Amerikan Çavuşu!
Kadir İnanır’ın unutulmaz filmlerinden biri Tatar Ramazan’dır. İzleyenler hatırlayacaktır: Filmin final sahnesinde Tatar Ramazan cezaevi ağasına sallamayı çeker ve öldürür. Sonra sallamayı idareye çevirir ve şöyle der “Nasıl da insan oldunuz bıçak meydana çıkınca! Çavuş haraç alır, kumar oynatır, zavallı bir ihtiyarı tokatlar, siz meydanda yoksunuz! Öyle ya çavuş(cezaevi ağası) buradayken size ne lüzum var? Pezevenkler!”
Latin Amerika’nın da Tatar Ramazanları vardır. Bu yeri gelmiş Che Guevara olmuş, son nefesine kadar Fidel Castro, Kumandan Chávez olmuş, bugün de Nicolas Maduro olmuş. Hepsi de Bolivar’ın kılıcını çekmiş emperyalizme meydan okumuş.
Bolivarın kılıcı ne zaman ortaya çıksa emperyalizmin uşakları herkesi “sakin ve mantıklı” olmaya davet eder. Che Bolivya dağlarında savaşırken de, Fidel Küba’yı bir ABD istilasından korumak için Sovyet füzelerini ülkesine yerleştirdiğinde de bu böyleydi. ABD Küba ekonomisini işlemez hale getirdiğinde, sabotajlar ve terör saldırılarıyla kaos yarattığında, karşı devrimci ordular kurup adayı işgale kalktığında aynı koro yine “enkaz edebiyatı” yapıyordu. Che, Bolivya dağlarında Vietnam’dan gelen ABD donanmaları tarafından kuşatıldığında da aynı “maceracılık hikayeleri” anlatılıyordu.
Çağdaş tarih emperyalizme karşı geliştirilen direnç tarafından biçimlenmiştir. Tarihte “o kötü ama bu da iyi değil” diye bir saflaşma yoktur. Bunu söyleyenler emperyalizmin utanmaz aparatlarıdır. Açıkça emperyalist saldırganlığı destekleyemeyeceği için halkın emperyalist saldırganlığa kayıtsız kalmasına çabalamaktadır.
Bir süredir ülkemizde Venezuela’daki yönetim üzerinden bir saflaşma geliştirildi. Bu saflaşmada artık son noktaya ulaşmış bulunuyoruz. Venezuela’daki saflaşmada emperyalizme biat eden anlayış Türkiye’de halkı bölecek yeni bir konu buldu. Venezuela’yı beğenmeye bilirsiniz, destek olmaya bilirsiniz fakat Türkiye halkını Venezuela’daki saflaşma üzerinden bölmek alçaklık değil de nedir?
Venezuela konusunda Yılmaz Özdil’in yazdığı ABD propagandası olmaktan öteye gitmeyen iddialarına değişik kereler cevap verdim. Fakat artık Özdil iddia etmenin ötesinde safını belirlemiş bulunuyor. Özdil’in tarihsel konumu Kurtuluş Savaşı sırasında İngilizleri destekleyen İstanbul basının durumundan farksızdır. Emperyalist saldırganlık karşısında milli bir yönetime karşı açıktan tavır alan Özdil, çağımızın Ali Kemal’idir! Özdil yarın ABD Türkiye’ye müdahale ettiğinde yazacağı yazıyı bugünden kaleme almıştır. Bunu anlamak için sadece ülke ve başkan isimlerini yer değiştirmek yeterlidir: “Trump’un kötülüğü Erdoğan’ın iyi olduğu anlamına gelmez” sonucuna kolayca ulaşabiliriz.
1999’da Kumandan Chávez iktidara geldiğinden bu yana ABD bu ülkeye yapmadığını bırakmamış: Chávez anayasayı değiştirip petrolü millileştirmesin diye sokakta çatışma çıkarmış, petrol kuyularını yaktırıp on milyarlarca dolar ekonomiye zarar vermiş, sırf halkın huzurunu kaçırmak için elektrik santrallerini bile sabote ettirmiş. Bu da yetmemiş askeri darbe yaptırmış. Paramiliter çeteler kurmuş, asker, polis, sivil katlettirmiş. Venezuela’nın petrol gelirlerine emrindeki uluslararası mahkemelerin kararlarıyla el koydurmuş. Meclisteki uşaklarına sabah akşam müdahale çağrısı yaptırmış. Şimdi de kimsenin tanımadığı birini bu ülkeye devlet başkanı atamış. Venezuela’nın yurt dışındaki tüm rezerv ve hesaplarına bu kukla yönetim adına el koymuş. Sen bunlara tek bir laf etmemişsin: Yatıp kalkıp Venezuela’daki milli ve halkçı yönetime saldırmışsın. Yazdığın her şey cümle cümle CIA yayınlarından alınma.
Biz bundan sonra Özdil’e Ali Kemal diye sesleneceğiz. Mustafa kemal’in kılıcını gören Ali Kemal gibi Bolivarın kılıcını gören Özdil bize mantıktan bahsetmeye başladı. Derdi gerçeğe ulaşmak değil ama biz yine de onun karşı devrimci propagandalarına cevap verelim.
İran ve Suriye ile Venezuela ekonomisini karşılaştırıyorsun. Daima yaptığın gibi kafa karıştırmak için alaka kurulamayacak olguları bir kaba koyuyorsun. Sen Venezuela hakkında hiçbir şey bilmiyorsun. Ne Venezuela tarihi ne de sosyolojisi hakkında bilgi sahibi değilsin. Oradaki halkla bir tek gün yaşamış, onlarla bir sofrayı paylaşmış değilsin. Venezuela’da eğer bir devlet geleneği olsaydı geçtiğimiz yüz yıl boyunca ABD bu ülkenin petrolünü yağmalayamazdı. Namuslu olsan İran gibi beş bin yıllık devlet geleneği olan bir ülkeyle Venezuela gibi tarihsel olarak basit bir sömürge karakolunu karşılaştırmazsın. Suriye gibi binlerce yıllık tarihi olan bir medeniyeti Venezuela gibi hiçbir zaman bir medeniyetin ortaya çıkmadığı topraklarla eş tutmazsın. Üstelik senin Suriye ekonomisi dediğin şey Şam ve çevresiyle sınırlı. Venezuela ekonomisi ise ormanlar ve devasa su kütleleriyle bölünmüş Türkiye’den büyük bir coğrafyaya yayılıyor. Sen hiç haritaya baktın mı? Suriye’nin düz coğrafyasıyla Venezuela coğrafyasının birbirine benzer bir yanı var mı? Amazon ormanlarının bünyesinde barındırdığı sonsuz su kütleleri üzerine bir yol, bir köprü yapmanın maliyeti Suriye’dekiyle aynı mı?
Evet Türkiye Esad’ı devirmeye kalkmakla kendine en büyük kötülüğü yaptı. Peki bu senin emperyalist propagandanı, vatan satıcılığını, karşı devrimciliğini meşru mu kılıyor?
Sen hangi Venezuela halkından bahsediyorsun? Sen bir kez olsun yoksul bir gecekonduya girip oradaki halkla aynı kaptan yemek mi yedin? O halkla beraber mücadele mi ettin? Senin Venezuela halkından anladığın şey “ABD gelsin bizi kurtarsın” diyenler. Senin halk dediklerin Chávez petrolü millileştirmesin diye petrol kuyularını yakanlardır. Vatanı olmayan vatandaş da olamaz. Toprağa sadık olmayan halk olamaz. Yabancı güçlerden medet uman yurttaş olamaz.
Evet, Türkiye’nin Maduro’yu savunmasında bir çıkarı yok. Elbette senin gibi hayatını kendi maişeti ve çıkarı üzerine kurmuş biri bunu anlayamaz. Senin istediğin şey Avrupa gibi alıklaşmış, dünyayla ilgisi olmayan bir ülke olmamız. Nasıl ki Avrupalılar Libya, Suriye, Irak bombalanıyorken sakin hayatlarına devam ettiler Türkler de öyle kayıtsız kalsın istiyorsun. Böylece patronların dünyayı kolayca yönetebilir. Senin hak, adalet, onur diye bir değerin yok. Senin sadece çıkarların var. Ne acı ki bu ülke sana Atatürk’ü bile sömürme hakkı tanıyor.
Sen kölesin! Chávez’in, Bolivarcı devrimin neler yaptığını araştırabilecek özgürlüğe bile sahip değilsin. Sanki Chávez’den önce Venezuela’da sanayi vardı. Chávez’e kadar ulusal bir endüstri geliştirebilmek için bir alt yapıdan bile yoksundu bu ülke. Ülke topraklarının %95’i bir avuç oligarşinin elindeydi. Bu toprakları halka dağıtabilmek, bir tarım üretimi yaratabilmek için ne mücadeleler verildiğini yazamazsın. Senin umurunda mı Venezuela sanayileşmiş sanayileşmemiş!
Maduro aptal sen çok akıllısın değil mi? Venezuela’nın petrol rezervlerini hesaplayıp varil fiyatıyla çarparak “bakın ne kadar zengin bir ülke” diyecek kadar zekisin. Sana göre Antartika’daki Eskimolar da çok zengin. Tabi buz altındaki balıkları Kadıköydeki tezgah fiyatıyla çarpıp hesaplarsan!
Venezuela’yı Maduro bu hale getirdi öyle mi? Maduro halkı birbirine düşman etti. Sokaklara Amerikancı çeteleri sürdü. Her saat başı cinayeti de Maduro işletiyor. Yani bir iktidar durup dururken kendine güvenlik sorunu çıkarıyor. Bu mu senin mantığın? Peki Guatemala’da, Honduras’ta, Kolombiya’da her gün Venezuela’dan daha fazla insan öldürülüyor. Onun da sorumlusu Maduro mu? Oralarda ABD’nin uydusu yönetimler var diye yazamazsın bunları değil mi!
Yok Venezuela’da enflasyon varmış, yok parası pul olmuş, yok 1999’dan 2015’e Venezuela 900 milyar dolar kazanmış. Sen ne hikaye okuyorsun? Venezuela kasasına giren parayı ne bileceksin? Kamulaştırmalar sonucunda uluslararası mahkemelerin Venezuela’ya kestiği on milyarlarca dolar cezayı yaptığın hesaptan düştün mü? Sen bugün Türkiye’de hane halkının kişi başına kaç dolarla yaşadığını biliyor musun? Venezuela dünyanın en ucuz ülkelerinden biridir. Bu ülkede günde birkaç dolarla her türlü ihtiyaç karşılanabiliyor. Sen hangi enflasyondan bahsediyorsun? 18 yıldır Venezuela’da elektrik, yakıt, ulaşım, internetin neredeyse bedava olduğunu biliyor musun? Eğitim ve sağlığın tamamen ücretsiz olduğundan haberdar değil misin? Bolivarcı yönetimin iki milyondan fazla konutu bedavaya halka dağıttığını neden yazmıyorsun?
Chávez iktidara gelmeden önce Venezuela halkının %40’nın kimliği bile yoktu. Açlık ve sefalete terk edilmişti. Bolivarcı yönetim öncesi Venezuela’daki devletin bir eğitim, sağlık politikası bile yoktu. Venezuela Merkez Bankası ABD’den yönetiliyordu. Çünkü ABD’den bağımsız bir bütçeye sahip değildi. Nasılsa petrolü yağmalayan ABD idi sadakayı veren de o olmalıydı.
Bugün Venezuela’nın milli bir hükümeti ve milli bir ordusu var. Bugün emperyalizmin yıkmaya çalıştığı işte bu halkçı ve milli bir yönetim. Milyonlarca Venezuelalı Bolivarcı devrim ve Maduro’yu destekliyor. Karşında ise Amerikancılar var. O kadar halktan uzaklar ki bir lider bile çıkaramıyorlar. O yüzden Trump daha önce seçime girmemiş, kimsenin tanımadığı 35 yaşında birini “başkan” atadı. İşte emperyalizm bu kadar zayıf ve temelsiz.
Türkiye’nin Venezuela’ya verdiği destek insanlık tarihinin en onurlu sayfalarında yer alacaktır. Ülkemizle ve milletimizle ne kadar gurur duysak azdır. Türk bağımsızlığı dün nasıl ki Müslüman dünyaya cesaret verdiyse bugün Latin Amerika’ya güç vermektedir.
Er ya da geç emperyalizm yenilecektir. Onun işbirlikçilerinin isimleri alçaklık tarihinin utanç verici sayfalarında yerini alacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.