Veysel BOĞATEPE

Veysel BOĞATEPE

Toplu Katliama Yasal Kılıf: Uyut, Öldür!

Toplu Katliama Yasal Kılıf: Uyut, Öldür!

İdeolojisini yalan ve toptan inkârcılığın üzerine inşa eden AKP, kuduz vakalarının artışını bahane ederek ve üstelik bazı ülkeleri de bu konuda örnek göstererek sokak hayvanlarını toptan itilaf etmek için bir yasa taslağı hazırladı.

Hayvan severler, duyarlı vatandaşlar “uyutma” adı altında toplu katliamı meşrulaştıracak yasanın geri çekilmesi için sokaklara döküldü fakat her konuda olduğu gibi bunda da toplumun tepkisini dikkate almadılar. Karşı çıkanların tepkilerini kırmak için örgütlü trollerini devreye sokarak, tehditvari söylemlerde bulunarak ve somut gerçekleri çarpıtarak şiddeti devreye soktular. Bu zihniyete göre dünya denilen gezegen yaratıcılarının kendilerine bahşettiği yaşama alanıdır ve kendileri dışında ki diğer canlıların yaşama hakkı yoktur ve hatta katli vaciptir. Tepesine bindikleri bu ülke de atalarından miras kalan aile şirketidir. İşte böylesine pervasız olmalarının, istedikleri herşeyi yapmakta özgür olduklarına ve kimsenin de karışmaya hatta sorgulamaya haklarının olmadığına inanmalarının nedeni budur. Böylesine despot, hastalıklı zihniyet bir çok kez “kimse bizim iyi niyetimizi sorgulamasın” şeklinde ki benzer söylemlerle açığa çıkmıştır.

AKP kadrosunun ülke yönetecek bilgiye ve donanıma sahip olmadığını, deneme / yanılma yoluyla idare ettiğini ülkeyi “yap-boz” tahtasına çevirmesinden anlamak mümkün. Vergi memuru gibi halktan vergileri toplayıp tekrar halka geri ödüyor fakat bunda bile adil değil. Bir önceki Sudan örneğini verdiğim makalede de belirttiğim üzere halktan topladığı vergileri arap ülkelerinin ekonomisini, çiftçisini kalkındırmak için kullanıyor. Fahiş oranlarda ve kısa sürelerde zam yapılmasının, katma değer vergisinin yüzde 20’ye çıkartılmasının nedeni de tek gelir kaynağının vergiler olmasıdır. Özetle; üretimi bitirerek ülkeyi tamamen dışa bağımlı hale getiren AKP’nin gelir kaynağı halktır. Köylüyü sağmal inek gibi sömüren tipik ilkel aşiret düzeninde ki “Ağa ile Maraba” sisteminden hiçbir farkı yoktur.

Her yalan başka bir yalanı doğurur

Böylesine bir katliam yasasına gerekçe olarak sağlık bakanlığının kuduz vaka verileri ile trafik kazalarına neden oldukları gerekçe gösterildi fakat bunlar gerçek değil. Bakanlığın verilerine göre 2018-2022 yılları arasında kuduz riskli temas sayısı ortalama 267 binden 437 bine ulaşmış. Dikkat ediniz kesin kuduz vakası değil, temas sayısıdır. Bu da sağlık sektörünün geldiği noktayı gösteren vahim örneklerden birisidir. Çünkü verilen rakamların doğruluğu şüpheli olmakla beraber açıklamadan hareketle sağlık çalışanlarının gelen her şüpheliye kuduz vakası ile yaklaştığı gerçeğini ortaya koymaktadır. Bu da genellikle sokakta veya evinde kediyi, köpeği sevip sonra da “acaba kuduz mu oldum” hezeyanıyla veya başkalarının yönlendirmeleriyle hastanelere koşanlardan oluşmaktadır. Bunun bir uydurma gerekçe olduğu, bakanlığın kendi açıklamasındaki çelişkiden de anlamak mümkündür. Böylesine abartılı rakamları veren de yılda ortalama sadece “1 veya 2” kuduz vakasına rastlandığını söyleyen de bakanlığın kendisidir. Dört yıl baz alındığına göre bu veri üzerinden yaptığımız ortalama hesaplamaya göre dört yılda ortalama “4 veya 8” kişide kuduz vakasına rastlandığı sonucuna varıyoruz. Kendi çelişkilerinden de anlaşılacağı üzere kuduz vakalarının binlerin üzerinde olduğu iddiası gerçeği yansıtmayan büyük bir palavradır.

Bu palavrayı bir de “Türk Veteriner Hekimleri Birliği”nin kuduz hastalığına ilişkin yapmış olduğu basın açıklamasıyla da teyit edelim. Bu yasa ile ilgili yaptıkları basın açıklamasında kuduzun eski bir hastalık olduğuna ve aşı ile yüzde yüz tedavi edildiğine dikkat çekilirken diğer yandan kuduzun sadece evcil veya sokak hayvanlarından değil kurt, tilki, çakal, domuz, ayı, sansar, kokarca, gelincik gibi yabani hayvanlardan da bulaşabileceğinin altı çiziliyor. Dahası kuduz vakalarının son zamanlarda Doğu ile Güneydoğu bölgesinde yine yabani hayvan kaynaklı görüldüğünü, tilki kaynaklı kuduz vakalarının ise Çanakkale, İzmir, Aydın, Manisa Uşak gibi ege bölgesinde görüldüğüne işaret ediliyor. Ayrıca sağlık bakanlığının verdiği verileri de yalanlayarak kuduz vakalarının azaldığını yine verilerle ortaya koyuyorlar. Bu somut veriler ve gerçeklerden çıkartılan sonuç şudur; AKP, sokak hayvanlarının toplu itilaf edilmesini meşrulaştırmak için bizzat devlet kurumlarının manipülasyonuna başvuruyor, gerçek rakamları abartarak toplum içinde korku ve panik yaratarak toplumsal destek arıyor. Yıllık ortalama 1 veya 2 kuduz vakası görülürken, üstelik bilinen bir hastalık olduğundan ve aşı ile yüzde yüz kontrol altına alıp tedavi edilirken neden toplu katliama başvuruyorsun?

Tecavüz, işkence, katliam meşrulaştırılıyor

Hayvanları koruma Yasasını kendilerinin çıkarttığını övünç kaynağı yaparken diğer yandan da “Kimse bizim merhametimizi sorgulamasın. Kimse bize merhamet üzerinden ders vermeye kalkmasın” şeklinde alenen tehdit ediyorlar. Oysa sokak hayvanlarına işkence, tecavüz eden sapıkları, katleden canileri ön kapıdan alıp, arka kapıdan bıraktıklarını kamuoyu gayet iyi bilmektedir. Yazının başında da belirtmiştik; bu tavır ve üslup “otorite benim, istediğimi yaparım” zihniyetin açığa çıkmış, söze dökülmüş hali olmakla beraber gerçeği perdeleme çabasıdır. Daha net özetleyecek olursak,“dediğim dedik, çaldığım düdük” tür. Kendilerini otorite gördüklerinden hiçkimsenin sorgulamaya, fikir beyanında bulunmaya hakkı yoktur. Şimdi buradan “E hani demokrasi?” şeklinde kendinize makul bir soru da sorabilirsiniz ki yanıtı da hazırdır. Düşünürlerin, toplum bilimcilerin, filozofların düşünce pratiği olan demokraside ki eksiği kendileri yıllar önce görmüş ve kuyruğuna “ileri” yi ekleyerek “İleri demokrasiyi'' icat etmiştir ancak yine gülünç bir durum söz konusudur. Adından da anlaşılacağı üzere ilerlemenin göstergesi olarak hak ve özgürlük sınırlarının genişlemesi gerekirken aksine geriye gidiliyor. Toplum daha da ilkelleşiyor, toplumsal değerler yozlaşıyor, hak ve özgürlükler daha da güdük hale geliyor.

Evet, hayvanları koruma yasasını kendilerinin çıkarttığı doğru fakat şimdi de gerçekleri yansıtmayan bahanelerle toplu itilaf etmeyi yasal hale getirme çabaları tutarsızlık, deneme-yanılma değil de nedir? Bu ve bezer yöntemlerle değil aile, şirket yönetilemezken ülke yönetilmesi toplumsal bir sorundur. Ve bu sorun daha önce sokak hayvanlarının yaşam hakkını koruyan şimdi ise katledilmesini meşrulaştırmaya çalışan aynı iktidarın çelişkisiyle yeniden önümüze konulmuştur.

Toplumsal destek bulmak için kuduz bahanesiyle, kara propagandalarla, dezenformasyon haberlerle sokak hayvanlarına yönelik şiddet ve katliamın meşru hale getirilmesinin arka planında da kimlerin olduğunu, deşifre edilen “sohbet odası” konuşmalarından anlıyoruz. Sonraki makalede; sokak hayvanlarını katletmek için canilerin nasıl örgütlendiklerine, kendilerini kimlerin yönlendirdiğine, bu cesareti nereden aldıklarına, hangi yalan propagandalar üzerinden toplumsal algı yaratmaya çalıştıklarına dair kendi aralarında yaptıkları konuşmalardan örnekler ve isimler vererek tekrar irdeleyeceğim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Veysel BOĞATEPE Arşivi