Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

Zeynelabdin Tağıyev ve İnsan Olma Erdemi!

Zeynelabdin Tağıyev ve İnsan Olma Erdemi!

Zeynelabdin Tağıyev ve İnsan Olma Erdemi!


Biliyorum Hacı Zeynelabdin Tağıyev`den sitemizin kıymetli yazarlarından Mürteza bey daha önce bahsetmişti,  ama ben  de Tağıyev`in  ruhunu bir kez daha anma adına  ve insalık adına onu yazmaya karar verdim.

 

Zira,  günümüz dünyası Tağıyev gibi bir insanın olmasına o kadar muhtaçtır ki.

 

Yaşanmış bir hikayesi ile başlayalım;

 

Hacı Zeynalabdin Tağıyev,  Almanya`ya gider ve çok pahalı bir restorantta yemek yemek ister . Tağıyev restorantta bir masaya oturur ve garsonun gelmesini bekler. Ama o garson bir türlü gelmez ve müşteriyle ilgilenmez. Bunun sebebi  ise Tağıyev`in sade giyinmiş olması, fakir görünüşlü olmasıdır. Muhtemelen restorant sahipleri onu yardım isteye birir olarak gördüler.

 

Tağıyev bu ilgisizlik karşısında restorantı terk eder.

 

Ama restorant sahipleri bir süre sonra öğrenirler ki, o fakir görünümlü adam dünyanın en zenginlerinden biridir. Peşinden koşarlar, özür dilerler ve restorantta ona kıral sofrası kurarlar.

 

Bunun üzerine Hacı sorar: 


— Bu masanın bir günlük masrafı ne kadardır?


— Restorant sahibi hesaplar ve cevap verir...


— Peki bir haftalık?


— Yine bir fiyat verirler...


— Peki bir aylık ?



— Yıllık?

...
— Son olarak 100 yıllık?


Bunun üzerine restaurant sahipleri hesabı yapıp Hacı`nın önüne getiriler.

 

Hacı hemen orada 100 yılık bir mukavela imzalar .

 

Mukavele de  şunları yazılmaktadır;

 

Bu tarihten irtibaren 100 yıl içerisinde bu restaoranta gelen her Azerbaycan`lı sınırsız yemek-içme hakkına sahiptir.

 

Bu mukavale gereği o restaorant 100 yıl boyunca tereddütsüz  Azerbaycanlılara yemek vermiştir.

 

Bu olayın 100 yıl sonra duyulması ise ; 2011`de mukavalenin bitmesi üzerine  Restaurant sahiplerinin Almanya sefirliği aracılığı ile Azerbaycan  Sefirliğine `mukavale yenileme`  isteği diye bir mektup göndermesi  ile oluyor.

 

Evet müthiş ve  çok asil hayat hikayesi olan  Hacı Zeynalabdin Tağıyevbir Azerbaycan Türküdür.

 

 Babası Bakü'de   ayakkabıcılık yaparak geçimini güçlükle sağlayan  biridir, annesini çok küçük yaşta kaybetmiştir.

 

Bu yüzden henüz 10 yaşındayken  duvarcı ustasının yanında çırak olarak hayata başlar,  12 yaşında taş yontmacısı olur  ve 15 yaşına geldiğinde artık iyi bir duvarcı ustasıdır...

 

 Bununla yetinmeyip yaptığı işte kabiliyetini göstererek inşaat projelerine de ilgi duyar ve inşaat projeleri çizmeye başlar.

 

Bir süre sonra taşeronluğa başlayan Zeynelabidin buradan kazandığı para ile  iki kazanlı gaz yağı fabrikası satın alır.



Ülkede Petrol yataklarının olması dolayısı ile çocuk denecek yaşta petrol aramaya başlar.



Büyük çabalar sonucunda satın aldığı arazisindan petrol çıkar. Bununla yetimez petrolün çıkması değil, pazarlanması işinede girer.


'BaküBatum Boru Hattı Şirketi'kurarak 800 km'lik  bir bu boru hattı kurar…

 

Artık çok zengindir, ama bu onu mutlu eden bir durum değildir.

 

 Zira kazandığı parayı daha hayırlı işlere yönlendirmeyi istemektedir.

 

Bu yüzden, petrol tesislerini değerinden 3 kat aşağıya satarak dokuma sanayiine girer.  Bunu yapmaktaki amacı, petrol işinde yanında 200-300 insan çalıştırırken dokumacılıkta 5 bin kadar eleman istihdam edebilmesidir.

 

Yani daha çok insana iş, aş vermek için sektör değişimine gitmiştir.


Kurduğu bu tür fabrikalarda Avrupa’dan ustalar getirilerek Azerbaycanlı ustalar eğitirdi.

Daha sonra giriştiği işler:


Hazar'da deniz taşımacılığını başlattı,


Bakü Ticaret Bankasını kurdu,


Azerbaycan'da ilk kız okulunu açtı,


Gazete de çıkarttı,


Bakü'de ilk tiyatrosunu açtı,


Şehircilik çalışmaları yürütü,

Ve en önemlisi hayır cemiyetleri kurdu!

 

Zaten yukarıda yaptığı bütün işleride hayır için yapmaktadır..

 

Tagiyev, bütün Türk—İslam dünyasını yakından takip eder  ve yardımlarda bulunurdu.

 

Tağıyev`in zengiliğinin hayırseverlik ile birleşince insalık adına nasıl bir onur tablosu olduğunu anlatmaya satırlar yetmez, ama gelelim sona.

 

Sonra ne mi oldu?

 

Azerbaycan, Sovyet hakimiyetine girdikten sonra kominist rejim güya sosyal adalet getirecek, sınıf ayrımını düzenleyecek diye Tağıyev`in   bütün mallarını devletleştirir.

 

Tağıyev buna üzelmez , ama mallarının devletleştirilmesinden sonra adlarının değiştirilmesine de çok üzülür.

 

 Dönemin Azerbaycan Sovyet yöneticisi ile görüşür.  Ancak bu isteklerinden dolayı Tagiyev tutuklanır!

 

Bunun üzerine Bakü'deki işçiler ayaklanarak onun serbest kalmasını sağlarlar.


Ve Tağıyev`e sadece bir bahçeli evde yaşama izni verilir.

 

Ülkeden kaçırılma tekliflerinin hepsini reddeder ve ömrünü sefalet içerisinde tamamlar.

 

Tağıyev`in hayatı hamallık ile başlayan yoksulluktan zenginliğe tırmanışın, ama tekrar yoksulluğa düşüşün çok asil bir öyküsüdür.

 

Rivayete göre tağiyev bunaldıkça bölgesinde yaşayan ve bir mütefekkir sayılan Ahund Hacı Türab`a gider sohbet edermiş. Yine öyle bir gün Hacı Türab, Yasin Sûresi'nin 82. ayetini okur. "O isterse Ol der ve olur". Tagiyev merak eder: Şimdi ben bu kadar servete sahibim. Allah isterse bir anda yok olur, öyle mi? Öyle, der Ahund. Tagiyev bütün servetini kaybettiğinde, beni `Ahund'un ayakucuna gömün` der, onun ayaklarının bildiğini benim başım bilmiyor.

 

Her milletin zenginleri vardır!

 

 Kimine öldükten sonra ` Ey kefter! öbür düyaya ne götürdün?` diye halk sual sorar.

 

Kimine ise; işte böyle Ahd-e Vefa yazıları yazılır,  dualar edilir.

 

Evet Zeynelabdin Tağıyev insan doğmak değil, insan olma, insan kalma  erdeminin ta kendisidir.

 

Ve dünya bu tür asillere şu an çok muhtaçtır.

 

Ruhu Şad Olsun!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum
Selçuk DÜZGÜN Arşivi