Ötekileştirmekten vazgeçin - 1
Şuan okuyacağınız yazıma başlamadan önceki haberler 13. Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu’na Adıyaman’daki provokatör saldırıları okuyordum.
Yazıda seçimi analiz etmek isterdim ama şu an sadece içimi dökeceğim ve kendi adıma konuşacağım.
Maalesef çok endişeli ve üzgünüm.
Sürekli toplumun ayrıştırılmasından, seküler yaşam tarzları ve kültürleri nedeniyle halkı aşağılamasından, hakaret etmesinden, dışlamasından artık sıkıldım.
Hataylı bir depremzede olarak da şunu anladım, bugüne kadar halk zaten tek başınaymış.
Kendini idare edip duruyormuş. Keşke bu topluma o ötekileştiren eller dokunmasa. Halk karşısındakinin dünya görüşüne bakmadan zaten birbirine sarılıyormuş.
Neden mi?
TKP’nin yemek dağıtırken, yemek sırasındaki Ülkücü gençleri, ADD’nin yemek çadırına su taşıyan İslamcı grupları, gördüm.
Kimse bu Komünist, bu ülkücü, bu laik, bu şeriatçı demiyordu birbirine.
Herkes birbirine sıkı sıkıya sarılmıştı.
Şimdi ne oldu da Kılıçdaroğlu’na bir ilde üç ayrı saldırı oluyor?
Fatiha’yı bilmez bu alevi deniliyor?
Peki İbrahim Karagül’ün sahip olduğu TrHaber’in sosyal medya koordinatörü olan Furkan Bölükbaşı’nın Madımak Oteli göndermesiyle Alevilik üzerinden Kılıçdaroğlu’na saldırması.
Yargı harekete geçmeyecek ama ben yine de davet edeyim.
Zaten bizler adalet için her şeyi yapıyoruz da adalete güvenmiyoruz.
Adalet demişken, Erdoğan yardım konusunda adaletli davranmış.
Yardımları CHP’li AKP’li iller diye ayırmadan yapmışlar “devlet” olarak.
Üzerinden çok geçti ama teşekkür ederiz. Sağ olun.
Yine kendi adıma konuşuyorum; ben artık toplumu birleştiren, halka hakaret etmeyen bir Cumhurbaşkanı istiyorum. Çok şey istemiyorum, “insan onuruna yaraşır bir yaşam.”