HZ. İMAM ALİ'NİN BELİNİ KIRAN ALİMLER İNSANLARIN İMANINA ZARAR VERİRLER!-2
Kötü âlimler nefse karşı, onun habis zararlarından mikrofon arkalarında, kürsüler de söz ederler, oysa nefs atına bindiklerinin farkında bile değildirler. Takvaları surette kalan, ilimleri zandan ibaret olan, saptırıcı, halkı ve gençliği şaşırtıcı âlimler gök kubbe altındaki, yer küresi üzerindeki en şerli ve en tehlikeli insanlardır. Böyleleri kendi ahretlerine zarar verdikleri gibi başkalarının da ahretlerini perişan ederler.
Ahir zaman ulemasından şeytani ve rezil sıfatlara bürünenlerin hepsi de sûret-i haktan göründüler, İslâm'ın vazgeçilmezi, kurtarıcısı gibi göründüler. Saf ve temiz Müslümanlardan bazıları da onlara inandılar, onlara iltihak ettiler ve böylelikle onlarda doğrudan, haktan ve haklıdan yanaymış gibi tavır aldılar yanlışları ve hataları doğrular adına yapmış oldular. Aslında sûret-i haktan görünen böyleleri, imkânları ve kitleleri görünce asıl hüviyetlerini ortaya koydular.
Etraflarında kendilerine göre bir kalabalık görünce, hepsi de ayrı ayrı, dilleri ile değil de davranışları ile kimyalarını ilân ettiler. Kendi düzen çarklarını ayakta tutabilmek için kendilerini mizan gördüler. Nefsini ilâh edinen imanı zayıf âlimler halkı kandırmaya çalıştılar. Oysa Allah-u Teâlâ Hadis-i kudsî'de şöyle buyuruyor: "Âhir zamanda öyle kimseler türeyecektir ki, bunlar dinlerini dünyalığa âlet edeceklerdir. İnsanlara karşı koyun postuna bürünmüş gibi yumuşak ve güzel huylu görünürler. Dilleri şekerden bile tatlıdır, amma kalpleri kurt gönlü gibidir." Böyleleri okudukları ve halka anlattıkları ilahi emirleri bıraktılar, şeytanın adımlarına uydular. Bu hale düştükleri gibi, kendilerine inanan Müslümanları da bu hale düşürmüşlerdir. Okuduklarına, anlattıklarına amel etmeyen kötü âlimlerin bu gafletleri, yanılmak ve bilgisizlikten kaynaklanan bir gaflet değil, nefsi ilah edinmeden dolayı Hakk'a ve hakikate yüz çevirmelerinden kaynaklanan bir gaflettir. Hidayeti dalâlete değiştiren, çıkarı satın alan bu zavallılar, her zavallıdan daha zavallıdırlar. Çünkü onlar çok kötü bir çığır açmışlar, beşeriyete çok kötü örnek olmuşlardır. Âlim olduğunu sandılar, ulemâ sıfatı altında cehaletlerini ve şerlerini yaydılar. Zan, nam, şöhret, madde ve menfaat uğruna şeytana kul oldukları gibi, kendilerine uyanları da mahvettiler. Bu halleri ile kendilerini halkın en iyileri, en faziletlileri zannederler. Oysa bunlar Allah katında en düşük kimselerdir.
Âlim; Bireyin ve toplumun şekillenmesine ve gelişmesine çalışandır. Âlim; Kendisi gibi olana hesap verme düşüncesi ile değil, Allah'a hesap verme şuuru ile hizmet ve tebliğ edendir. Âlim; Beşikten mezara kadar ilim tahsil eden hayatını ilim yoluna vakfeden araştırmacıdır. Âlim; araştırmaları, ilmi çabaları ile kendini yenileyendir. Âlim; “Ya öğreten, ya öğrenen, ya dinleyen, ya da ilmi seven ol. Fakat beşincisi olma helâk olursun.” hadisi gereği Allah’ın kendisine tahsis ettiği ömrü değerlendirmeye çalışandır. Âlim; yılmadan, usanmadan, kınayanlara ve şaşı bakanlara aldırış etmeden tebliğ görevini yerine getirmeye çalışan mücahittir. Âlim; kalbi Hak, aklı halk ile olan, niyetinde ihlâs, işinde feraset ehli olandır. Âlim; geçmişin tecrübesini geleceğe taşıyan şimdinin vicdanıdır. Ne geçmişe takılıp kalır ne de gelecek gözünü korkutur. Âlim; Toplumun birlik harcı, özelde hitap ettiği toplumun genelde insanlığın geleceğini belirleyen kişidir. "Âlim; yanan çerağa benzemeli. Hizmet ateşinde yanmalı, erimeli ve etrafına ışık saçmalıdır." "Dünya, dinin hastalığıdır. Alim ise dinin tabibidir. Tabibin hastalığı kendisine doğru çektiğini gördüğünüz zaman onu kınayınız ve suçlayınız. Biliniz ki böyle bir alim size nasihat edici değildir ve sizin hayrınızı istememektedir." (Hz. İsa aleyhisselam) (Sefinet'ül Bihar, c.1 s.463) Alim olmayıp da alimnema olan böylelerinin derdi halka ilim öğretmek, halkı ahirete ve imana rağbetlendirmek değildir. Böyleleri halkın iman ve ilim hayrını istemezler aksine halkın cebini ve varını isterler.
Böyleleri insanları iman ve ahlağına göre değil cebine göre değerlendirirler. Böyleleri halkın iman ve itikadına zarar verirler. Böylelerinin amacı, gayesi, çabası, himmeti daima halkın cebini nasıl daha iyi sömürebilirim olmuştur. Böyleleri halka ilim adına bir şeyler vermezler. Zira böyle bir dertleri yoktur da ondan. Böyleleri girdikleri toplumlarda, iki üç kişiyi aldatarak, çıkarları uğruna niza, tartışma, tefrika sebebi olurlar. Böylelerinin tek gayeleri midelerinin ve çıkarlarının hesabını yaparak yaşamaktır.
Hz. Ali aleyhisselam nede güzel buyurmuştur; "Bir insanın himmeti, gayreti, uğraşı sadece midesi olursa, o insanın değeri midesinden çıkardığı şey kadardır." (Cihad ba Nefs, Ayetullah Mezahiri) Tevfik Allah'dandır.
Selam ve Dua ile
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.