Kıbrıs'ta neler oluyor?
Bir zamanlar Kıbrıs`ta Türkiye`nin bir büyük elçisi vardı.
Adı; Emin Dırvana idi…
Emin Dırvana dönemin KIBRIS CUMHURİYETİ’NİN devamını istiyor ve Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların birlikte yaşamaları için elinden geleni yapıyordu.
Emin Dirvana, aslen Kıbrıslıydı. Dedesi 1854-1861 yılları arasında toplam 3 kez ve tam 1 yıl on ay on bir gün olmak üzere Osmanlı Sadrazamlığı yapmış “Kıbrıslı Mehmet Emin Paşa”dır.
Kıbrıs Cumhuriyeti’nin resmen ilan edilişinin üç ay öncesinde, Türkiye’de 27 Mayıs Askeri Darbesi olur.
Askeri darbe ile birlikte Menderes hükümetinden yüzlerce kişi tutuklanmış, buna karşın devlet kadrolarının önemli mevkilerine asker kökenli siyasi, bürokrat ve diplomatlar yerleştirilmiştir.
İşte böyle bir dönemde Emin Dirvana emekli Kurmay Yarbay iken, Kıbrıslılığı da göz önüne alınarak, 17 Ağustos 1960 tarihinde TC Büyükelçisi olarak adaya gönderilir.
Darbelerle uğraşan dönemin Türkiye’sinin resmi Kıbrıs politikası, yeni kurulan Kıbrıs Cumhuriyetin devamı yönündedir.
İşte böyle bir dönemde Emin Dırvana iş başına gelince işler rumlar açısından dahada kolay şekil almaktaydı.
Tüm bunlara rağmen adada rahat durmayan ve gerekirse Türkiye`yi uyarmaka için elinden gelen herşeyi yapan bir gizli güç vardı adı: TMT
Bu yüzdendir ki, Kıbrıs Türk Liderliği ve TMT’cilerle TC Kıbrıs Bütükelçisi Emin Dırvana`nın yıldızı hiç barışmaz ve çok sert tartışmalara sonuç açar.
Ve Emin Dırvana Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yaşatılması için çalışan “ilk ve galiba son” ve dolayısıyla da “tek” Türkiye Büyükelçisi olarak Kıbrıs Tarihi’ne yazdırır…
Aslında Kıbrıs Tarihinde Türkiye`nin boşluklarından kaynaklanan bir anlayış ile birçok şekilde ada Türkiye`den kopartılarak kaderine terk edilmek istenmiştir.
Ve her ihanette yine Ada Türklüğü ortaya çıkarak hem Türkiye`yi hem de iç ihaneti uyarmıştır.
Adada bugüne kadar Türk varlığı varsa yine burada yaşayan Türklerin mücadelleri ile olmuştur.
Gelelim günümüze!
ANNAN Planı ile başlayan bir `Çözümsüzlük Çözüm Değildir` saçmalığı ile Emin Dırvana`nın izinden gidenleri en sonunda müzakerelerin başına getirdik…
Kim bunlar?
Mustafa Akıncı ; Şu anki Cumhurbaşkanı en başından beri Kıbrıs Davasına bakışı belli ve son görüşmelerde asıl niyetini bir kez daha ortaya koydu.
Özdil Nami ; 2008 ve 2010 yılları arasında KKTC Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat'ın Kıbrıs'lı Rumlar'la görüşmelerden sorumlu özel temsilcisi olarak görev yaptı. 28 Temmuz 2013 tarihinde gerçekleştirilen erken genel seçimde bir kez daha CTP-BG milletvekili olarak seçildi. 1 Eylül 2013 tarihi itibariyle KKTC Dışişleri Bakanı görevine atandı. Ve ne hikmetse Akıncı Cumhurbaşkanı olunca Nami görevinden ayrılarak, Kıbrıs müzakereleri Baş müzakerecisi tayin edildi.
Barış Burcu; Bir kebap salonu işletmecisi. Hayatı sol derneklerde mücadeleyle geçmiş biri. Bu yüzden Mustafa Akıncı`nın sözcüsü
Bunlar A Kadro bir de bunların altında ayrıca bir müzükreci heyeti ve katip var.
Ama bunlar şimdilik süs gibi orada duruyorlar.
Eskiden bu heyete birde danışma kurlu eklenirdi, anladığımız kadarı ile böyle bir kurul bu sefer oluşmamış.
Sonuç itibari ile bu kadro tıpkı Emin Dırvana gibi Kıbrıs Cumhuriyeti`nin devamını isteyen bir yapı ile müzakerelere gidiyor.
Müzakerelerde Türkiye`nin sesi ve rengi şu an itibari ile görülmüyor.
Bunu iki şeye yorabiliriz ; Ya 2015 secim sonrası bir iktidar boşluğu veya
Türkiye`de zaten böyle bir çözüm istemekte.
İnşallah birinci seçenek doğrudur ve yeni bir `Dırvana ` olayı ile ülke zırvalamalarla Girit olmaya gitmez.
Eğer birinci seçenek ise çözüm kolay.
Ama ikinci seçenek işin içindeyse Kıbrıs Türk`ü yeni bir TMT ruhu taşıyacak kadarda millidir, hazırdır…
Bekleyin görün.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.