Şia ve Ehlisünnete göre İmamet usulü dinden midir, furuu dinden mi -2-
Şia alimlerinin İmamet hakkındaki görüşlerine gelince;
Merhum Şehidi Sani, Allame Meclisi’den, Şeyh Tusi’den şöyle nakletmiştir; Şiaya göre imanın esası üç şeydir; Allah’ın vahdaniyetini, Allah’ın adaletini, Enbiyanın nübüvvetini, Enbiyanın nübüvvetinden sonra Ehlibeytin imametini tasdik etmek. (Hegaig’ul İman, Şehidi Sani, s.55)
Yani Enbiyanın nübüvvetinden sonra Ehlibeytin imametini tasdik etmek usuldandır.
Allame Hilli şöyle demiştir; İmamet dinin erkanından ve usulundandır. (El’Munteha, c. 1 s.502)
Hedaig’in sahibi şöyle demiştir; İmamet ayetlerin nassına ve rivayetlerin açıklamasına göre usul’u dindendir ve bu eynel yakin konumundadır, bunda en ufak bir şüphe yoktur. (Hedaig’un Nazira, c.18 s.153)
Abekat’ın sahibi Merhum Mir Hamid Hüseyin şöyle demiştir; İmamet usul’u dinin büyük usullarındandır. Onunla Müslümanların dünya ve ahiret maslahatları tamamlanır. (Şerh’ul Megasid, c.5 s.232)
Merhum Vehid Behbehani şöyle demiştir; Yaptığımız açıklamalara göre İmamet usul’u dindendir. İmamın velayet ve imameti peygamberin nübüvvetinin ikrarı gibi usuldandır ve furudan değildir. (Misbah’ul Hidaye fi Ispat’il Velayet, s.133)
Merhum Kaşif’ul Ğita şöyle demiştir; Şianın inancında imamet usul’u dindendir ve İlahi bir makamdır. Allah bu makamı dilediğine lütfeder. (Asl’uş Şia ve Usuluha, s.24)
Merhum Şeyh Muhammed Rıza Muzaffer şöyle demiştir; Bizim inancımıza göre İmamet usul’u dinden bir usuldur. İmamet olmaksızın imanın bir anlamı yoktur. (Akaid’ul İmamiyye, s.65)
Yukarıda zikredilenler İmametin usul’u dinden olduğuna dair Şianın birkaç ulemasının görüşleridir.
Şianın bazı alimlerinin görüşlerine göre İmamet usul’u dinden değildir, usul’u mezheptendir.
Merhum İmam Humeyni şöyle demiştir; İmamet usul’u dinden değildir, usul’u mezheptendir. (Kitab’ut Taharet, c.3 s.323)
Merhum Ayetullah Hoi şöyle demiştir; Hilâfet manasında imamet hiç bir surette zaruriyattan değildir. İmamet konusu nazari ve içtihadi bir konudur. (Kitab’ut Taharet, c.2 s.86)
Konu hakkında Kuran ayetlerine, Ehlibeyt İmamlarının hadislerine ve Şia alimlerinin kahır çoğunluğunun görüşlerine baktığımız zaman imametin furuu dinden değilde usul’u dinden olduğu kesinlikle anlaşılmaktadır. Eğer İmametin usul’u mezhepten olduğunu söyleyecek olursak, mezhebi dinin özü olarak kabul ettiğimiz taktirde İmamet usul’u dinden olacaktır.
İmametin usul’u dinden olduğuna dair fakihlerin delilleri kısaca şunlardan ibarettir;
Birinci delil: Maide süresi 67. ayet; “Ey Peygamber, bildir, sana Rabbinden indirilen emri ve eğer bu tebliği îfâ etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun ve Allah, seni insanlardan korur. Şüphe yok ki Allah, kâfir olan kavme, doğru yola gitmek hususunda başarı vermez.”
Kaynaklara göre “Rabbinden indirilen emir” imamet olduğuna göre İmamet usul’u dindendir demektir.
Yukarıdaki mezkur ayet imamet hakkındadır. Ehlisünnetin büyük alimlerinden olan İbni Ebi Hatem şöyle demiştir; Bu ayet Ali İbni Ebu Talib hakkında nazil olmuştur. (Tefsir’i İbni Ebi Hatem, c.4 s.1172) İbni Ebi Hatem’in kendisi, ben kitabımda sadece sahih hadisleri naklediyorum demiştir. (Tefsir’i İbni Ebi Hatem, c.1 s.14)
İbni Teymiyye şöyle demiştir; İbni Ebi Hatem’in ve İbni Cerir’in tefsiri güvenilir rivayetleri içermektedir. (Minhac’ul Sünnet, c.7 s.178)
Bu itiraflara ve açıklamalara göre yukarıdaki ayet Hz. İmam Ali aleyhisselam hakkında nazil olmuştur.
Suyuti, Abdullah İbni Mesud’dan şöyle dediğini nakletmiştir; Biz Hz. Peygamberin zamanında bu ayeti şöyle okurduk; “Ey Peygamber, bildir, sana Rabbinden indirilen emri, doğrusu Ali müminlerin emiridir. (Dürr’ul Mensur, c.2 s.298-Feth’ul Kadir, c.2 s.60)
Nitekim Alusi’de şöyle demiştir; Doğrusu Ali müminlerin velisidir. (Ruh’ul Meani, c.6 s.193)
Kısacası, delillere göre bu ayet Hz. İmam Ali aleyhisselam hakkında nazil olmuştur. Ayette geçen “Eğer bu tebliği îfâ etmezsen onun elçiliğini yapmamış olursun” cümlesine göre bu konu usul’u dindendir ve bunun başkada bir anlamı yoktur.
İkinci delil: İkmal ayeti; ” Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din olarak İslâm’ı seçtim.” (Maide, 3)
Yani benim razı olduğum İslam bu gündür. Allah’u Teala’nın Gadir’i Hum gününde İslamdan razı olmasına ve İslamı kamil kılmasına ne sebep oldu? O günden önce İslam din olarak kamil bir din değildi. Dinin kemaline sebep olan faktör Hz. İmam Ali aleyhisselamın İmametiydi. Yani Hz. İmam Ali aleyhisselamın İmameti dinin kemal mayasıdır.
Bir inancın dinin kemal mayası ve nedeni olup o inancın furuu dinden olması mümkün değildir aksine o inanç usul’u dindendir. Zira mezkur inanç olmadığı taktirde din noksandır ve onsuz Allah İslam dininden razı değildir. Yani Allah’ın razı olduğu İslam yanında Hz. Ali aleyhisselamın İmametinin olduğu İslamdır.
Üçüncü delil: “İmamsız ölen cahiliyye ölümü üzere ölmüştür.” hadisidir.
Müslim şöyle demiştir; Üzerinde imamın biatı olmadan ölen cahiliyye ölümü üzere ölmüştür. Yani dinsiz olarak dünyadan gitmiştir.
Ahmed İbni Hanbel sahih sened ile şöyle nakletmiştir; “İmamsız ölen cahiliyye ölümü üzere ölmüştür.” (Müsned’i Ahmed, c.4 s.96)
Eğer imamet furuu dinden ise öyleyse İmamete amel etmeyen biri neden İslam dışı dünyadan gitmiş olsun! İmamet eğer usulu dinden değilse: öyleyse “Zamanının imamını tanımadan ölen cahiliye ölümü üzere ölmüştür” hadisini nereye koyacağız?
Dördüncü delil: Havuz hadisi; Buhari, kendi Sahih’inde Sehl b. Saad’dan şöyle nakleder:
Hz. Peygamberin şöyle buyurduğunu duydum. ‘Ben sizden önce havuzun (Kevser) kenarında olacağım. Gelen herkes ondan içecek ve ondan içenler asla susamayacaklar. Doğrusu bana gelen bölükler beni tanıyorlar. Daha sonra ben ve onlar arasında ayrılık düşecektir. Ben onların benden olduğunu söyleyeceğim. Bana denilecek ki: Sen bunların vefatından sonra dinde ne gibi değişiklikler yaptığını bilmiyorsun. Bunun üzerine ben diyeceğim ki: Benden sonra dinde değişiklik yapıp da mürtet olanlar Allah’ın rahmetinden uzak olsun.(Sahih-i Buharî, c.9, s.144, Kitab’ul Fiten)
Hz. Peygamberin bir gün sahabesine şöyle dediği naklolunmuştur: Ben sizden önce havuza gideceğim. Bazılarını benim yanıma getirecekler. Onların yanına yaklaşmak istediğimde onlar benden uzaklaştırılacaklardır. Ben diyeceğim ki: Ya Rabb’i ashabım! Bana buyuracak ki: Sen bilmiyorsun, (bunlar) senden sonra ne işler yaptılar!’ (Sahih-i Buharî, c.9, s.144, Kitab’ul Fiten)
Ala İbn el-Müseyyeb’den, o da babasından şöyle rivayet etmektedir. Ben, Bera İbn Azib ile karşılaştım ve kendisine şöyle dedim: Müjdeler olsun sana! Hz. Peygamber (s.a.a.) ile sohbette bulundun. Rıdvan Biatinde de bulundun.
O da ‘Ey kardeşimin oğlu, sen sonradan neler ihdas ettiğimizi bilmiyorsun?’ dedi. (Sahih-i Buhari, c.5 s.65)
Mezzi, Zehebi, İbni Hacer Amr b. Sabit’den şöyle nakletmişlerdir; Peygamber vefat ettiğinde beş kişi hariç herkes kâfir oldu. (Tahzib’ul Kemal, c.21 s.557-Tahzib’ut Tahzib, c.8 s.9-El’Bidaye ven Nihaye, c.6 s.91)
Bu söylemler Hz. Peygamberden sonra nelerin yaşandığını göstermektedir. Havuz hadisinde “senden sonra gerisin geriye döndüler” cümlesi Hz. Peygamberden sonra yaşananlara atıfta bulunmaktadır.
Bu yaşananlar ve rivayetlerde bulunan kelimeler usul’u dinden bir usulun ihlal edildiğini göstermektedir. Usul’u dinden bir usul’u terkettikleri için gerisin geriye dönmüş oldular.
Beşinci delil: Silsilet’üz Zeheb hadisi; İmam Rıza aleyhisselam şöyle buyurmuştur; “Babam Musa bin Cafer’den, o da babası Cafer bin Muhammed’den, o da babası Muhammed bin Ali’den, o da babası Ali bin Hüseyin’den, o da babası Hüseyin bin Ali’den, o da babası Ali bin Ebu Talib’den, o da Allah’ın resulünden (s.a.a) şöyle buyurduklarını rivayet etmişlerdir: Cebrail’den Allah-u Teâla’nın şöyle buyurduğunu duydum: “La İlahe İllallah» benim kalemdir, o halde kim kaleme girerse azabımdan güvende olur.” İmam’ın merkebi hareket ettiği sırada İmam (a.s) yüksek bir sesle şöyle buyurdu: “Bu kaleye girmenin şartları vardır; ben de o şartlardan birisiyim.” ( Saduk, Sevabu’l Amal ve İkabu’l Amal, s. 21,22)
Bu hadis tevhit ve şartları babındaki kudsi bir hadisidir. İmam Rıza aleyhisselam bu hadiste kendisini (imametin) tevhidin şartı bilmektedir.
Bu hadis, Allah Resulüne (s.a.a) kadar uzanan ravilerin hepsinin masum imamlardan (a.s) olması ve nihayetinde de Allah-u Teâla’ya ulaşması hasebiyle “Altın Silsile” manasına gelen “Silsiletu’z Zeheb” hadisi olarak meşhur olmuştur.
Şeyh Saduk İmam Rıza aleyhisselamın sözlerini naklettikten sonra et-Tevhit kitabında şöyle yazmaktadır: İmam Rıza aleyhisselamın sözlerinin manası şudur: Benim imametime ikrar etmek “La İlahe İlallah”ın şartlarındandır ve ben Allah tarafından itaati farz olan imamım. ( Saduk, et-Tevhid, s. 25)
Eğer imamet furuu dinden ise öyleyse silsilet’üz zeheb hadisini nereye bırakacağız?
Abdest namazın şartıdır. Şart olmaz ise meşrut da olmaz. İmam Rıza aleyhisselam da buyurmuş; “Ben de o şartlardan birisiyim.” Şart olan İmam olmazsa meşrut olan tevhid kalesi ayakta kalabilir mi?
Altıncı delil: Erbain ziyaretnamesinde şöyle buyrulmuştur; “Kullarını cehaletten ve delalet şaşkınlığından kurtarmak için senin yolunda kanını akıttı.”
Burada geçen delalet şaşkınlığı ile Fatiha süresinde geçen ضالین arasındaki bağ nedir? Bu zallin olanlar İmametten sapan değillermi! Sakeleyn hadisinde “bu ikisine sarıldığınız taktirde benden sonra asla delalete düşmezsiniz ” hakikatı imametten sapanları içermiyor mu!
Netice: İmamet usulu dindendir. İmamete inanmayanın imanı eksiktir. Ancak Ehlibeyt İmamlarının hadislerine ve taklit mercilerimizin fetvalarına göre Ehlibeytin İmametini kabul etmeyenlere kafir demek olmaz, onlar Müslüman hükmündedirler. Şianın hiç bir müçtehidide imameti kabul etmeyene kafir dememiştir.
Selam ve dua ile…
Mehdi AKSU
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.