MASUMLAR İÇİN TÖRE!
MASUMLAR İÇİN TÖRE!
Türkiye`de hergün cinayet, tecavüz, vatana ihanet vs…haberleri izliyoruz ve bu izlediğimiz haberlere istemeyerek reyting yaptırıyor ve `ne oluyor bize?` diyoruz.
Hakikatten ne oluyor, neler oluyor bize?
Üste mavi gök mü çöktü? Altta yağız yer mi delindi ki bu haldeyiz?!...
Hangi ruh, daha 2 haftalık bir çocuğu çöpe atar?
Hangi ruh, bir çocuğa tecevüz eder ve sonra öldürür?
Hangi ruh, cinnet geçirip katliam yapar, hangi ruh eline silah alır ve masumlara kurşun yağdırır?
Hangi ruh, sokak ortasında insane veya hayvan fark etmez can alır?
Hangi ruh, çocuğunu döve döve öldürür?
`Hastalıklı ruh`der gibisiniz ve tedavi öneriyor gibisiniz…
İyi de okadar basit mi?
Tedaviden ziyade caydırıcı yasalarada ihtiyacımız yok mu?
Veya cezalarda bir tedavi şekli değilmidir?
Bildiğiniz üzere geçtiğimiz günlerde Türkiye`de 9 yaşında Mert adlı bi evladımız hunharca öldürüldü.
Hunharca diyorum çünkü detaylarını anlatamayacak kadar yüreğim yanıyor.
Ve ben bu işlerin artık hastalık yaklaşımı ile değil TÖRE kanunları içerisinde çözülmesinden yana olduğumu söyledim.
Bir dostum `TÖRE CİNAYETLERİ` diye bizlere sunulan haberlere benzetmiş ki, `nasıl bunu savunabilirsiniz?` dedi.
Haklı, insan kökünden, milleti millet yapan değerlerden, insanlığa yön veren uygulamalardan uzak kalan bir eğitimle yetişince batılı liboşlar gibi olayları sentez etmeye başlar.
Öyle ise niye TÖRE dediğimi kısaca açıklayayım
Bakın Kutadgubillig`de ne diyor;
"Kanun(töre) su gibidir.
Zorbalık ise ateş gibi yakar.
Ey hakan, sen arı ve süzük su akıtıp
Ateşi söndürdün. Töreyi düz ve doğru yürüttün.
Dünya seninle düzene girdi. Artık ilde kimsen gözü
Zorbaları görmez oldu."
Örneğin Göktürklerde töre=kanun'du ve genel adı "Yol" idi.
Bu "Yol"da herkes yürümek zorunda olup,
Yol'dan çıkan yanılmışların sonu ölümdü. Yasaları Tanrı adına Hakan uygulardı.
Göktürklerde kayıt altına alınıp bilinen Cezalardan örnekler:
"At koşumu çalanlar ölümle cezalandırılır."
"Her türlü tecavüz edenler ölümle cezalandırılır."
"Adam öldürenler ölümle cezalandırlır."
"Devlete ve Orduya karşı isyan edip başkaldıranlar ölümle
cezalandırılırlar."
Eski Türklerde hırsızlığın cezası çok ağırdı.
"Hırsızlık yapan her kimse öldürülürdü.!"
Hatta çin kaynaklarına göre hırsızın kesilen başı,
Bir ipe bağlanarak Hırsızın babasının boynuna asılırdı.
Cezalar belki çok ağır idi ama ibret dolu idi
Ve inanılmaz bir toplumsal disiplin sağlıyordu.
Daha bir çok örnek var ve o dönem Çinlilere göre töreler "vahşet" olarak nitelendirilse de hakikatte Türk illerinde müthiş bir toplum huzuru vardı.
Bir düşünün İmralı`daki cani Türk Töresi gereğince ceza alsaydı bugünki asalaklar bu kadar meydana çıkıp mikrop salabilirlermiydi?
İşte yukarıdaki Törelerimilletimiz tarihten günümüze kadar kısaca , “Üstte gök basmasa, altta yer delinmese (yani kıyamet kopmazsa), Türk milleti, devletini töreni kim bozabilir?” şeklinde ifade ile ortaya koymuştur.
Türkler`de Töre kalıcı idi ve şöyle açıklanırdı; El kaldı, törü kalmaz=Devlet gider töre kalır.
Yeni bir Türk devleti kuran veya tahta çıkan her Türk hükümdarı, ilk iş olarak atalarından kalan töreyi düzenlemek ve yürürlüğe koymakla, yani kanun hâkimiyetini sağlamakla icraatlarına başlarlardı.
Çünkü eski Türkler`de töreyi, devletin temeli sayan bir hukuk anlayışı hâkimdi. Başka bir ifade ile söylememiz gerekirse, eski Türk devletlerinde hükümdarın şahsî idaresine kalmış keyfî bir idare hiçbir zaman söz konusu olmamaktaydı.
Kısaca;Töre konuşunca Han susardı. Çünkü töre toplumsal huzur ve adalet içindi.
Şimdi Oğuz Kağan`ın kalkıp bu devire geldiğini ve daha 9 yaşında bir çocuğa yapılanları gördüğünün düşünün!
Tükürmez mi bizim suratımıza?
Mert`e kıyan caniyi asmaz mı? Hem de hayâsızca kullandığı hayâlarından.
Öyle ise; özelikle çocukları hunharca öldürenlere artık TÖRE konuşsun ölüm cezası gelsin ve masumlar huzur bulsun. Vesselam
Selçuk Düzgün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.