“Nesebi gayri sahih...”

Tansu Çiller'in DYP Genel Başkanı seçilmesinden sonra Doğru Yol Partisi İstanbul İl Başkanlığı'na getirildi.

Adı Flash TV'nin kurşunlanması ve Budapeşte'de Mesut Yılmaz'ın yumruklanması olayına karıştı.

Ülkücülük kökeni ise üniversite yıllarına dayanır.

Yani şu merkez sağ ile MHP arasında gidip gelenlerdendir.

Evet Celal Adan`dan bahsediyorum!

Sayın ADAN kendilerine muhalif olanlara iki mesaj verecek diye, ömrünce kendi peşini bırakmayacak yukarıdaki yazı başlığı cümleyi kurdu.

Cümlenin geçtiği paragraf aynen şöyle:

“Türkiye’nin birliğinin, dirliğinin ve istikbalinin son kalesi MHP’dir. Bu kaleye içeriden dışarıdan yapılan taarruzların farkındayız. Genel Başkanımız Sayın Devlet Bahçeli Bey’i hedef tahtasına koyanlar, aslında Türk milliyetçiliğini ve Türklüğü bölmek, kontrol altına almak istemektedir. Sonuna kadar bu art niyetlilerle mücadele edeceğiz. Partimiz, nesebi gayri sahih birtakım sözde siyasi karakterlerin küçük akıllarına oyuncak olmayacak kadar büyüktür.”

Ve muhalif kanata yakın siteler de hemen `nesebi gayri sahih` cümlesi üzerinden saldırıya geçti.

"Nesebi gayri sahih" cümlesini karşılığının "yasal olmayan bir birleşme sonunda doğan (çocuk)" anlamına geldiğini vurgulayarak “ADAN ÜLKÜCÜLERE `P.C`” dedi diye propaganda yaptılar.

Bu cümleyi ilk duyduğunda içimde biriken üzüntünün haddi hesabı yoktu.

Saatlerce sayın Adan`dan bir cevap bekledim.

Ve beklenen savunmasını aynen şu cümlelerle geldi;

“ Siyasi karakter ülkücülük değildir.

Siyasi karakter dışarıdan müdahale edenlerin adıdır.

Ülkücünün onurunu yanımızda incitecek kimse yeryüzünde anasından doğmamıştır.

Ülkücüler şerefimizi teslim edeceğimiz dava arkadaşlarımızdır”

Haklı,  Ülkücülere o cümleleri kuracak biri daha anasının karnından doğmamıştır da, daha iki yıl öncesinde ona benzer şu cümleler kuran olmadı mı?

-“ Ben bozkurtlarla dolaşmıyorum, eşrefi mahlûkat olan insanlarla dolaşıyorum “

Bu cümleleri kuran biri dolayısı ile ülkücülere “esfel-i safilin” demiş olmuyor muydu?

Ozaman neredeydiniz?

Neyse!

Devam edelim…

Sayın Adan,  muhalifleri dışarıdan müdahale eden insanlar olarak kabul ediyorsa, kendisi ile birlikte DYP`den gelenler dışında olan adayların her birinin ülkücü hareketteki geçmişine daha iyi bakmalıdır.

Sayın Adan`ın yukarıdaki savunma cümlelerine ben inandım ülkücüleri kesinlikle kastetmemiş, dışarıdan müdahalelere çok sert çıkmış…

Eğer onları kastetmiyorsa direk isim vermelidir müdahale eden “Nesebi gayri sahih...” ler kimlerdir?

Bu arada Sayın Adan “Dışarıdan müdahale edenlere `Nesebi gayri sahih...` ” denir diyerek siyaset bilimine yeni bir kavram kazandırmış oldu.

Ama ben derslerimde bu kavramı öğrencilerime asla öğretmeyeceğim.

Ayrıca yine üzülerek belirteyim ki 65 yaşında bir siyaset erbabının dışarıdan MHP`yi dert edenlere karşı da o cümleyi kurmasını da yadırgadım.

Keşke dışarıdan müdahale eden herkesi küfür etmek yerine, kazanılmış bir oy haline çevirebilseler.

Dışarıdan müdahale derken, tam neyi, kimi kastediyor bilmem ama benim gözümde MHP`deki heyecana dışarıdan müdahale edenler çok nettir.

Bunlar;  

Mehmet Metiner, Metin Altınok, Nazlı Ilıcak, Abdurrahman Dilipak, Murat Kelkitlioğlu, Serdar Arseven, Mehtap Yılmaz, Hüseyin Gülerce gibi…

MHP`ye hayatta oy vermemiş, bu güne kadar olumlu bir cümle kurmamış fakat bu ara onu çok dert eden yazarlar ve bazı milletvekilleridir.

Eğer Sayın Adan kastettiği olayla ilgili direk isim vermiyorsa biz onun ülkücü ahlakına güvenerek dışarıdan müdahale edenler olarak bu ve buna benzer insanları kabul ederiz.

Dolayısı ile onların her birinin CELAL ADAN`a karşı cevap hakkı doğmuştur.

Buyurun buradan yakın…