Çanakkale ruhu ve dersleri!
Bu milletin dedeleri nasılda 106 yıl önce ırgatından, çiftçisine, öğrencisinden, öğretmenine, doktorundan memuruna, topyekûn bir savunma ile canlarını feda ederek bu vatanı korumuş ve "Çanakkale geçilmez" demiş ve bunu canlarını vererek ispat etmişlerdir. Çanakkale vatan sevdasının ve iman ruhunun zaferidir. Zira batılı güçlerin donanımlı silah malzemelerine karşı o gün çok basit silahlarla karşı koyan askerlerimiz bunu zaferleri ile göstermişlerdir. Çanakkale birliğin, dirliğin, dayanışmanın, yardımlaşmanın, insafın, çıkarsızlığın ve vatan savunmasının zaferidir.
Ben Çanakkale'de iman kardeşliğini, dava dertdaşlığını gördüm. Orada yatanları iyice incelediğimiz zaman yurdun dört bir yanından orada yatanları görmek mümkündür. Ben Çanakkale'de farklı mezheplerden olmalarına rağmen bir hedef uğrunda yan yana savaşıp, beraberce toprağa düşen ve şu an yan yana, koyun koyuna yatanları gördüm. Ben Çanakkale'de birbirlerini ötekileştirenleri görmedim. Ben Çanakkale'de yeter artık bir olun, iri olun, diri olun diyenleri gördüm ve hissettim. Çanakkale, millet olarak birliğin ifadesidir. Türk’üyle, Kürt’üyle, Laz’ıyla, Arap’ıyla her kitleden insanların, gençlerin birlik mesajı verdikleri günün ve mekânın adıdır Çanakkale.
Çanakkale'de öyle bir destan yazılmıştır ki, bu destanda madde manaya, zulüm hakka, zorbalık dayanışmaya, çapulculuk kardeşliğe yenik düşmüştür. Çanakkale, sömürgeci devletlerin bu topraklarda yaşayanları yok etme ve tarih sahnesinden silme girişimidir. Aslında durum bu topraklarda yaşayanları Avrupa’dan ve Balkanlar’dan atmak, İstanbul’u elinden almak ve nihayetinde Anadolu’dan da çıkarmak esasına dayanan bir projenin neticesidir. Batılı müttefik güçler yapılan planlar sonrasında, başta İngiltere ve Fransa olmak üzere Avustralya’dan, Yeni Zelanda’dan ve Hindistan’dan getirttikleri sömürge kuvvetleri ile birlikte Çanakkale üzerine hücum etmişlerdir. Doğrusu bu durum, en güzel bir şekilde Mehmet Akif’in dizelerinde tasvir edilmiştir: Yedi iklimi cihanın duruyor karşında, Avustralya’la beraber bakıyorsun Kanada, Çehreler başka, lisanlar deriler rengârenk Sade bir hadise var ortada, vahşetler denk Kimi Hindu, kimi Yamyam kimi bilmem ne bela… Hani, taûna da züldür bu rezil istila! Çanakkale savaşları deniz, hava ve kara harekâtı olmak üzere üç aşamalı yapılmıştır.
Batılı batıl müttefiklerin kuvvetlerinin topu tüfeği askerimizden çok çok fazla idi, ama savaşı kazanmak için bunlar yeterli değildi. Kahraman askerlerin vatan sevgisi, maneviyat duygusu, ahiret inancı şüphesiz onu başarıya götüren en önemli faktörlerdendi. Ölümüne yapılan bu çatışma ve mücadele sonucunda bundan tam 104 yıl önce Edirne’den Iğdır'a, İzmir'den Kars'a, Yozgat’tan Diyarbakır’a, Hatay'dan Denizli'ye toprağı kanlarıyla sulayanlar tarihe şu cümleyi altın harflerle yazmışlardır.
"Çanakkale Geçilmez…"
Kanaatimce Çanakkale sadece bir savaş değildir. Çanakkale birliğin, beraberliğin, dayanışmanın, kardeşliğin, fedakârlığın, yanındakinin derdini dert edinmenin ruhudur. Bu millet bugün sadece Çanakkale destanı ile övünmekle kalmayıp bu destandan ve yazanlarından dersler ve ibretler almalıdırlar. O gün bu milletin dedeleri arasında Türk, Kürt, suçu, bucu sorunları yokken bugün onların evlatları arasında bunlar çatışma sebebi olarak ortaya atılmaktadır. Hepimizin bu noktaya çok dikkat etmesi ve Çanakkale kıssasından doğru hisseleri çıkarması gerekir.
Bir diğer husus ise 1915 lerde bizleri bitirmek, sindirmek, sömürmek, yok etmek isteyen düşmanlarımız ne hikmetse bugün bizlere yer yer birileri tarafından dost olarak anlatılmak istenmekte, ancak o gün bizlere kardeş olduğu gibi bugün de bizlere kardeş olan Müslüman kardeşlerimiz birileri tarafından bizlere düşman olarak gösterilmeye çalışılmaktadır. Benim Çanakkale'de yatan Halepli kardeşimin çocuklarının, torunlarının bana düşman olmaları düşünülemez. Müslüman olan bizlerin dostları da bellidir, düşmanları da…
Selam ve dua ile Mehdi Aksu
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.