Can dostlara reva gördüklerimiz
İnsanoğlu kendisini dünyadaki her şeyin sahibi olarak görmeye devam ediyor.Bütün çözümleri de bunun üzerine inşa ediyor. Bütüncül bir çözüm üretmediği için de yok olmaya doğru gidiyor. Diğer canlıları kendi isteği ve menfaati ya da korkuları dolayısıyla imha ediyor onlara yaşam hakkı tanımıyor.
Onların yaşam alanlarını yok ediyor, ortadan kaldırıyor ve onları ölüme terkediyor. Para kazanmak uğruna yaşadığı çevreyi kirletiyor, suyu kirletiyor ve bunları yaparken bırakın diğer canlıları düşünmeyi kendi hem cinslerininin bile toplu ölümlerine neden oluyor.
Para hırsı, güç elde etme uğruna kendi hemcinslerini köleleştiriyor.
Sonra da çevreyi korumak, diğer canlıları koruma, iklim değişikliklerinin neden olduğu/olacağı zararları önlemek üzere tedbirler almaya çalışıyor.
Dünya ve tabii ki ülkemizin de mücadele ettiği, topyekun bir savaş verdiği bir ortamda böyle bir yazı yazmamın nedeni oturduğum sitede şahit olduklarım.
Belki bazılarını şimdi sırasımı diye yazdıklarıma dudak bükebilir ya da önce insan geri kalan ne olursa olsun diyerek konuyu geçiştirebilir. Ancak çok şey borçlu olduğumuz ama bir problem olduğunda kolayca vazgeçtiğimiz kedi ve köpek vb. canlıların yaşam haklarını da korumak ve kollamak zorundayız.
Bu dünya sadece bize ait değil.
Bu dünya ve üzerindeki canlı ve cansız varlıkların sahibi insanoğlu değil.
Aslında bizler ve diğer canlıların yaşadığı bu dünya üzerinde yaşayan hiç kimseye ait değil. Bu bilinçtemiyiz? Sanmıyorum.
Dünyanın efendisi gibi davranıyoruz. Diğer insanların ve diğer canlıların yaşam alanlarını yok ederek, onları aç ve susuz bırakarak, ortamlarını zehirleyerek, toplu olarak yok olmalarına neden olarak soykırım uyguluyoruz. Hem çocukluğumdan itibaren hem de askerlik hayatım
boyunca özellikle de hudut görevlerim sırasında köpek, kedi ve diğer canlı varlıklar, onların yaşadığı ortamlar ile çok yakından ilgilendim.
Özellikle de kedi ve köpeklerin insanoğlu ve tabiat için ne kadar faydalı işler yaptıklarını ve bulundukları ortamı müsbet yönde nasıl değiştirdiklerine yakinen şahit oldum.
Nefes aldığım sürece de can dostlarımın hayatı yaşanır hale getirme
konusundaki becerilerini hayret ve ibretle takip ediyorum ve edeceğim.
Muvazzaf olarak görev yaptığım sürede can dostlarımızın fedakarlıklarını, zekalarını, iç güdülerini ve hislerini gördükçe her gün yeni bir şeyler öğrendi.
Eminim çocuklar dahil onlardan öğreneceğimiz çok şey var.
Sokak köpeklerine,kedilerine ya da site içinde yaşam alanı bulmuş bu dostlarımıza niye pislikmiş gibi davranıyoruz. Onları yaşadığımız ortamdan uzaklaştırıyoruz.
Onların yaşam alanlarını ortadan kaldırarak yok olmalarına neden oluyoruz. Hem de işi gücü bırakıp onları yerlerinden etmek konusunda kararlar alıyoruz ve uyguluyoruz.Onların yaşamlarını da kolaylaştıracak önlemleri almaktan niye imtina ediyoruz?
Ya da onlara bir yudum su ve bir avuç yem vermeyi niye yasaklıyoruz. Çocukluğundan beri köyde, ilçede bütün evcil ve yabani hayvanlarla iç içe yaşamış biri olarak oturduğum sitede onlara yapılan muamele insan olarak ve eski bir asker olarak beni çok üzüyor.
Bu konuda ilgililerle konuşmamı söyleyebilirsiniz. Hem su ve yiyecek verme yasağını koyanlarla ve kedilerin tabii yaşam ortamlarını bile ortadan kaldırma emir verenlerle hem de diğer sorumlularla konuştum.
Bazıları telefonuma cevap vermeye ya da dönüş yapmaya bile tenezzül etmedi. İnsanları bir takım yasa maddeleriyle korkutup onların kedilere su ve yiyecek vermesi önleniyor.
Hatta bu talimatlara uymayanların lojmandan çıkarılması konusu üstü kapalı bir tehdit unsuru olarak kullanılıyor.
Peki bu canlıların yaşam hakkını kim koruyacak?
Gerçekten önemli ve kritik bir görevde bulunan üst rütbeli bir askerin keyfi
davranışlarına kim dur diyecek? Ben elimden geleni yapıyorum ve yapmaya devam edeceğim.
Sesimi duyurmak istediklerim maalesef telefonlarıma bile cevap verme lutfunda bulunmuyorlar. Belki bu yazıyı dikkate alırlar ve gerekeni yaparlar. Tabii yasa maddelerini öne sürerek etrafından dolanma yolunu da
seçebilirler.
Bu dünya insanoğluna ait değil. İnsanoğlu sorunları sadece kendi açısından değil diğer canlıları da içeren bütüncül bir yaklaşımla ele almalıdır.
Aksi takdirde bu gün Koronovirüs konusunda yaşadığımız felaketlerin çok daha kötüsü ile karşılaşırız.
Yok olmaktan kurtulamayız.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.