Mürteza ÖZTÜRK

Mürteza ÖZTÜRK

“ WELCOME TO KÜRDİSTAN ”

“ WELCOME TO KÜRDİSTAN ”

Diyarbakır Hava alanına indiğinizde veya kara yolu ile Şırnak’a gittiğinizde “Welcome to Kürdistan” yazısı ile karşılaşma ihtimalini hiç düşündünüz mü?


20 yıl öncesini hatırlayalım...

 

1993 yılında ABD’nin Irak’ı işgal ettiği günlerde ve daha öncesinde, Kuzey Irak’ta bir Kürt Devleti’nin kurulup kurulmayacağı tartışılıyordu.

 

Türk Devleti böyle bir ihtimali bile kabul etmiyordu.

 

Genelkurmay: Türkiye’nin kırmızı çizgilerinden bahsediyor, hatta Irak’ta kurulacak bir Kürt Devleti’nin savaş sebebi sayılacağını büyük bir ciddiyetle beyan ediyordu...


Türk kamuoyu bu beyanlarla rahatlatılıyor, “gazı alınıyordu”

 

TV programlarına çıkan emekli Paşa’lar Türkiye’nin ne kadar büyük Devlet olduğunu ve böyle bir oldu-bitti ye pabuç bırakmayacaklarını söylüyordu...


Oysa perdenin arkasında oynan oyun başkaydı...

 

ABD’nin Irak’ta Kürt devleti kuracağını hem Türk Devleti hem Genelkurmay biliyordu.

 

Genelkurmay Başkanlığı “Çekiç güç” Kürt Devleti kuruyor diye rapor bile hazırlamıştı.


Bu rapor basına sızınca: Cumhurbaşkanı sözcüsü Kaya Toperi ve Genelkurmay yetkilileri olayı doğrulamış, dönemin Başbakanı Demirel ve yardımcısı İnönü ise, yaptıkları alelacele açıklamalarda haberin doğru olmadığını söylemişlerdi...

 

Kürdistan yaratma faaliyetlerinin geçmişini biraz hatırlatmak istedim...

 

Ortadoğu’da aynı akıbeti bekleyen İran ve Suriye ve Türkiye var.


Her üç Ülke’ de de Kürt Devleti kurma projesi devam ediyor.

 

İran’da durum biraz daha farklı.


İran için bu projenin hayata geçmesi şimdilik olası değil.


İran Kürtlere ekonomik ve kültürel özgürlükler vermiş.


İran’ın Kürt bölgesinin başkenti konumundaki en önemli şehri “saqqız” Sakız’a girdiğinizde çok farklı bir bölgeye geldiğinizi hissediyorsunuz.

 

Şehrin meydanında “ Kürdistan meydanı” tabelası farsça değil, Latin harfleriyle dikkat çekiyor,


Oysa Türk bölgelerinde bir tane Türkçe tabelaya rastlayamazsınız, bütün tabelalar ve yön tayin edici levhalar Farsça.

 

Halk yöresel kıyafetleri ile ve kendi dillerini konuşarak yaşıyor.

 

Irak ile kaçakçılık ticareti bölgenin en önemli gelir kaynağı.


Ambargodan dolayı İran’da bulunması çok zor olan elektronik ve kozmetik ürünler Irak’tan kaçak yollarla getiriliyor.


İran ve Irak Kürt bölgeleri arasındaki karayolunda Pikap ’tan bozma kapalı kasa kamyonetleri günün her saati görmeniz mümkün. İran Devleti bu kaçakçılığa göz yumuyor.

 

Ancak Kürt bölgesinde yasak olan tek şey var, o da terör örgütü Pejak’a yardım etmek.


Terör örgütü ile irtibatı olma şüphesi bile yargılanmak için yeterli sebep.

 

İran Kürt meselesini – şimdilik- bu şekilde çözmüş.

 

Resmi Tahran Kürt varlığını ve diğer etnik halkları, Türk’leri kabul etmiyor, İran’da küçük kültürler var diyor ama Kürt bölgesindeki uygulama öyle değil.

(Türk bölgesi “Güney Azerbaycan’daki izlenimlerimi de başka bir yazımda yazacağım )

 

İran’ı geçip Irak sınırına geçtiğinizde, barakalardan müteşekkil gümrük binalarına giriyorsunuz. Oldukça iptidai ve bir kaç tahta baraka ile konteynerlerden yapılmış kulübelerde pasaportunuza giriş damgası vurduktan sonra, sınırı geçiyorsunuz.

Ve o kocaman tabelalar çıkıyor karşınıza : “ WELCOME TO KÜRDİSTAN”



Kurulması bizim için savaş sebebidir denilen Kuzey Irak Kürdistanına girerken sizi işte bu yazı karşılıyor : “Welcome to Kürdistan”

 

***

 

Diyarbakır Hava alanına indiğinizde veya kara yolu ile Şırnak’a gittiğinizde “Welcome to Kürdistan” yazısı ile karşılaşma ihtimalimiz ne kadar?


Kuzey Irak Kürt Devleti kurulurken geçirdiğimiz süreçte Türkiye’nin politikası bize bu konuda yeterli öngörüyü sağlıyor.

 

Türkiye Irak’ta Kürt Devleti Kurulmasına karşı çıkmak bir yana tam destek vermiştir.

 

Aynı süreç Türkiye için de işlemektedir.

 

Türkiye kendi elleriyle G.Doğu’da Kürt Devletini kuracaktır.


Hükümet’in, Genelkurmay’ın Siyasi Partiler’ in ve STK’nın “ zinhar olmaz” demesine bakmayın.

 

Toplumun alışması için oyalama ve zaman kazanarak alıştırma çabalarıdır.


Özal ile başlayan süreç ve verilen sözler bu güne kadar tıkır-tıkır işledi.


Bu proje bizim dışımıza yazıldı ve biz bu projeye “uygulayıcı eleman” olarak tayin edildik.

 

Aksini söyleyen K.Irak’ta Kürt Devleti kurulurken neden savaş açılmadığını ve “kırmızıçizgilerimizin” akıbetini izah etsin...


Bu güne kadar olan gelişmeler el altından bu çalışmaların yürütüldüğünü, uygun zaman ve zeminde de gerçekleşeceğini gösteriyor.

 

Türk Devleti’nin Şırnak dağlarına dikilen PKK paçavralarını indirmeye gücü yetmiyor mu?


O paçavraları oraya dikmeyi engelleyecek gücü yok mu?


Binlerce askerini-sivilini şehit eden katilleri yargı önüne çıkartacak gücü yok mu?


Devlet’ine açıkça hakaret eden, küfür eden, tehdit eden BDP’lileri sorgulayacak savcıları yok mu?


Genelkurmay başkanını ve Ordunun muvazzaf askerlerini bile sorgulayıp tutuklayan Devlet’in bütün bunlara da gücü var...


Ancak tercih edilen yol “ barış süreci “ !

 

Savaşın ve teslimiyetin ortak dili uluslararası diplomatik literatürde “Barış” tır.


Amerika’da Ortadoğu’ya barış ve demokrasi (!) götürmek için gitti.


Barış adı altında oturulan masadan Kürt Devleti çıkacaktır.

 

*PKK artık terör örgütü değil, PKK’lılar katil değil, aktivist ve “iyi çocuklar”...

 

*Öcalan Türkiye için bir şans!

 

Bu ifadeler art rahatça Devlet-i Âli’nin yetkilileri tarafından ifade ediliyorsa mesele bitmiştir.


“Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.”


Böyle bir tehlike uzun yıllardır var olmasına rağmen ve artık gerçekleşmesine ramak kalmışken, gerek Devlet-Hükümet yetkililerinin gerekse Siyasi Partilerin söylemlerini de anlamak mümkün değil.


Hep bir ağızdan bir inkâr politikası ve hamaset...

 

Bir taraftan Tek vatan, tek bayrak tek dil.( sonra değiştir, tek din de )


Diğer taraftan her türlü hakarete tehdide boyun ey, kapalı kapılar arkasında yapılan görüşmeleri Milet’ten sakla.


Çocuk avutur gibi “iyi şeyler olacak” de,


Ardından Şırnak’ta PKK polis teşkilatının görüntülerini seyret.


Ve. Hep bir ağızdan Biz bu Ülkeyi böldürtmeyiz...


Ve. Biz daha son sözümüzü söylemedik!


İyi de, nasıl?


Son sözünüz ne?


İşte bunların cevabı yok...


Eline kâğıdı alan, bir mikrofon kapan şikâyete başlıyor:


AKP bunu yaptı, PKK bunu yaptı, Ülke bölünüyor,


Muhteremler malumun tekrarını yapmak değil sizden beklenen,


Siz şikâyet etme mercii değil, çözüm merciisiniz.


Türk Devleti’ni, Türk Milleti’ni, Vatan’ı korumak, kollamak, yaşatmak için o makamları işgal ediyorsunuz.


Vatan topraklarını, İmparatorluk ve Padişahlık hayalleri ile peşkeş çekmek için değil.


Veya Hükümet’in yanlış politikalarına destek vermek için değil.


***

Ortadoğu’nun yeniden şekillenmesi ve şehir Devletçiklerinin kurulması projesi sır değil,


Bölgede dört parçalı Kürt Devlet’lerinin kurularak Büyük İsrail projesinin gerçekleştirilmesinde bilinen bir gerçek.


Mesele bu projeler karşısında ki duruşunuzu belirlemektir.


Ya Küresel emperyalizmin bu senaryosuna dâhil olmayıp,  her türlü zorlukla mücadele edecek, ekonomik, sosyal sıkıntıları göğüsleyecek ama onurunuzu, vatanınızı teslim etmeyeceksiniz,

 

Ya da bu projede oyuncu olacak, karşılığında Arap ve Avrupa’nın sıcak dolarlarının aktığı bir suni ekonomik rahatlık ile yıllarca iktidarda keyif çatacaksınız.


Türkiye İkinci şıkkı tercih etmiştir...


Şimdi bunun bedelini ödüyor.


Eğer G.Doğu’da bir Kürt Devleti kurulması istenmiyorsa birinci tercih hayata geçirilmelidir.


Bunun için geç kalınmamıştır.


Türk Milleti her türlü fedakârlığı yapmaya ve her sıkıntıyı göğüslemeye hazır olacaktır.

 

05.08.2013

 

İŞTE ÖCALAN'IN AÇIKLAMALARI

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mürteza ÖZTÜRK Arşivi