Geçenlerde Meksika devlet başkanı Katolik kilisesi yaz kursları kapanışında konuşurken, hükümetinin bir bakanı için “siz bakmayın onun Meksiko’lu olduğuna o aslında Türk’tür Türk!” dedi.

Şaşırdınız değil mi? Tabi ki böyle bir şey olmadı. Aslında benzer bir şey oldu ama Meksika’da değil Türkiye’de. Eğer böyle giderse bundan on sene sonra da şöyle bir şey duyabiliriz “O aslında Türk değil Meksikalı!”

Bazen devletin karar alma mercilerindeki kişilerin açıklamaları ciddi mi şaka mı anlamakta zorlanıyoruz. Çünkü ciddi olamayacak kadar bilime aykırı söylemleri var. Espri olamayacak kadar da yaratıcılıktan yoksun. Öyle ya espride bizi güldüren şey olaya genelin fark etmediği bir açıdan yaklaşıyor olması. Yoksa sadece gülmek isteseydik yoldan geçene kendimizi gıdıklatabilirdik.

Arjantin iki asırlık bir devlet-ulus. Arjantince diye bir dil yok, zira İspanyolca konuşuyorlar. Türkiye’nin üç katı büyüklükte ve yarısı kadar nüfusa sahip olduğundan bölgesel kültür farkı çok. Bu topraklara Arjantin adını dört asır önce varan İspanyollar tarafından konmuş. Gümüşhane olarak dilimize çevrilebilir. Bugünkü nüfusunun üçte birini geçen yüzyılın başında gelen İtalya kökenliler oluşturuyor. Fakat bugüne dek hiçbir devlet adamının kalkıp da birisi için “bakmayın Arjantin’de doğduğuna o aslında İtalyan’dır” dediği duyulmuş değildir.

İki bin yıldan beri Türk ismi tarih kayıtlarında geçiyor. Türkiye adı da Romalılardan beri kullanılıyor. Hazarın ötesinde Türklerin yaşadığı toprakları ifade eden bu isim daha sonra İtalyan gezginlerce tüm Avrupa’ya kabul ettiriliyor. Sekiz asırdır Anadolu toprakları Avrupalılar tarafından Türkiye olarak kaydediliyor. Fakat nedense halen Türk kim ve neye denir çözememişiz. Ulusal kimlikle yurttaşların kökenini birbiriyle karşılaştırmak gibi mantıksızlığı aşamamışız.

Dahası var: Eğer siz birinin memleketini işaret edip onun Türk değil başka bir milletten olduğunu söylerseniz birileri de size “öyleyse onun doğduğu topraklar da Türk toprağı değildir” der. Ortaya attığınız mantıksız önerme tutarlılık kazanarak size karşı bir mantığa dönüşür.

Bir de ılımlılar var: Kimseyi kırmayalım diye “Türkiyeli” diyorlar. Hiçbir dile çevrilemeyecek olan bu uydurma sözcüğün gerçekte bir anlamı bile yok. Çok zorlarsanız “Türkiye’den” diye çevirebilirsiniz. Ama bu da hangi milletten olduğunuzu açıklamaz. Siz hiçbir Alman, Fransız, İspanyol ya da İtalyan’ın “ben Avrupalıyım” dediğini duydunuz mu?

Toplumsal mevzularda kategori uydurmak kimseye itibar kazandırmayacağı gibi trajik sonuçlara da yol açabilir. Allahtan köklü tarihsel, kültürel ve sosyal bağları olan bir milletiz. Dünyanın herhangi bir yerinde hemen fark edilebilecek bir millet karakterimiz var. Oturmamız- kalkmamız, yememiz-eğlenmemiz, neşemiz- öfkemizle, tutkularımız ve değerlerimizle aynıyız. Biz ayrılmaya karar versek bile dünya bizi aynı milletin evlatları olarak anmaya devam edecektir.

Arjantin başkenti Buenos Aires’te Latin Amerika’nın en büyük Ermeni topluluğu yaşar. Anadolu kültürünü yemeklerini, türkülerini dünyanın bir ucunda onlar temsil ediyor. Halk gittiği yere geleneklerini, kültürünü taşıyor. Arjantin’de bir Ermeni esnafın Tahtakale’deki esnaftan hiçbir farkı olmadığını görmek çok ilginç. Fakat beni en çok şaşırtan Arjantin’de doğmuş büyümüş Ermeni kuşağın Türkçe konuşması oldu. Ermenice bilmiyorlar ama bizim Almancıların çocuklarından daha iyi Türkçe konuşuyorlar. Hayatlarında Türkiye’yi ziyaret bile etmemiş olan bu insanları milletimizden ayırmak imkansız. Bir de kalkmış “o Türk değil” diyorlar. Değilse söylesinler de bilelim: Ayrılıklarının üzerinden yüzyıl geçse dahi her şeyiyle hala birbirine benzeyen bu milletin adı nedir?

Atatürk’ün millet tarifi nettir “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir”. Türkiye Cumhuriyetini kuran ulus bu sınırlar içinde yaşayandır. Yoksa Azeriler, Türkmenler ve hatta Sincan Uygurları gibi başka yerlerde de Türkler var. Fakat yaşadıkları ülkenin ulusunun bir parçası onlar. Aksi takdirde Meksikalıları da ulusumuzun bir parçası saymamız mümkün. Zira bilimsel araştırmaların kanıtladığı gibi onların kökeni de Ural- Altay bölgesi. On bin yıldan uzun süre önce Amerika topraklarına ulaşan bu kardeşlerimizle bugün bile genetik olarak %60 aynıyız.

Eğer bir gün Meksika devlet başkanı bir bakanının Türk olduğunu açıklarsa şaşırmayın (ve gülün lütfen)