Son günlerde pek çok siyasi gelişmenin yaşandığı ülkemizde konuşulan başlıca konulardan birisi hiç şüphesiz “Erken” yahut “Baskın” seçim…

Kimi çevreler AKP iktidarının ve tabii ki Erdoğan’ın 3 yılını daha kullanmak isteyeceğini, önündeki bu iktidar sürecini riske atmak istemeyeceğini belirterek bir erken seçim olmayacağını savunmaktalar.

Yine bu çevrelerin en önemli argümanlarından bir tanesi de AKP’nin oylarının tüm anketlerde aşağı doğru seyrettiği, kan kaybettiği bir dönemde seçim yapmak istemeyeceği şeklinde…

Ben ise işte tam da bu ikinci argüman nedeni ile AKP ve Erdoğan’ın bir erken seçim isteyeceğini düşünüyorum

Ancak bu konuyu da biraz daha açmak gerekiyor elbette…

***

AKP’nin başarısız ekonomik politikaları hazinede para bırakmayıp kasayı tabiri yerindeyse “tam takır” hale getirirken, özellikle ABD’nin 46 ülke ile gerçekleştirdiği SWAP anlaşma listesine Türkiye’nin alınmaması Türkiye’nin küresel ekonomik sistem tarafından da adım adım izole edilmeye başlandığını göstermekte.

Küresel piyasalarda güven kaybına uğrayan Türk ekonomisi konvertibile sorunu yaşamaya başlayan Türk lirası ve sürekli para basan Merkez Bankası’nın siyasi erkin güdümüne girerek aldığı ekonomik olmaktan çok siyasi kararlar ekonomiyi hızla uçuruma doğru sürüklerken Türkiye yabancı yatırımcılar tarafından da artık riskli bulunan ve sermaye çıkışının yaşandığı bir ülke konumuna gelmiş halde.

İlk çeyrekte açıklanan büyüme oranının aslında %6 olarak beklenen büyüme oranının altında olduğu gerçeği “Makyajlanarak” havuz medyası tarafından saklansa da Erdoğan’ın yaptığı konuşmada “İkinci çeyrekte belki sıkıntılarımız olabilir” açıklaması ile ülke ekonomisini bekleyen zorlu sürecin sinyallerini vermesi önemli.

Corona Virüs sürecinin etkilerin Türk ekonomisindeki asıl etkilerinin hissedileceği önümüzdeki 6 aylık süreçte vatandaşın veryansın edeceği bir dönem yaşanacak…

İşte Erdoğan’ın tam da bu süreçte tüm suçu Corona’ya ve pandemi sebepli olarak tüm Dünya’da yaşanan küresel krize atma şansı olacak…

Erdoğan “Aslında biz müthiş ilerliyorduk,hamle üzerine hamle yapıyorduk,dış politikada Suriye ve Libya’da haklarımızı savunuyorduk,savunma sanayiinde büyük aşama kaydetmiştik tüm veriler harikaydı ama Korona bizi de vurdu” şeklinde özetlenebilecek bir argümanı bu 6 aylık sürede geliştirebilir,kullanabilir.

Eğer bu argümanı 6 aylık süreçte kullanmazsa Corona sonrası Türkiye ekonomisinde asıl etkilerin hissedilmesi ile birlikte çok ama çok derin ve 2001 krizinden daha büyük bir enkaz tablosu ortaya çıkacaktır ve butablonun ortaya çıkmasının sonrasında Erdoğan ve AKP’nin kullanacağı hiçbir argümanları olmayacaktır.

***

Öte yandan Erdoğan ve AKP kan kaybının durmadığının ve yerel seçimlerden bu yana adım adım artarak sürdüğünün farkındadır.

Bu nedenle Corona Virüs’ün tüm Dünya genelinde yükselişe geçirdiği milliyetçi akımların temsilcisi ortağı MHP ile birlikte en kısa zamanda daha fazla kan kaybı yaşamadan yapacağı seçimle siyasi ömrünü bir kez daha uzatmak isteyecektir.

***

Erdoğan bir yandan da milletvekili transferini yasaklayan seçim sistemi ve partiler kanunu değişikliği üzerinde çalışmaktadır.Buradaki amacın Babacan’ın DEVA ve Davutoğlu’nun GELECEK PARTİSİ’nin seçime katılmasının engellenmesi açık olduğuna göre Erdoğan’ın seçim için çok da fazla beklemek istemediğini düşünmek gayet mümkündür.

Zira Erdoğan daha örgütlenmesini tam olarak tamamlayamamış,kuruluş safhaları pandemik salgına denk geldiği için alana çıkamamış,sahaya inememiş bu 2 partinin yapılan anketlerde kendi tabanından bu halde dahi %5-6 bandında oy kopardığını görmüştür.

Sürecin ilerlemesi AKP tabanından kopan bu rakamın totalde %8-10 bandına çıkması potansiyelini içerisinde barındırmaktadır ve %50+1 sisteminde %1’lik partilerin önemi dahi büyükken AKP’den kopan %8-10 bandındaki bir oy AKP için “Ölüm fermanı” ile eş değerdir.

Erdoğan ve AKP bunu da istemeyecek ve bu 2 partinin yeterince güçlenmediği hatta tercihen çeşitli yollarla seçime katılmalarının engellendiği bir atmosferde seçime girmek isteyecektir.

***

Tüm bu gelişmelerin ışığında ben yazının başında belirttiğim gibi Erdoğan’ın bir erken seçimi isteyeceğini düşünüyorum.

Ancak pek çok çevre gibi burada kilit noktanın “Milletvekili transferini engelleyen” bir düzenleme değil, 2 turlu dar bölgeli bir seçim sistemi dizaynı olduğunu düşünmekteyim…

AKP’nin asıl hedefi bence tam da bu düzenleme olacak ve AKP “Demokratik seçim sistemi” olarak lanse edeceği bu sistem üzerinden kendi “Demokratik plebisit” düzenini inşa etmek isteyecektir…

Bu sistemi ve AKP elinde nasıl bir tehlikeye dönüşeceği ise bir sonraki yazımızın konusudur…