UTANMA DUYGUSU OLANLAR BU RESME İYİ BAKIN!
Aşağıdaki resme iyi bakın! O resimde parçalanmış bir beden, o bedenin hikayesinde parçalanmış bir imparatorluk ve o imparatorluktan arda kalan bizlerin vefasızlık hikayesi vardır.
…
1881 yılında İstanbul’da doğdu.
Osmanlı Ordusu en önemli komutanlarından biriydi.
1909 yılında başladığı askerlik hayatı boyunca İtalyanlara, Balkan Devletlerine, İngilizlere, Ruslara ve Ermenilere karşı giriştiği savaşlarda başarılar aldı ve rütbesi yüksek olmamasına rağmen Fahri Ferik unvanıyla kendisine verilen görevleri üstün başarıyla yerine getirdi.
Evet balkanlardan Dağıstan’a kadar büyük kahramanlıkları olan fakat Azerbaycan Türkünün gönlünde ayrı bir yere sahip olan Nuri Paşa’dan bahsediyorum.
O Nuri Paşa emrindeki Kafkas İslam Orduları ile bundan 100 önce Bakü’ye girmiş ve Azerbaycan Türklerini İngiliz-rus ve ermeni mezaliminden kurtarmıştır.
Bu yüzden Azerbaycan’da NURİ PAŞA denince akan sular durur.
Üstelik SSCB yönetimi bir asır boyunca onu tarih kitaplarında ‘ işgalci komutan’ olarak göstermesine rağmen.
Türk Ordusu Bakü'ye girdiği 15 Eylül günü, şehir tarihinin en heyecanlı ve unutulmaz günlerini yaşadı. Halk Ermeni ve Bolşeviklerin baskı ve şiddetinden kurtulmuş, huzur içinde yaşama imkânına kavuşmuştu.
Yüzbaşı Selahattin Bey olayı şöyle anlatır:
'Bizler bir gün dinlenmek ve bir gün sonra Bakü'ye girmek için gerideki köye geldik. Yol tahrip edildiği için Alman süvarileri gelememiş, Bakü'de alınmıştı. Durum Başkomutanlığa bildirildi. Gece yarısı Başkomutandan şu emri aldık: 'Bakü Ruslara verilecek, petrolünü Almanlar alacaktı. Neden oraya taarruza lüzum gördünüz? Niye bunu Başkomutanlığa haber vermediniz? Sizin yeriniz Kars'tır. Bakü'de ne işiniz var? Derhal Kars'a dönünüz ve bir daha Başkumandanlıktan izin almadan böyle işlere kalkışmayın.' Bu emir Harbiye Nezareti telgrafhanesinden geliyordu.
Aradan üç saat geçtikten sonra Enver Paşa kendi evindeki telgrafhaneden şu telgrafı çekiyordu:
'Büyük Turan İmparatorluğu'nun Hazer kenarındaki zengin bir konak yeri olan Bakü şehrinin zaptı haberini en büyük meserretle (sevinçle) karşılarım. Türk ve İslam tarihi sizin bu hizmetinizi unutmayacaktır. Gazilerimizin gözlerinden öper, şehitlerimize Fatihalar İthaf (hediye etmek) ederim.' Görülüyor ki, birinci şifre Alman İmparatorluğu müttefiki Osmanlı İmparatorluğu'nun Başkumandanlığı tarafından; ikincisi Türk Enver Paşa'dan geliyordu. O gün hepimiz hayatımızın en mutlu günlerinden birini yaşadık ve ertesi gün sabahı Bakü'ye gireceğimiz hülyasıyla yataklarımıza uzandık.'
15 Eylül 1918’de Bakü’nün kurtarılmasından sonra ekim ayında bir Osmanlı müfrezesi Dağıstan’a geçerek orayı da Rus işgalinden kurtardı.
Ne var ki, Suriye cephesinde, Liman von Sanders komutasındaki Osmanlı Yıldırım Ordular Grubu’nun, Edmund Allenby komutasındaki İngiliz ordusu karşısında Nablus Hezimetine uğraması sonucu Mondros Mütarekesi yapıldı.
Mütarekenin ardında Türkiye, Moskova Antlaşması ile Azerbaycan’ı Sovyetler Birliği’ne terk etmesi üzerine Kafkas İslâm Ordusu da dağıldı.
Nuri Paşa’nın asıl dehası bundan sonra başlıyor!...
Paşa savaştan sonra Almanya’ya gider, 1938 yılında Atatürk’ün talimatları ile Türkiye’ye döner ve döner dönmez Zeytinburnu’nda kok kömürü satan bir şirketi satın alıp burayı bir madeni eşya fabrikasına dönüştürdü.
Boş durmamaktadır.!
Tüm bunları yaparken Türkiye’de ve Türk Dünyasında Turancı harekete gizli destek verir.
Nuri Paşa, Türkiye ile bütünleşecek diğer Türk halklarının ilk olarak Türkiye sınırlarına yakın yaşayan Azerbaycanlılar ve Türkmenler olacağına inanıyor, bunlardan sonra da Tataristan’a kadar uzanan bölgede yaşayan diğer Türk halklarının bütünleşeceğini öngörüyordu.
Oralara tekrar ulaşmanın, Turan’ı gerçekleştirmenin yolunun da sanayileşmekten özelikle savunma sanayisin geliştirmekten geçtiğine inanıyordu ve bu inancı doğrultusunda fabrikasını genişleterek Sütlüce’ye taşıdı.
Artık bu fabrikada sadece motor ve makineler değil havan, havan mermisi ve silah üretmeye başladı.
Paşa burada ürettiği silahları tüm Avrupa’nın ve ABD’nin tehditlerine rağmen Mısır’a dahi gönderiyor sadece Türk milletlerini değil Müslüman toplumları da ülkelerinin işgaline karşı destekliyordu.
Ve bir gün!
Yani 2 Mart 1949 günü saat 17.10’da o fabrikada faili meçhul peş peşe üç büyük patlama meydana geldi.
Aralarında Nuri Killigil’in de bulunduğu 27 kişi bu patlamada hayatlarını kaybetti. Nuri Killigil’in cesedi bulunamadı, namazı kılınmadan boş tabutla defnedildi.
Patlamanın kimler tarafından gerçekleştirildiği ise meçhul kaldı.
Oysa paşanın katilleri ve tetikçileri çok netti.
Cemal ve Talat Paşa’yı kimler suikastla şehit ettilerse Nuri Paşa’nın katilleri de aynıydı.
Nuri Paşa’nın naşı 4 yıl içerisinde toplandı.
Bir çocuk tabutuna kondu.
Osmanlı’nın bu efsane paşasının cüssesi 5’de birine düşen bir tabut içerisindeydi.
Tıpkı Osmanlı’nın hazin kaderi gibi…
Vatan evladı olan Nuri Paşa nezdinde Devleti-i Aliye ağlamaz mı?
Maalesef bu vatanda Nuri Paşa ve Osmanlı’nın yok oluşuna ağlayan çok az insan vardı.
Bu ülkede cenaze namazı bile kılınamayan kahramanlarını tanıyamayan bir nesil yetişti.
SSCB baskılarına rağmen Nuri Paşa’ya ahde vefasını hiç unutmayan Azerbaycan Türkü onu her yıl görkemli bir şekilde anarken, tarihimizde böyle bir paşanın yaşadığını gidip oraya öğrenen devlet görevlilerimiz vardı.
Osmanlıyı fiziken yok etmeye çalışanlar Nuri Paşa’nın mezarını da yok etmeye çalıştılar.
Taa ki Azerbaycanlı Türkler o mezarı bulup tamir edilmesi için çaba sarf edene kadar.
Üzülerek söylüyorum son 70 yıldır Türkiye Türkleri kadar ecdadına bu kadar vefasız davrana başka bir Türk topluluğu yoktur.
Açın bir üniversitemize bakın NURİ PAŞA konferans salonu diye bir salonumuz var mı?
Caddelerimize, sokaklarımıza bakın NURİ PAŞA diye kaç tane var?
Yahuuu kaç çocuk parkımızın adı NURİ PAŞA isminde vardır?
Azerbaycan bu yıl BAKÜNÜN kurtuluşunun 100 yılını görkemli bir şekilde anıyor, açın bakın Türkiye’de kaç ulusal yazar bu konu hakkında iki kelime etmiştir.
Bizim nesil kendi gayretleri, takıldığı dernekler ile bu ecdadın kahramanlıklarını öğrendi, bildi yaşatmaya çalışıyor, gelin bir hamle yapın Nuri Paşa’yı ders kitaplarına koyun, öğrencilere ev ödevi olarak verin.
Üzerinde yaşadığınız coğrafyayı sizlere canlarıyla, kanlarıyla hediye edenlere yapacağınız vefa sizin iman kafesinizin temizliğiyle doğru orantıdadır.
Ne mutlu ecdadına sahip çıkan, onun şerefiyle şereflenen nesillere.
Bu vesileyle;
Azerbaycan Türküne ahde vefası için teşekkür ediyor, Nuri Paşa ve silah arkadaşlarını çağımın neslinden utanarak dualar ile anıyorum.
Ruhları Şad olsun...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.