Tarih AKP'yi "ötelemeye" hazırlanıyor
Millet olarak da devlet olarak da “Ötelemeyi” severiz biz… Sorunları gerçekten kökten ve radikal çözümler ile tamamen halletmek bize fazlasıyla zor gelir,bunu yaparsak ödeyeceğimiz bedelleri göze alamayız pek..
Hadi bireysel olarak bu “öteleme” sevdamızın sadece kendimize ve bazı zamanlarda da en fazla bazı yakınlarımıza zararı olur, herkes de kendi hatasının cezasını çeker diyelim .Ama ya “İktidarlar” sürekli bir “öteleme” içerisindeyse o zaman bakın alarm zilleri o iktidar için çalıyor demektir .
***
Osmanlı en geniş sınırlarına ulaştıktan sonra bir duraklama dönemine girdi…Lale Döneminde har vurup harman savrulan,yalılara saraylara harcanan,lüks eğlencelere ve şatafata boca edilen devlet bütçesi erimeye başladı…
Osmanlı yerinde sayarken Avrupa sürekli ilerliyordu…Coğrafi keşifler Avrupa’da sermaye birikimini sağlarken buna eklenen teknolojik ilerleme Avrupa’yı giderek daha da güçlü hale getirdi….
Osmanlı Devleti ise ordusundaki hantallığı,çürümeyi,yozlaşmayı görüyor ama bir şey yapmıyordu,yapamıyordu…Yeniçerilerin kafasına göre isyanedip, baş kaldırdığı sistemde Osmanlı “Kelle verip” sorunları “Öteledi”…
Gün gelip Yeniçeri Ocağı lağvedildiğinde artık iş işten geçmişti…
Ordudaki düzensizlik devletteki liyakatsizlik devam ediyordu…Eğitimsiz askerler sırf Saray ile ilişkileri iyi diye yahut akrabalık bağı kurmaları sebebi ile paşa yapılıyordu. Komutanlarının bu halde olduğu Osmanlı ordusu teknolojik olarak da çok geride kalınca girdiği hemen hemen tüm savaşları kaybetti Duraklama dönemi sonrasında…
Ama Osmanlı “Ordunun içindeki torpilli paşaları” tasfiye etmeyi göze alamıyordu ve sürekli “Öteliyordu” bu sorunu…
En sonunda İttihatçılar gelip yönetime geçti,Meşrutiyet ilan edildi Enver Paşa ordudaki sistemi tamamen harp okulundan yetişmiş, yetenekli kurmayların üzerine kurdu,”Alaylı” paşalar tasfiye edildi ama yine geç kalınmıştı…
Zira Osmanlı ekonomi işini de “Öteleyip” durmuştu…
Üretim ilişkilerinin değiştiği Dünya’da hala eski tip, teknolojinin çok sınırlı kullanıldığı bir ekonomiye sahip Osmanlı ekonomisi iflas etmiş durumdaydı…Sorunlara hep gündelik çözüm bularak sadece “Öteleme” ile günü kurtarmaya çalışan Osmanlı’nın nefesi daha fazla dayanamadı ve 1.Dünya Savaşı ile birlikte Osmanlı da tarihten “Ötelendi” hem de sonsuza kadar…
***
İşte bu millet ilk kez Mustafa Kemal Aatatürk döneminde genç cumhuriyetin 1923-1938 yıları arasındaki döneminde hiçbir şeyi “Ötelemedi”.. Her bir soruna “Radikal” çözümler üretti bu devlet…
Eğitimden sağlığa,sağlıktan tarıma,dış politikadann ekonomiye kadar hiçbir şey “Ötelenmedi”…Her bir alanda köklü değişimler yapıldı…
Genç cumhuriyet fabrikalar açtı,Köy Enstitüleri ile kendisine özgü bir eğitim modeli yaratarak Dünya’ya örnek oldu,İzmir İktisat Kongresi ile birlikte “Karma Ekonomi” modelini benimseyerek bir yandan Osmanlı’nın borçlarını ödedi bir yandan “BÜTÇE FAZLASI” verdi, ateş topu gibi olan böllgesinde komşuları ile Sadabad Paktı gibi paktlar kurdu tüm devletlerin saygısını kazandı…
Sonra Atatürk öldü,Marshall yardımı ile gelen ABD etkisi NATO ile perçinlendi ve Türkiye’de devlet yine “Öteleme” sistemine dönüş yaptı.
Atatürk sonrası Türkiye’de istisnasız tüm siyasiler ve siyasi partiler sorunları hep “Ötelediler”… Kimse radikal bir değişiklik ve çözüm yapmayı düşünmedi bile zira böylesi daha rahattı…
Sorunlar halının altına süpürülüyor,halkın gözü hamasi söylemler ile ve bazı göstermelik icraatlar ile boyanıyor ve böylece siyasiler de kendi konforlarını ve siyasal/ticari rant alanlarını genişleterek sürdürebiliyorlardı.
Bu döngüyü bir kez Ecevit toprak reformu yapmaya kalkarak, bi kez de Demirel Amerikan Üslerini kapatmaya kalkarak kırmayı denedi… İkisi de bedelini ödedi.
Ekonik sorunlar da yıllarca ötelendi devlette ve borçlar borç ile kapatıldı,üretim olmadan “Sanal ve hormonlu” bir sıcak para büyümesi istatistiği ile masallar anlatıldı millete…
Ama tüm bu “Ötelemelerin” en önemlisi toplumsal “Öteleme” olmakta…
Bir siyasal iktidar toplumun bir kısmının yahut tamamının toplumsal taleplerini sürekli “Ötelerse” ve bunu süreklilik haline getirirse bunun orta ve uzun vadede toplumsal bir takım sıkıntılar yaşatması ve sosyal bazı patlamalara sebebiyet vermesi gibi bir tehlike her zaman vardır.
Siyasal iktidar sahiplerinin yukarıda bahsettiğimiz gibi toplumun tamamının yahut bir kesiminin haklı taleplerini sistematik olarak “Ötelemesi” ve yok sayması ekonomik yoksunluk ile birleştiği takdirde ise o siyasi iktidarın yaşayabilmesi mümkün değildir.
Bugün gelinen tabloda CORONA VİRÜSÜ sonrasında hükükümetin ilk günden beri açıkladığı tüm ekonomik destek paketlerinde doğrudan bir destek bulunmuyor.”2 Milyon kişiye” sağlanacağı söylenen nakdi desteğin ise sadece eskiden verilen isimlere dağıtılacağının açıklanması zaten bu destekleri AKP yandaşları aldığı için bu destekten daha önce istifade edemeyen ama bu yeni şartlarda o desteğe ihtiyaç duyar hale gelmiş muhalifler kadar aynı durumdaki AKP seçmeninin “(özellikle orta gelir seviyesindeki AKP seçmeni) de tepkisini çekmiş durumda.
Finansal destekler bankalar kanalı ile kredi finansmanı sağlanması (Yani vatandaşın borçlandırılması) ve borç “Öteleme” şeklinde…
Yani AKP iktidarı sorunu çözemiyor “Öteliyor”…
Akp kasada para bırakmadığı için sokağa çıkma yasağını tamamen ilan edemiyor ve halkın sağlığı hiçe sayılarak sorun “Mecburen” “Öteleniyor…
Öte yandan CORONA VİRÜSÜ’nde süreç ilerleyip, iktidara karşı eleştirilerin dozu arttıkça AKP iktidarı giderek sertleşen bir tutum içerisine giriyor ve her zaman sergilediği “Kendisinden olmayan,kendisi gibi düşünmeyen kitleleri yok sayma ve ötekileştirme” politikasını çok daha belirgin hale getiriyor.
Hatta bunu bir adım daha ileriye taşıyan AKP iktidarı, muhalif görüşteki gazetecileri,akademisyenleri attıkları tweetler nedeni ile bile tutuklamaktan geri durmuyor.
Bunlar da “Toplumsal Öteleme” adımları olarak adeta AKP’nin kendi ayağına sıktığı kurşunlar olarak karşımıza karanlık bir Türkiye tablosunun parçaları olarak çıkıyor.
İşte hem ekonomik sorunları çözemeyen ve hemde toplumun bir kısmını “öteleyen” AKP iktidarı için deniz bitti… Bundan sonra “Öteleyebilecekleri” bir manevra alanları kalmadı..
Bugün için ilk etapta hala sıkı sıkıya tüm sadakati ile AKP’ye bağlı olan hatta tüm bu yaşananlardan sonra bile “Yaşasın Reis” naraları atan AKP’nin ana seçmen kitlesini oluşturan eğitim ve gelir seviyesi düşük Anadolu kırsal şehirlerindeki seçmenin kış ayları başına kadar süreceği artık belli olan bu karantina halinde AKP’ye isyan edişine şahit olacağız…
Bu “isyan” berberinde yıllardır biat ettikleri için hiç sorgulamadıkları Erdoğan’ı sorgulamaları ve AKP tabanında ciddi bir çözülüşü tetikleyecek.
Zira evde aç kalan kimse “Reis yahut AKP sağolsun” demez,demeyecek…
AKP eskiden bu kitleyi yardım kolileri,kaymakamlık maaşı,yeşil kart ile kendisine bağlamıştı.Bu ekonomik tabloda tüm bu imkanları kesilecek bu kitle için AKP sadece sorgulanacak bir parti olacaktır.
Bu saatten sonra ne kadar sertleşirse sertleşsin, ne kadar agresifleşirse agresifleşsin AKP’nin siyaseten başarılı olma ve iktidarını sürdürme şansı yoktur…
AKP nasıl kökten çözmesi gerekirken gariban halkın dertlerini,sorunlarını “Öteliyorsa” tarih de AKP’yi ötelemeye hazırlanmaktadır…
Bundan sonra konuşulacak ve üzerine kafa yorulacak konu ise AKP sonrası düzende denklemde kimin nerede yer alacağıdır…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.