NEDEN BU KADAR STRESLİYİZ?
Neden her zaman eskiyi özler ve teknolojinin ayak basmadığı o çağlara dönmek isteriz? Neden geçmişe dönme isteğimiz yok olmak yerine, içimizdeki bir ses bize o zamanların güzelliğinden bahseder? Bunun sebebi belki de, teknolojinin bizim için çok çok önemli bir şeyi –huzurumuzu- çaldığını düşünüyor olmamızdır.
Fakat işin aslına bir göz atınca bunun böyle olmadığını görmek mümkündür. Artık bilgisayar karşısında, dünyanın neresinde olursak olalım, bir tek tuşla sevdiğimiz kişiyle konuşabilir, onu görebiliriz. Teknolojinin bize sunduğu güzellikleri göz ardı etmekle, kendimizi sadece kandırmış oluruz. Tüm bunları farkında olmamıza rağmen neden teknoloji ilerledikçe daha stresli, gergin ve mutsuz oluyoruz? Bunun cevabını kendi içimizde aramalıyız, çünkü tüm bu değişimlere neden olan aslında kendi içsel değişimimizdir.
İlerleyen teknoloji sayesinde istek ve arzularımıza kolayca ve özellikle de hızlı bir şekilde ulaşınca, önümüzde yepyeni hedef, istek ve arzular ardı ardına belirmeye başlar; “bisikletim var, araba isterim; araba nedir ki! uçak isterim; villa, yazlık isterim”... Işık hızıyla çoğalan sınır tanımayan istek ve arzular... Ardından da gerçekleştirme yolundaki yoğun çabalar.
Bunları gerçekleştirdiğimizde mutlu olacağımız yanılgısına düşeriz. Uzun süredir istediğiniz bir arabaya sahip olduğunuzu düşünün. Arabanın vergi ödeme ya da bakım zamanı geldiğinde, ilk zamanlarda size mutluluk veren bu araba, şimdi bir sürü derde neden olacaktır. “Tamam, araba mutluluk vermez, ama bir çocuğa sahip olursam dünyanın en mutlu adamı olacağım” diye düşünen birileri de olabilir. Doğru, bu isteğiniz gerçekleştiğinde, fazlasıyla mutlu olacaksınız; şampanyalar patlatacak, belki de günlerce kutlayacaksınız. Fakat şimdi çocuğunuzun hastalandığını düşünün. Size bu kadar mutluluk veren çocuğunuz, şimdi huzurunuzun kaçmasına, telaşlanmanıza, üzülmenize neden olacaktır. Çocuk büyürken onun eğitimi, korunması vb. da başka bir sürü sıkıntı getirecektir.
Bu nedenle tüm istek ve arzularınızı, tüm beklentilerinizi minimuma getirin. Artı ve eksisiyle, tüm diğer olasılıkları da göz önünde bulundurun. Gerçekleşmeme olasılığının da var olduğunu asla aklınızdan çıkarmayın. Fakat burada dikkat etmeniz gereken başka önemli bir nokta daha vardır: beklentilerinizi azaltırken, asla çabalarınızdan vazgeçmemeniz. Çünkü genelde bizler bu hataya düşeriz; maksimum çaba gösterdiğimizde beklentilerimizi çoğaltır; ya da tam tersi, beklentilerimizi azalttığımızda otomatik olarak çabalamaktan vazgeçip olayları kendi seyrine bırakırız. Hâlbuki isteklerimiz, çabalarımız doğrultusunda gerçekleşir. %10’luk bir çaba %10’luk bir başarı getirecektir. Yani az çabaladığınız için, isteğinizi elde etme konusunda başarısız olabilirsiniz. Bu nedenle, dört elle amacınıza sarılın. Fakat hayat her zaman isteklerimiz doğrultusunda gitmediği için, mümkün olduğunca beklentilerinizi azaltın. Böylece yaratmış olduğunuz tüm bu stresten ve baskıdan kurtulacaksınız!
Ramaray Hakdan Agun
--
Ramaray Yoga
Abdullah Cevdet Sokak 33/8
Çankaya-Ankara
http://yogaramaray.com
+90 (312) 441 58 57
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.