SİYASAL SECDE
Varlıklarını “inanan insanların özlemlerine” borçlu siyasal yapılar; kendi kutsallarını ürettikçe bir siyasal yapı olmaktan çıkar bir siyaset mezhebine dönüşürler. Siyaset mezhepleri için iktidar makam, statü ve taam dağıtma pozisyonu demektir. İktidarla tanışmış siyasi tarikatlar bir yandan aklın sahasını flulaştıracak kutsallar üretirken; diğer yandan kendi siyaset figürlerini mübarekleştirirler. İktidar perçinlendikçe imani gayelerin ve ideolojik hedeflerin mahiyeti birbirine karışır; birbiri olur.
Siyaset mezhepleri de dini mezhepler gibi taassuptan, hamasetten ve katıkla pışpışlanmış “gözü bağlılıktan” beslenir. “Bir bildiği vardır” efsanesi bu atmosferlerin çocuğudur.
Siyasal mezheplerin bağlıları; aidiyetlerini kutsal bir adanmışlığa dönüştürür ve bütün zaaflarını, bütün günahlarını, bütün ahlaksızlıklarını icat edilmiş bir siyaset mezhebinin uydurulmuş kutsallarına onaylatırlar. Şahsiyet olmaları ihanet; soru sormaları küfürdür. Rozet, makam ve taamla bahşedilmiş zincirleri vardır. Akletmez, soru sormaz; biat ederler. İnanç sahasından kavramlaştıracak olursak bu tam tamına “siyasal secdeye” tekabül eder. Siyasi yapıları; siyasi tarikatlara dönüştüren işte bu SİYASETEN SECDEDİR.
Siyasi tarikatlar buğulu kavramların, puslu tevillerin, oynak yorumların ürünüdür. Her biri birbiriyle çelişse de her konjonktürel duruma göre yapacakları bir siyasi iman yorumu var ve bu yorumları satın alacak kendi siyasi müminleri vardır. İman dönüştürücü ve imam putlaştırıcı bir algı üretim mekanizmalarına sahiptirler.
Siyasal tarikatlar; müritlerinin bağlılığı gözü dönmüş bir adanmışlığa dönüştükçe zalimlikte pervasızlaşırlar. Ne uyacakları bir erdem skalası ne kendilerini hizaya çekecek bir adalet hükmü vardır. Artık kursakları kutsal, uçkurları kutsal, namluları kutsaldır.
Bağlılarını taamla cezbeye taşımak, kavram hokkabazlığıyla muhasebe kabiliyetlerini köreltmek, çoğunluk alkışıyla uykuda tutmak; siyaset mezheplerinin olmazsa olmazlarıdır. Bu yüzden bağlıları; bir siyasi parti mensubu olmaktan ziyade bir mezhebin sosyal sahadaki cellâtlarına dönüşürler.
Bugün siyaset arenasında çözümlenebilecek meselelerin; sosyal ayrışmayı tetikleyen dini-mezhebi sahada kafir ve hain üretici bir mekanizmaya dönüşmüş olmasının temelinde siyasi yapıların hemen her sahada kendi kutsallarını üretmiş olmalarının payı vardır.
Türkiye acilen din-siyaset, ahlak-siyaset, vicdan-siyaset, iktisat-siyaset, adalet-siyaset arasındaki kavram alan kaydırmacalarından kurtulmalı ve siyasi yapılar kutsal üreten ideolojik mezhepçi yapılanma pervasızlığından vazgeçmelidir.
Unutmamalıyız ki siyaseten dizayn edilmiş, siyaseten piyasaya sürülmüş, siyaseten dayatılmış sözüm ona imani kavramların; bizi götürebileceği bir iman seviyesi yoktur.
Akledecek, soru soracak, araştıracak ve gerektiğinde itiraz edeceğiz. Aksi takdirde iman hakikatlerimizin; bir siyaset mezhebinin “üretilmiş kutsallarıyla” yer değiştirmesi kaçınılmazdır.
S. Ağa Baydili
siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.