Atilla Taş ve Godot'yu Beklemek
Malumunuz son birkaç gündür sosyal medya mecralarında muhalif kimliği ile bilinen ve bu muhalif kimliğinin bedelini Silivri Zindanları’nda yatarak ödemiş olan sanatçı Atilla Taş’ın HALK TV’de katıldığı programda sarf ettiği sözlerden bir kısmı izlenme rekorlarım kırmakta.
Genel önermesi “Güçler ayrılığınının önemi” olan bu konuşmada Atilla Taş, Magna Carta’nın doğuşundan, Papa III. İnnocentius’tan bahsediyor,Monetsque’den örneklemeler yapıyor…
Konuşmanın genel önermesi olan “Güçler ayrılığının önemi” noktasında Atilla Taş’a katılıyorum bu çok önemli ve yerinde bir tespit “Ama”…
İşte o “Ama” çok önemli…
***
Atilla Taş bu videodaki konuşmasında Magna Carta’nın doğuşu esnasında dönemin Papa’sı olan III. İnnocentius’un o dönemin baronları ile birlikte toplanarak “Bu güç bizlere çok fazla bunu dağıtalım” dediğini ifade ediyor ve “Çünkü işler yürümüyor” diye ekliyor.
Şimdi tabii bu videonun altına bazı hukuk profesörleri “Bir hukuk profesörü olarak hayran kaldım” mealinde şeyler yazınca hali ile burada bu yazıyı yazmak şart oluyor…
Atilla Taş’ın bahsettiği Magna Carta döneminin Papa’sı olan III. İnnocentius Hristiyan dünyası içerisinde en genç Papa olan isimlerden bir tanesi,31 yaşında Papa seçiliyor.
III. İnnocentius’un bir diğer özelliği ise bırakın öyle “Bu güç bize fazla,bunu dağıtalım” falan demeyi döneminde kralları adeta haraca bağlayan,toplum üzerinde büyük bir baskı oluşturan,İngiltere ve Fransa üzerinde yönetimi adeta tek başına idare etme kudretine kavuşan hatta ve hatta İngiltere Kralı John’u “Aforoz “edecek kadar baskıcı olan ve Kilise’nin “BASKICI GÜCÜNÜ “ kurumsallaştıran isim olması.
III. İnnocentius Doğu’ya yapılan Haçlı seferleri’nin mimarı ve Hristiyan Dünyası içerisinde ekümenik konsüllerin en etkilisi sayılan IV. Laterano Konsülü'nü toplayan isim yine aynı III. İnnocentius…
Kilise’nin adeta “DİKATATÖRYAL BİR BASKI ARACI” , bir “SİYASAL GÜÇ ODAĞI” ve bu 2 özelliğini kullanarak muazzam bir “EKONOMİK ZENGİNLİK SAHİBİ” olmasını sağlayan ve bunu zirveye çıkartan isim de aynı Papa III. İnnocentius…
***
Şimdi değerli okuyucularımız Scot Alan Metzger’in “Magna Carta: Teaching Medieval Topics for Historical Significance” isimli eserinde ifade ettiği benim de katıldığım husus şudur:Tarihte yaşanan olayları o dönemde bu olayı etkilemiş başka olayları,kronolojiyi, hesap edilemeden o dönemde ortaya çıkmış bazı kritik tesdadüfleri irdelemeden ele almak sağlıklı bir değerlendirme şansını ortadan kaldıracaktır.
1215 yılında Magna Carta ortaya çıkmadan önce yaşanan pek çok dinamiği incelemeden Magna Carta’yı anlamak mümkün değildir.
Papa III. İnnocentius ile İngiltere Kralı John arasında bu dönemde yaşanan bir güç mücadelesi vardır.Anglikan Klisiler arasında sembolik bir önemi olan ve günümüzde dahi İngiliz Kraliyet Ailesi tarafından atanan Canterbury Kilisesi’nin Başpisikoposunun atanması konusunda Papa III. İnnocentius müdahil olmuş ve Karal John ile büyük bir fikri ayrılık yaşamışlardır.
Bu güç savaşından Papa III. İnnocentius galip çıkmış ve İngiliz Kralı John Papa’nın kararına ve vergilendirmesine boyun eğmiş,Papalık karşısında İngiliz Kraliyeti askeri,ekon omik ve politik güç kaybına uğramıştır.
Öte yandan İniltere’deki isyancı baronlar Kral ile Papa arasındaki bu mücadelede Kral John’un afroz edilmesi ile durumu fırsata çevirerek 1215 yılında Magna Carta’nın ilanını sağlamış,bunu da öyle insan hakları için falan değil kendi sınıfsal çıkarlarını düşündükleri için yapmışlardır.
***
Ancak Magna Carta 1216 yılında Fransa’nın İngiltere’nin bir kısmını işgal etmesi sonrasında ise Magna Carta’nın haklarını kısıtladığı Kral John, bunu fırsat bilerek Magna Carta’yı iptal etmiştir.
Bu iptal ise sivil baronlar ve onlara bağlı halk ile Kral John arasında çok şiddetli bir mücadeleye yol açmıştır. İsyancı baronlar Fransız prensi İngiliz Krallığının başına geçmek üzere davet ettiler.
Kral John’un 1216'da ölmesi ile dengeler değişti ve tahta küçük yaşta tahta oturan oğlu III. Henry (1207-1272) ve onun naibi William Marshal geçti.
Fransız istilası tehdidine karşılık yeni kral III.Henry Magna Carta’yı tekrar ilan etmeye razı oldu.
***
Tabii bu yazıyı kaleme alırken derdim Atilla Taş’ı eleştirmek değil…
Ama özellikle hukuk profesörlerinin dahi verilen yanlış bilgilere “Bir hukukçu olarak hayran kaldım” diyerek alkış tuttuğu ülkemde hala elde edilen “Otokratik gücün” gücü elde eden odak tarafından “Gönül rızası ile geri verilebileceğine” olan inancı eleştirmek, bu beklentiye girenleri uyarmak.
Dünya tarihinin hiçbir evresinde siyasal,sosyolojik, hele hele politik gücü elinde bulunduran güç odakları bu güçlerini “Güle oynaya”, “İnsanlığın faydası için” gönül rızası ile devretmediler ve etmeyecekler…
Yine toplumlar demokratik yollar ve şartlar çerçevesinde ellerini taşın altına koymayıp,toplumsal geniş bir demokratik muhalefet organize edemedikleri müddetçe hiçbir güç odağı onlara haklarını vermedi,vermeyecek.
O nedenle oturup GODOT’YU BEKLER gibi birilerinin bizi kurtarmasını ya da birilerinin ellerindeki tüm gücü “Aman bu güç bana fazla,bunu dağıtayım” diye geri vermesini beklersek daha çok bekleriz…
Ve emin olun o GODOT hiçbir zaman gelmez…
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.