlar ki Sayın Erdoğan’ı o makama yüce Türk milleti getirdi. Bu Millet istemedikten sonra onu o makamdan uzaklaştırmak söz konusu olmayacaktır. Amaç makam değil Erdoğan’dır.
Bu zavallı zat neden böyle bir girişimde bulunmuştur bilinmez ama tahmin edilir. Diyoruz ya içte ve dışta Erdoğan düşmanları zaman zaman cılız saldırılarda bulunmaktadırlar. Bu milletin nabzını yoklamak ve bu milleti böyle yıpratmaya çalışmak eskidendi gazeteci zat. Bu milletin değerleriyle oynamaya kalmasak iyi olur. Bu makam öyle lafla alınacak bir makam değildir. Bu makama hakaret edecek güç dünya üzerinde görülmemiştir. Her kim bunu yapmaya kalkar ise sonunu hazırlamış olur.
Bu millet değerleri ile ayakta duran bir topluluktur. Sen yanlış oyunlar içerisine girdin Sayın Sedef Kabaş. Seni ne içteki demokrasi havarileri kurtarabilir ne de dışta ki şer odakları kurtara bilir. Siyaset veya siyasi gazetecilik yapmak bu kadar ucuz olmaması gerekmektedir. Kıstasları olması ve bazı değerlerin ayakta durması gerekmektedir. Kanun ile korunan bazı kişiler gibi bazı kurum ve o kurumu dolduran kişilerde korunması gerekmektedir. Cezası kesinlikle ağır olması gerekmektedir.
“Havlama sesi artıkça, taşı doğru yere attığını anlıyor insan.” Kısacası Sayın Erdoğan doğru yolda olduğu sürece bu ve buna benzer olaylarla karşılaşacaktır. Ama üzerinde durulması gereken makamdır. Hiçbir zaman bu değerimize saygısızlık yapma lüksüne sahip değiliz. Çünkü koltuklar geçici, makamlar kalıcıdır. Bu koltukları ancak rüyasında görecek olan şer ittifaklarının amaçları koltuk değildir. Türk adalet sisteminde bu ve buna benzer hakaretlerin şiddetle cezalandırılması gerektiğine inanıyorum. Siyasetinde bir şekil almasını ve bu şekil etrafında insanların saygı ve seviyeli bir süreç izlemesini öngörüyorum.
Kısaca Sayın Erdoğan’nın iktidar olduğu sürece bu ve buna benzer olaylarla karşılaşmasına çok şaşırmıyorum. Atalarımızın dediği gibi “Meyve veren ağaç taşlanır.” Allah yar ve yardımcısı olsun…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.