Siyasette Akıl ve Başarı
Siyasette çatışma duygunun yerini işbirliğinin, ihtilafın yerini uyumun, güdülerin yerini de muhakemenin alması başarının ilk şartıdır.
Bir şeyin bütününe sahip olmak bireysel, siyasi ya da sosyal egoizmin gereğidir. “Ya hep ya hiç” biçimindeki siyası tavır bunu anlatır.
Elbette bir yönetimin, sistemin ya da şirketin tamamına sahip olmak yarısına ya da üçte birine sahip olmaktan daha iyidir.
Ancak böyle bir sahiplenme duygusunun ortaya çıkaracağı riski de göze olmak gerekir. Kaldı ki “bütün iktidar Sovyetlere” dediğiniz zaman siyaseten bu iktidarı sürdürecek gücünüzün de olması gerek.
21. yüzyılda paylaşmasını bilen, katılımcılığı esas alan, “ben” yerine “biz”i geçiren, hesap veren, siyasi ve sosyal anlayışlar yükselen değer olarak öne geçecektir.
Yine bu yüzyılda “klik”, “kısım” ya da bölge esasına dayalı anlayışların giderek önemini yitireceği söylenebilir.
Ülkede iktidara talip olan siyasi partiler toplumların geldiği aşamayı göz ardı ederek siyaset üretmeleri de giderek zorlaşmaktadır. Son yıllarda siyasi gelişmeler incelendiğinde dar alanda siyaset üretmeye çalışanların büyük ölçüde başarısız oldukları görülmüştür.
Etnik unsuru ön plana alan, ideolojik saplantıları siyaset haline getiren ya da mezhep üzerine inşa edilen siyasetlerin hezimetinin temel sebebi toplumun ulaştığı sosyolojik aşamanın bu partiler tarafından fark edilememesidir.
Milletin birliği, bütünlüğü, sürekliliği ve ülkenin bölünmezliğini temele koymak kaydıyla ülkenin yararına olacaksa siyasi anlamda verilen tavizlerin ayrıntıdan başka bir anlamı olamaz.
Siyasette başarı yaygın kanaatlerin aksine “almasını” bilenler tarafından değil neyi, ne kadar, ne zaman ilkesini dikkate alarak “vermesini” bilenler tarafından sağlanır.
Bu çoğu elde edebilmek için azı vermek şeklinde olabileceği gibi durum ve şartları dikkate alarak geleceği kurtarabilmek için bugünden taviz vermeyi de içerebilir.
Herkese ve her kesime yönelik politikalar üretmek, ülkede yaşayan her insanı kucaklamak siyasetçilerin en temel görevidir.
Marjinallikler, ayrıntılar, farklılıklar hukuken ve idari olarak elbette teminat altında tutulmalıdır. Ancak marjinaller ya da farklılıklar üzerine siyaset ya da dünya bina edilemez.
Farklılık içinde fakat birlik altında yaşayacak biçimde tutum ve davranışlar öncelenmelidir.
Zira gerçekler ve gerekçeler çok köşelidir onların doğruluğu hangi köşede durduğunuza ya da hangi köşeden baktığınıza bağlıdır.
Kin, nefret, öfke, antipati, saplantı ya da ön yargı ancak savaşlarda işe yarar.
İş yapmak uyumu, uzlaşmayı, birleşmeyi ve birleştirmeyi gerekli kılar.
Duygularını aklın etkinleştirilmesinde ve dinamik hale getirilmesinde bir araç olarak kullanabilenlerin çağı başlamış bulunuyor.
Aklını yedeğe alan ya da başkalarının aklının gölgesinde yaşamayı içine sindiren insanlar bu anlamda çağın dışında kalacaklardır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.