Kars'ın yolları!
Sevgili okurlar! İstedim ki farklı bir konu olsun.
Geçen hafta birkaç günlüğüne Kars'a yolum düştü. Havaalanında uçaktan iner inmez, çocukluğu geniş kaldırımlı Kars caddelerinde geçen herkes gibi yüzümde geniş kocaman bir tebessüm ve mutluluk belirtisi olduğunu söylerler.
Hele ki Kars Kalesini görmek birçoğumuz gibi benim havalara uçmama yetiyor. Sağ olsun Kars'ın en köklü ve sevilen işadamlarından sevgili Nihat Çelebi havaalanından bizi alıp kalacağımız yere kadar bıraktı. Rutin işlerimi bitirdikten sonra, yazılarını keyifle okuduğum sevgili Deniz gibi kulaklığımı takıp, lise yıllarımda çok dinlediğim şarkılar eşliğinde elim cebimde bir gece önce yapmış olan karın üstünde, yalnız başıma çocukluğumun geçtiği sokaklarda romantik bir yürüyüşe çıktım.
Evimin bulunduğu sokağın başından caddeye henüz çıkıp, Meçhul Asker anıtı ve Kars Peynir Müzesi istikametinde Kars Kalesi'ne bakarak kendimden emin ve sosyal medyadan yeni asfaltlandığı günlerce paylaşılan yolda yürürken, Atasözünde olduğu gibi "Yetim hırsızlığa çıktığında ay akşamdan doğarmış" hesabı. Yanımdan geçen taksinin yolda oluşan kasisten sıçrattığı çamurlu suyla kendime geldim.
Romantik yürüyüşümün ömrü, Whitney Housten'ın "I will always love you" sonuna kadar süremedi. Sağolsun taksici durup üzülerek dikkatsizliği konusunda özür dilese de, yolu boydan boya bölen çukurumsu kasisi görünce çok kızamadım.
Çaresiz bir şekilde eve dönüp temizlenip Kars gezimi yürüyerek değil, artık araçla sürdürmek için girişimlerde bulunurken imdadıma yine sevgili Nihat abi yetişti. Kars'ta ne zaman araç kiralamaya kalksam ya Nihat abiden yada Kars'ın en şık kuaförü sevgili Necmi (Adıgüzel) abiden zılgıtı yiyorum hep.
Sağ olsunlar vefatından önce hep babamın arabasını alırdım. Sonrasında sevgili dostlar hiç araçsız bırakmadılar beni. Neyse arabayla Vali konağının önünden ara yollardan ağır ve zigzag yaparak ilerlerken bu kez ben aracın bir lastiğini fark etmeden yolda açılan bir uçuruma düşürüp genç bir arkadaşı ıslattım ki, anlayışlı bir esnaf kardeşimizmiş olgunlukla karşıladı. Sonrasında Kars'a birlikte gittiği dostlarla dertleşirken, yolların bozukluğunun sebebinin, ağır geçen kış mevsimi ve eksi kırklara varan soğuklar olduğunu söylüyordum ki, oturduğumuz odada birisi
"Aya gardaş Erzurum soyuk değil mi? Oranın yolları niye bozulmur?" Dedi ki haklıydı.
Erzurum'un yolları hep düzgündür ve bozulmaz.
Birden aklıma 1950'lerin ortasında Kars'ta, Başbakan Adnan Menderes ve Meherrem emi (Muharrem amca) arasında geçtiği söylenen fıkra gibi olayı hatırlattı.
Sizlerle de paylaşayım:
Adnan Menderes miting için Kars'a gelir, meydanda kızıl kıyamet o konuştuktan sonra herkes alkışlıyor, fakat Başbakanın gözüne, meydanın en uzak köşesinde çeperin (bahçe duvarı) dibinde oturup filtresiz sigarasını tüttüren, miting konuşmasına hiç tepki vermeyen Meherrem emi çarpar.
Hemen kürsüden inip oraya gider.
Başbakan: Amca noldu, Kızgınmısın bize hiç alkışlamıyorsun?
Meherrem emi: Yok başbakanım sana niye gızım (kızayım). Ben bu Rus'lara çok gızerem (kızıyorum).
Başbakan: Nasıl? Ruslar sana bir zararmı verdi? Söyle amca Konsoloslarını çağırıp, (o zamanlar Kars'ta SSCB konsolosluğu vard) hesap sorayım.
Meherrem emi: Daha ne yapsınlar ay Başbakanım. Otuz küsur yıldır bırakıp gedipler(gitmişler). Adam bir düşüner bu Kars'ın yolu, suyu necedi(nasıldır)? Yolları bozuktumu? Suyu akıyormu? Diye. Yani sayın başbakan ele bir terkedilmişlik yaşıyoruz.
Kars'ta bulunduğum günlerde nükte dolu bu karamizah çok aklıma geldi. Sayın yöneticiler ve siyaseten erk sahibi dostlar! Bizler uzaktan sizleri belki fark yaratmışsınızdır diye, heyecan ve ümitle takip ediyoruz. Sizlere tavsiyem, şahsi araçlarınızla o bozuk, hatta çukur oluşmuş yollardan geçerseniz Kars'ta yaşayan vatandaşların çilesini anlarsınız. Oturarak empati yapılmıyor, yaşamakta gerek.
KALIN SAĞLICAKLA!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.