ABDULKADİR ŞAHİN!
ABDULKADİR ŞAHİN!
Yaşamak ne zor şey, kalbi olana.
Yavaşça gönlümün acısına eğildim ve kalemime dedim ki; hadi gücün yetiyorsa bunuda yaz.
Sonra merhametin ta kendisi gözlaşları ile hislerime dokundum.
Bir ülkücüyü, bir dostu, bir kardeşi velhasılı bir insanı anlatacaktım.
Çok genç yaşta bir trafik kazasına kurban giden Abdulkadir Şahin`i anlatacaktım.
HABERİ ÖĞRENDİĞİM OGÜN!
Günün telaşı ile önce çocuğumu okula götürdüm…
Sonra işe döndüm.
Dünyalık telaşı ile işlerime yoğunlaştım.
Derse gittim, çocuklara HOCALI`yı anlattım.
Akşam Fenerbahçe –L.Moskova maçı vardı onun heyacanı ile lokale gittim.
“Hadi Fener şu Ruslara bir angajman kuralıda sen uygula “dedim.
Nitekim oldu, iki bomba ile Moskova`nın havası sündü.
Maç bitti, sevinç bitti sıra lokal de vatanı kurtarmaya geldi.
“Suriye-YPG-PYD-PKK” derken uzadı gitti sohbetler…
Herkes biliyordu vatan kurtarmayı…
Biz bunları yaşarken kim bilir nerede, neler oluyordu…
Ve eve dönme vakti, gece bir başka zifiri karanlık…
Hadi uykudan önce bir de sanal alem bakalım neler olmuş.
Derken bir mesaj
- “Reis Abdulkadir abiyi kaybettik”
-Nasıl?
-Bir trafik kazasında.
Vay yalan dünya vayy…
Aldın bir yiğidi daha erken erken aramızdan.
Ne yaptın ey Şahin`im?
Bizim hayallerimiz vardı!
Sen orada “otistik çocuklar” için çırpınırken ben burada ruhsal engelilere yazılar yazıyordum.
Onu ilk tanıdığımda dedim ki, işte “asımın nesli” bu çocuklardan olur..
Benim master yaptığım dönemde, oda aynı üniversitede spor akademisinde okuyordu.
Bir evde 9 kişi kalırlardı.
San ki 9 ışık gibiydi her biri.
Herbiri çok genç, herbiri çok yakışıklıydı…
Şehtanın nefis ölçtüğü Kıbrıs adasında, sigara yok, içki yok, kumar yok bir hayat yaşarlardı…
Beni bilen bilir, iki kişi takılmazdım…
Canım her sıkıldığında da bu gençlerin evlerine gider, onlarla sohbet ederdim.
Sağ olsunlar onlarda beni çok severlerdi.
Bu gençlerin kaldığı eve ÖTÜGEN OBASI demiştim.
Oraya gittiğimde ATSIZ`dan bir şiir okutmadan beni bırakmazlardı.
9 genç bir arada kalırdı, 9`bu bir tabaktan menemen yerlerdi…
Evleri daima tertemiz, her yer pırıl pırıldı.
O evde başka bir huzur vardı.
Onların ruhu sanki eşyanın tabiatınada yansıyordu.
Başlarında ise Abdulkadir Şahin vardı.
Soy adı gibi Şahin`di…
Bir gün bana “reis bir gecede benle takıl, bakalım gecelerin şahidi kim?” demişti…
Bir gece onla takıldım.
Yıl başı gecesiydi.
O gece “sevmediğimiz” NOEL BABA kalmamıştı.
Eve dönüşte bana sarıldı ve aynen şu cümleleri kurdu “Reis iyi ki senden iki tane yok”
Ve ben ona şunları demiştim “ Şahin`im biz bu işin lafazanıyız, siz hayat tarzınızla davanın ta kendisisiniz”
Evet bir başka severdim Şahin`i ve onunla aynı evde kalan o ışıklı çocukları.
Ve sonra herbirimiz bir yerlere savrulduk.
Abdulkadir bir dönem Kırşehir Ülkü Ocakları başkanlığıda yaptı.
Evlendi nur topu gibi iki çocuğu oldu.
Yıllar sonra beni sanal alemden buldu.
“Reis Kıbrıs`a gidiyorum otistik çocuklar işin okul açacam” dedi…
Gerekli referasları hiç tereddütsüz kendisine verdim.
Arada sırada yazardı…
“gel , gel reis” derdi “gel beşparmak sohbetimize hasret…”
Ben gidemedim, o sonsuza gitti…
Evet acılı haberi telaşlı bir gün sonsunda o ışıklı çocuklardan biri olan Ömer Faruk`tan aldım …
Abdulkadir Şahin bir trafık kazasına kurban gitmişti.
Arkasında iki yetim ve onu hayırla yad edecek dostlarını bırakarak.
Yıkıldım, yandım…
Sanki o an ben yaşlandım…
Hayallerimiz vardı be güzel insan…
Erken gittin tüm iyi insanlar gibi.
Sen erken gittin, kelam çaresiz kaldı, kalem acısından tükendi…
Ve benim gücüm bu cümlelere yetti
Son damla yaş yanağımdan inerken, bilesin ki son damla kana kadar yeminimiz bakidir.
Evet yaşamak ne zor şey, kalbi olana.
Ve ne diyordu o gece şair;
“Dünyada gerçi olmadı bir şeyde kârımız
Ukbâda belki olsa gerek itibârımız.”
Ukbadaki itibarın kutlu olsun, mekanın cennet olsun ÖTÜGEN OBASININ yiğit Şahin`i seni çok özleyeceğiz.
Kürşad`a selam söyle.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.