Volkan AYDEMİR

Volkan AYDEMİR

Ukrayna Avrupa'nın Filistin'i olacak!

Ukrayna Avrupa'nın Filistin'i olacak!

Geçen hafta kaldığımız yerden yazımıza devam edecek olursak.

Fransa, Kafkasya’nın Güney batısında Gürcistan-Ermenistan ve İran üçlüsü ile kurduğu ve bir dönem hegemonya altında tuttuğu kuşakta. AB adına güzel işler yapmayı planlamıştı. Gerçek amacı ise, Almanya ve İtalya’yı geri plana iterek Avrupa Birliği’nde lider devlet olmaktı. 2018-2019 yılı öncesi ve aynı yıllar Gürcistan seçimlerine yaptığı müdahalenin ve uzun süreli planın farkına varılması, Rusya karşısında suçlu durumuna düşürmüştür. Almanya geçmişe bağlı hesabına dayanarak Fransa’nın kendisinden bir adım önde olmasını istemez.

Bunun nedeni 1568-1648 yılları arasında Avrupa coğrafyasında meydana gelen Seksen Yıl Savaşlarına dayanır. Almanya geçen dönem başkanı, Fransa’nın agresif dış politikası hakkındaki rahatsızlığını ABD başkanları ile yaptığı ikili görüşmelerde dile getirmiştir. Öyle ki, Almanya ve Fransa arasındaki ayrışma hem Fransız dış politikasının AB ilkelerine uymaması; açacak olursak Macron’un NATO’yu artık kabullenmek istememesi, Güney Kafkasya harekatı, Akdeniz’de ve Kıbrıs’ta taraf haline düşmesi, Libya’da darbeci Hafter’i desteklemesi, Afrika’da devam eden sömürge sistemine modern kılıf uydurması ve en önemlisi Brexit anlaşması ile AB’den ayrılan İngiltere sonrasında AB’nin en büyük nükleer gücüne sahip olması Alman şansölyesini tedirgin ederek Almanya’nın Avrupa Birliği politikasını Amerika Birleşik Devletleri’ne yakınlaştırmıştır.

2018 yılında Gürcistan seçimleri sonrası yazmıştım Rusya Nato’yu bu kadar yakınında istemez. Ya Türkiye? Diye soracak olanlara Johnsson mektubu sonrası dış politika ve 1970’lerde cereyan eden İran krizi sürecindeki Türkiye dış politikasını örnek olarak gösterebilirim. Türkiye NATO’ya üye ama dış politikasında komşuluk ilişkilerinde farklı bir denge siyaseti yürütüyor. 

Gürcistan: Fransız eski diplomatlarından ve bir dönem Fransa Gürcistan büyükelçisi, Gürcistan göçmeni, ermeni asıllı Fransız vatandaşıyken 2004 yılında Gürcistan vatandaşı olan ve hala Cumhurbaşkanlığını yöneten Salome Zurabaşvili’nin yönetiminde. Göreve geldiği ilk yıl Fransa’ya ekonomik olarak birçok imtiyaz sağlayan anlaşmalar yapmıştı. Özellikle İkinci Karabağ savaşının başlarında, birtakım Avrupa ülkelerinden Ermenistan’a yapılan silah sevkiyatlarında gizliden destek vermişti. Ermenistan’a verdiği destek açığa çıkıp dünya kamuoyuna yansıyınca tarafsızlığını ilan etmişti. Bugünlerde dış politikasını Rusya ekseninde şekillendiriyor. 

Rusya: Ukrayna coğrafyası, Putin’in ajite dış politikası için büyük bir koz.

Avrupa birliği ve NATO müttefiklerini merkezi devlet sınırları yakınında hiç istemiyor. Rusya ve ABD Suriye’de masa altında yaptığı anlaşmanın bir yenisini Doğu Avrupa içinde yaptı aslında. Ukrayna krizi iki büyük gücün işine geliyor. Geçtiğimiz günlerde ekranlara yansıyan görüntülerde basın toplantısı bitiminde Putin’in Fransa Devlet Başkanı Macron’u diplomatik şekilde ekarte etmesi Fransa’nın özellikle Rusya sınırları yakınındaki coğrafyada sürdürdüğü kamu diplomasisi ve agresif dış politikasının Rusya yönetimi tarafından hoş karşılanmamasıdır. 

5 Aralık 1994’te Budapeşte’de Rusya, ABD, Birleşik krallık, Çin ve Fransa arasında imzalanan memorandumla o tarihte dünyanın üçüncü nükleer gücüne sahip olan Ukrayna silahlarını imha etmeği kabul etmişti. Buna karşılık anlaşmaya imza atan devletlerden ABD, Rusya ve İngiltere Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve güç kullanımına karşı güvenceler vermişlerdi. Çin ve Fransa bu güvencelerde çekimser kalmıştı.
Putin Fransa’nın çok yüzlü dış politikasına güvenmeyerek ve Fransa’nın Gürcistan iç politikasına birebir müdahalesini göz önüne alarak 18 Mart 2014’te kesin olarak Kırım’ı ilhak etmişti. Bu durumda AB içinde lider devlet rolü üstlenmeye çalışan Fransa’nın, yeni bir taraftar devlet bulmasını engelleyecek ve NATO’yu merkezi devletin sınırlarından uzak tutacaktı.

ABD: Avrupa Birliği Devletleri üzerindeki hegamonyası devam ettiği sürece mutlu bir dış politika izliyor. Fakat Fransa faktörü üzerine çok yönlü ve farklı sonuçlar alacağı planlar yapıyor. Rusya ile masa altında yaptığı anlaşma gereği, Ukrayna üzerinden yaratılacak suni bir krizle Avrupa Devletleri’ni NATO’nun gücüne muhtaç bırakarak Fransa’nın bu devletler üzerindeki etkisini zayıflatmak istiyor. 

Başarılı oluyor mu? Oldukça başarılı.

İngiltere: Bu işin neresinde diye soracak olursanız.1942’den beri Amerika Birleşik Devletleri’nin yanında. İki devlet arasında ABD BaşkanıTrump döneminde ciddi fikir ayrılıkları yaşanmış olsa da, günümüzdeKelt soyundan gelen bir ABD Başkanı, Birleşik Krallığı yöneten dinamikleri fazlaca memnun etmektedir.

Sonuç olarak: 1962 yılında yaşanan Küba krizi sonrası,devlet başkanlarının direkt hatla iletişime geçtiği ve Ukrayna krizinde baş aktör olarak gördüğümüz ve takip ettiğimiz iki devletin, neden-sonuç ilişkisine bakıldığında Ukrayna üzerinden oldukça pozitif yönlü çıktı elde ettiklerini görmüş oluyoruz. Ukrayna Avrupa’nın Filistin’i olacak. Hiçbir zaman çözüme kavuşmayacak. Kriz kimi zamanlarda soğutulacak, bazen ısıtılıp dünya kamuoyuna sunulacak. 

Bu durumda Fransa AB içindeki konumunu ve ağırlığını kaybedecek. Lider Ülke rolünü bir tarafa bırakacak.

Türkiye’ye gelince; dengeli ve temkinli bir dış politika izlemektedir.

Gelecekteki projelerde kazanan taraflarla paydaş olmanın nimetlerinden faydalanacaktır.  Ama Ukrayna’dan göç bekleyen vatandaşlarımızda hayal kırıklığına uğrayacak tabi.

KALIN SAĞLICAKLA!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Volkan AYDEMİR Arşivi