AYASOFYA VE ÜLKÜ!
Yıl;1953
Yani İstanbul’un fethinin 500. Yılı.
Fakat bir imparatorluk bakiyesi olan Türkiye’de hiç kimse İstanbul’un fethini ne anıyor, ne de önemsiyorlar.
Ama bu duruma kayıtsız kalamayan bir kesim var!
Ünlü Türkçü Hüseyin Nihal Atsız ve arkadaşları...
Atsız ve ekibi İstanbul’un fethinin kutlamaları için çeşitli girişimlerde bulunurlar.
Fakat dönemin DP iktidarı “Yunanistan’a ayıp olur “ diye bu girişilere bırakın destek vermeyi, engel dahi olurlar.
Ama Atsız ve delileri boş durmazlar.
Bir FETİH timi oluşturup, özellikle fathin senbolü Ayasofya’yı “yeniden nasıl feth ederiz” diye plan yaparlar.
Bir gurup gözlemci gödererek gizli noktalarının tespiti, nasıl korunduğu, nereden girildiği gibi hususları araştırmaya yaparlar.
Bahçedeki demir parmaklıkların yüksekliğinden, dış kapı haricinde girilebilecek yerleri kağıt üzerine dökene kadar çalışırlar.
Nihai noktayı Altan Deliormanlı şöyle anlatır;
“Fetih yıldönümü olan 29 Mayıs 1953 tarihinde geçit törenine katılınacak ve Atlar üzerinde beyaz keçekülahlarımızla ve keskin kılıçlarımızla birkaç takım genç merasim dönüşü atlarımızı Ayasofya üzerine sürecektik. Ne heybetli bir tabloydu bu! Ayasofya’ya girdikten sonra hutbe okunacak ve namaz kılınacaktı. Böylelikle, Ayasofya yeniden İslama ve Türk’e dönecekti”
Öyle ya ;
-Fatih Sultan Mehmet Han İstanbul’u fethettikten sonra Ayasofya kilisesi’ni camiye neden çevirmişti?
-İlk cuma namazını da burada neden kılmıştı?
Elbette ki; Türk mührünü ROMA’nın kalbine vurmak için .
O mühür asırlar boyu Ayasofya İstanbul’da bütün Türklüğün hakimet sembolü olarak kaldı.
Ve bu mührü batı dünyası bir türlü hazmedemedi.
İstanbul’u ve Ayasofya’yı yeniden ele geçirmek batı için bir ideal halini almıştı ki, bugün halen öyledir.
Siz sadece İSTANBUL’u onlara verin gerisi umurlarında bile değildir.
Fakat İstanbul’u almaları onların hazım seviyesine ulaşması için yeterli değildir.
Ayasofya’yı kiliseye dönüştürmek nihayi hedeftir ve hakimiyetin adıdır.
Bu hakimiyeti öyle dinler arası savaşlara yormayın bu hakimiyet sadece Türk’e karşı bir hakimiyetin adıdır.
Zira Türklük dışında İslam dünyası için AYASOFYA cami olmuş, kilise olmuş pek umurlarında değil.
Bu kavga HAÇ-HİLAL kavgası.
Hilal TÜRK ve İSLAM medeniyeti demektir.
Neyse devam edelim!...
Dikkat edin Osmanlı yıkılıp İstanbul işgal kuvvetlerinin eline geçtiğinde dahi AYASOFYA kiliseye çevrilemedi.
Milli Mücadele kazanılıp Cumhuriyetin kurulmasından sonra Ayasofya’nın müze haline getirilmesine karar verilmiş ve bu sayede bir nevi taviz verilmiş olsa da asla kilise olmadı.
Olmayacaktır da.
Bugün o müze camiye cevriliyorsa bunun manası sadece ibadet hane sevinci değildir.
Bu hakimiyet mührüdür.
Dünün Roması bugün AB ve ABD’dir.
Romanın hayalinin onlar gerçekleştirmek için ülkemiz üzerinde her türlü oyunu oynamaktadır.
Bu oyunu dün olduğu gübi bugünde bozan bir kesim vardır.
O kesime biz “ TÜRKÇÜLER” deriz.
İslam adına kendini temsilci ilan edenler uyurken dün nasıl ATSIZ ve çerileri bireysel eylem yapmaya kadar gidecek hesaplar yapmışsa, bugün o hesapları siyasi deha üzerinden CUMHUR İTTİFAKI projesi yerine getirmiştir.
Atsız ogün Ayasofya’nın yeniden fethi teşebbüsü gerçekleştirseydi sanık sandalyesinde oturacaktı.
Bugün ATSIZ’ın o hayalin CUMHUR İTTİFAKI tereyağından kıl çeker gibi gerçekleştirmiştir.
Eve Ayasofya fethin sembolü ve TÜRKÜN hakimiyet mührüdür.
Ayasofya’nın ibadete açılması sadece güzel bir mekânın camiye çevrilmesi olayı değildir.
Olaya böyle bakmak Türk tarihinden, Türklük Mefkuresinden bi haber olmak demektir.
Roma artıkları işgal etikleri topraklarda hiçbir dine müsemma göstermemiş, kendilerinden olmayan inançların ibadet hanelerini tabiri caizse “ahıra” çevirmişlerdir.
Bunları görmeyenlerin AYASOFYA’nın ibadet hane olarak kalmasındaki manayı anlamaları zor.
Biz Ayasofya’nın camiye çevrilmesini gönülden desteklerken olaya bir İslami görüş olarak bakmıyoruz.
Ömrümüzü adadığımız Türklüğü düşünerek, milli gururun şahlanışını düşünerek ve bunu bugünkü ROMA olan AB ve ABD ‘nin emperyalizme bir mesaj olarak bakıyoruz.
Öyle ya , “BOP eş başkanlığından” AYASOFYA’yı camiye çevirme süreci yaşıyoruz…
Evet nereden, nereye…
Şimdi ROMA ve uşakları düşünsün.
Haa bu arada; Türk devletleri ne zaman ROMA ve uşaklarına baş kaldırmışsa devlet büyüklerimiz ya zehirlenerek, ya da suikastlerle öldürülmüşlerdir.
Örnek; Fatih
Örnek; Atilla…
Öyle ise ; Ayasofya’yı camiye çevirerek Türk Milleti adına ROMAYA mesaj veren CUMHUR İTTİFAKININ mimarlarını korumak ve kollamak TÜRK devletinin namus borcudur.
Evet Atsız’la bitirelim;
Bir milletin yürütücü kuvvetine “ülkü” denir.
Ayasofya’nın cami olması bir ÜLKÜnün yürütücü kuvvetinin nihayetidir.
Kutlu olsun.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.