Orhan KAŞIKÇI

Orhan KAŞIKÇI

'Aylan bebek' ve Kovit-19

'Aylan bebek' ve Kovit-19

Mazlumun bed (duasından) sakın. Çünkü mazlumun duası ile Allah arasında (kabule mani olan ) hiçbir perde/engel yoktur. (Buhari,Mezalim 9 ,(lll,204). 

Güçler savaşı ; günümüz dünyasında Kovid-19  dan  daha önemli aslında. Her yıl milyonlarca insanın ölümüne neden olan bu savaş hiç bir milletin dikkatini çekmiyor.

Ama bir salgın hastalık güçlüyü güçzüze katıp yerle bir edebiliyor. Dengelerini bozabiliyor. Asıl mesele burada işte. Dünyanın dengesiyle istediğin gibi oynayamazsın  diyor kâinatın yaradanı.                                 

Muğla'nın Bodrum ilçesinde sahile vuran minik bedeniyle dünyanın yaşadığı dramın sembolü haline gelen Suriye'li "AYLAN BEBEK"in ölümünün ardından dünya bu zulme sadece fotoğraf karesine bakar gibi baktı.

Belki de AYLAN bebek dışında kaç çocuğun bedeni sahile vurmadan kaybolup gitti. Dünyanın içi sızlamadı. O günü yaşadı ve bitti. Timsah gözyaşları ile etrafına şirin göründü.

Ve herkes  hayatına kaldığı yerden devam etti.  Ders çıkarmadı, önemsemedi.  Küçük bir çocuğun bedeni sahile vurduğu an durmuş olan kalbi aslına bakarsanız tüm dünyaya insanlık dersi veriyordu.

Beni kıyıya vuran dalgalar nasıl resimlenmişse, hastanelerde yatan milyonlarca hastalarınız da aynı resim pozisyonunda değiller miydi? Nasıl dalgalar arasında; ağlaya ağlaya, bağıra bağıra ruhumu yaradana teslim ettiysem, hastanelerinizde nefesiniz kesilene kadar, bağıra bağıra canınızı teslim etmiyor musunuz?

Küçücük parmağımı dalgaların arasında en üst noktaya kaldırmaya çalışıp, yavaş yavaş suyun dibine gömülüp kayıp gittimse, şimdilerde solunum cihazlarınıza bağlanmanız bile nefesinizin size yetmeyip çok sevdiğiniz, uğrunda savaş verdiğiniz bu dünyadan kayıp gitmenize bir neden değil miydi?

Suriye'de ,Filistin'de binlerce çocuğun ölümüne neden olan bu güç savaşlarının bedelini ödemeyecek miyiz sanıyordunuz?  Bu yavruların  vebalinin tüm insanlığı sarmayacağını mı sanıyordunuz?

Ey ABD; silah verip sömürdüğün ; Irak, Suriye, Pakistan gibi bir çok ülkelerde şehit ettiğin o masum ana kuzusu çocukları, "misket bombalarıyla, tanklarla, uçaksavarlarla, havadan veya karadan bombalayıp şehit etmenin bedeli olmayacağını mı sandın? Şehit ettiğiniz bu masum çocukların ölümlerinin bedelini çok ağır ödüyorsunuz ve ödemeye de devam etmeyeceğini mi sanıyorsunuz?

Ey Hindistan,

Ey Çin,

Ey Myanmar yönetimi,

Ey .... , Ey ...., Ey .... ,

Hindistan'da, Çin'de, Myanmar'da, Filistin'de  ve Suriye'de müslüman ve müslüman çocukların, şehit edilen zulüm gören bu müslüman halkın aciz olduğumu zannettiniz?

Sahibi olmadığını mı zannettiniz siz onların? Savunmasız, kimsesiz mi zannettiniz siz onları? Ey zulüm yuvası süper güçler; şehit ettiğiniz bu çocukların ahı sizin yanınıza kar mı kalacak zannettiniz?  O minicik bedenin korkunç dalgalar arasında şehit olan o çocuğun sahibinin olmadığını mı zannettiniz? O çocuk yaradanımın gönderdiği Azrail (a.s) ma; çocuğa eziyet etme, şehit olduğunu bile anlamasın, güle oynaya bana gelsin, şehit olurken hiç acı çekmesin demediğini mi zannediyorsunuz?

O şefkatinden, o merhametinden, o küçücük bedenine eziyet edebilir mi zannediyorsunuz?

Ey kendilerini süper güç gören zulüm yuvaları. Bu sefer haddinizi çok aştınız. Her kim bu zulme yardım ve yataklık yapmışsa bedelini bu dünyada ödemeyeceğini mi zannettiniz?

Bir "AYLAN" bebek şehit oldu ama binlerce zulüm yapan zihniyetin ölmeyeceğini mi zannettiniz? Yaradanım çok merhametlidir. AYLAN bebeklere dokunmadı. Eli kanlılara dokundu. Bu salgınla tüm dünyaya bir mesaj verdi.  Düzelmezseniz vermeye devam edeceğim.

Kendinize gelin, bu dünyayı ben yarattım siz sadece "aciz kullarsınız"  benim emir ve yasaklarımı göz ardı etmeyin, ihmal etmeyin dedi. Tabi ki sevdiklerimizi aldı bizden. Sadece zulüm yapanlarla hesabı değildi. Emir ve yasaklarını unutanlara da varlığını hatırlattı.

Teknoloji ne kadar ileri olursa olsun, bir gram mikrobun karşısında çaresiz kalmanın ne demek olduğunu gördük. Sevdikleriniz gözümüzün önünde eriyip gitti. Maske taktık olmadı, mesafe koyduk olmadı, sokağa çıkmadık olmadı, misafirliğe gitmez olduk olmadı, düğün/dernek, eğlenceye gitmedik olmadı, ne ettiysek olmadı olmayacak da. Şimdilerde ateşin düştüğü yerden, Çin'den umut eder olduk, bekler olduk.

Maneviyatımızı kaybetmenin bedelini tüm dünya gibi bizler de öder olduk. Hak yedik, hukuk tanımaz olduk. Haramla helali karıştırdık. Gıybet yaptık, yalan söyledik, inkar ettik. Yaptık ettik ve sonunda kaybettik. Şimdilerde kapalı kapılar ardına saklanır olduk.

Kaybettik ey dostlar her şeyimizi kaybettik. Ah geriye dönebilsek, sokaklarımız şenlense. Sımsıkı sarılabilsek sevdiklerimize. Maskelerimizi çıkarıp atsak. Kollarımızı açabildiğimiz kadar açıp doya doya nefes alabilsek. Ah geriye bir dönebilsek.         

Evet süper güçler, zulüm ve şer odakları aklınızı başınıza alın. Bu düzeniniz böyle devam ederse bir "AYLAN BEBEK" şehit olur ama bu salgın yüzlerce can almaya devam eder.

Yeni Dünya şekilleniyor  yavaş yavaş. Artık eskisi gibi olmayacak bu düzen. Dijital alış-veriş, görüntülü aramalar, karavanlarla tatiller ve sanal dostluklar, arkadaşlıklar.

Ah ah. Geriye dönebilsek de seni doya doya koklayıp senden özür dileyebilsek, affet bizi diyebilsek. Ama çok geç olduğunun farkındayım. Şimdilerde başka "AYLAN BEBEK" ler ölmesin diye mücadele ediyoruz. Hakkını helal et "AYLAN BEBEK".

Sen yaradanımın cennetin de bizleri seyrederken biz senin gibi bebeklerimize çare arıyoruz. Affet bizi "AYLAN BEBEK" ve kardeşleri.

Affedin bizi... 

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Orhan KAŞIKÇI Arşivi