AKP’NİN KURŞUNLARI…
AKP’nin iktidara geliş sürecindeki uluslararası bağlantılarını, kurulan ilişkileri, kendilerine özellikle Ilımlı İslam ve Büyük Ortadoğu Projesi kapsamında verilen destekleri, açılan yolları pek çok yazımızda.
Bu ülkenin pek çok değerli gazeteci ve yazarı gibi biz de kaleme aldık.
Lakin AKP’nin iktidara gelişi ve sonrasında önce iktidardaki yerini sağlamlaştırmak için uyguladığı “Denge politikaları” (2002-2007), sonrasında “İktidardan muktedire evrilme sürecini başlatması” (2007-2011) ve en nihayetinde güçlü otokrat eğilimleri olan “Hegemon/Dominant Siyasal Partiye” evirilişi (2011-2020) süreçlerindeki sosyolojik iç dinamiklerin nasıl işlediğine dair çok fazla detaya girmemek, bunları yeterince fazla ve derinlemesine analiz etmemek gibi bir eksiklik içerisinde
Olunduğu kanaatindeyim.
(Bahsettiğim konuyu irdeleyen az sayıda yazar, gazeteci, sosyolog ve
Siyaset bilimci mevcuttur ve ben kendilerini tenzih ederim)
***
AKP’nin iktidara geliş süreci, 2002 yahut hemen öncesinde AKP kurucu kadrolarının Fazilet Partisi’nden ayrılarak yeni bir parti kurmaları ile başlamadı…
Bu süreç aslında Refah-Yol iktidarının sonunu getiren 28 Şubat Kararları ile başladı…
Bu kararlar toplumun özellikle dini hassasiyetleri yüksek kitleleri ile seküler devlet yapılanması arasında çok büyük bir “Yüksek gerilim hattı” çekti,28 Şubat kararlarının “Katı” uygulama biçimleri toplumda çok büyük bir mağduriyet dalgası yaratırken AKP aslında tam da bu “Mağduriyet dalgası üzerine” inşa edildi.
28 Şubat süreci sonrasında toplumun bir bölümü kendisini “Dışlanmış, yok sayılmış” hissederken yine bu kesimler kendilerinin siyasi düşüncelerinin de asker destekli “Sistem”baskısı ile tamamen tasfiye edilmek istendiğini düşünmekteydiler.
***
28 Şubat süreci aynı zamanda Türkiye’de medya kuruluşu sahiplerinin ülkenin siyasal sistemini dizayn etme çabalarında en üst etkinlik noktasına ulaştığı yıllar olurken,her medya patronu sahip olduğu bir banka ile finans sektöründe de etkinlik sağlıyor, bankaların içi kendi grup şirketlerine verilen krediler ile boşaltılıyor ülke giderek yayılan bir “Yolsuzluk” batağı içerisine çekiliyordu.
Bu “Yolsuzluk ekonomisi” ülkedeki siyasi istikrarsızlık ortamı ile birleştiğinde ise ağır ağır derinleşen bir ekonomik krizin tetiklenecek olması kaçınılmaz son olacaktı. Öyle de oldu.
ABD’nin Irak işgali için Türkiye’yi kullanmasına izin vermeyen Bülent Ecevit iktidarının yıkılması için bir gecede 10 milyar dolara yakın paranın ülkeden çıkış yapması ile ekonomi de “Büyük bir enkaza” dönüştü…
Toplumun kendisini 28 Şubat’tan bu yana yok sayılmış, mağdur hisseden kesimleri bu kez de kendilerinin bu ağır ekonomik krizden en fazla etkilenen halk kesimleri olduğunu düşünüyorlardı.
Zira “onlara” göre bu ülkenin “Elit tabakası” başkaydı ve o “Elit tabakaya” hiçbir şey olmamıştı, olan kendilerinden oluşan “Toplumun zencileri” olarak niteledikleri, sistemin dışladığı halk kitlelerine olmuştu.
***
Böylesi bir toplumsal yarılma ve kutuplaşma hali içerisinde kurulan AKP işte o kendisini “Dışlanmış, yok sayılmış ve mağdur” hisseden kitlelerin sesi olma iddiası ile, aslen bu kitlenin dini Hassasiyetlerine hitap ederek siyaset sahnesine çıktı.
AKP ilk seçimde iktidar olduğunda yukarıda saymış olduğumuz nedenlerden ötürü kendisini toplumun “Ötekileştirilmiş, mağdur kesimi” olarak
adlandıran kitlelerin büyük bölümünün oyunu almıştı.
AKP iktidara gelirken “YASAKLARLA-YOLSUZLUKLA-YOKSULLUKLA” mücadele etmek sloganı ile iktidar olmuştu.
Ancak sorun şuydu ki;” Sistem bizi dışlıyor, sistem bizi yok sayıyor, hakirgörüyor, siyaseten tasfiye etmek istiyor” diyen kitleler yıllar süren “Gerilim sürecinde” çok büyük bir “Rövanş alma” duygusu biriktirmişlerdi.
Oysa AKP’nin iktidar olmasının temel sebebi kendi “Radikal” kitlesinin “Ezilmişlik” duygusundan ziyade, toplumdaki güçlü değişim ve çözüm arzusuydu.
AKP ya “Değişim ve dönüşümün “temsilcisi olacak yahut kendi seçmeninin dahi tamamını oluşturmayan bir kitlenin “Rövanşist isteklerinin uygulayıcısı” olacaktı”
AKP “Tabanının bu rövanşist talebine severek kulak vererek” geçmişteki uygulamalar için tek tek “Rövanş almaya” başladı…
***
28 Şubat Kararları ile onlar tasfiye edilmişti, seslerikısılmıştı, Ergenekon, Balyoz kumpasları ile 28 Şubat
Kararlarına imza atan TSK içindeki komutanları tasfiye edildi.28 Şubat Davası ile o dönem “Mahkûm” edildi…
AKP “Yasaklar ile mücadele” başta kendisine muhalif görüşler olmak üzere belki de Türkiye’de yasakların en yoğun yaşandığı dönemi yaşattı…
AKP “İlerleme” dedi,” Reformlar” dedi, AB dedi… Bugün AKP’nin “Kendi kurduğu statükonun esiri olan bir parti” halini aldığı çok açık…
Bu hali ile Reform yapamaz hale gelen AKP AB hedefinden kopalı ise
çok uzun zaman oluyor…
AKP “YOKSULLUKLA” mücadele edecekti…
AKP iktidarı döneminde bir kesim “AKP’nin zengin eliti” olarak palazlandırılırken, toplumun büyük bölümü “Bilinçli ve sistematik olarak”
fakirleştirildi.
21.yüzyılda Türkiye çöpten ekmek toplayıp karnını doyurmaya çalışan insanlar ile dolu.
AKP 'YOLSUZLUKLAR” diyordu…AKP kendi iktidarında Türkiye Cumhuriyeti tarihinin gördüğü en büyük yolsuzlukların merkez adresi oldu. Ülke her geçen gün daha dipsiz bir yolsuzluk batağına çekilmekte…
***
Ama tüm bunlardan önemlisi AKP yıllar önce kendisini iktidara taşıyan “Sistemin yanlışını” tekrar ediyor.
Yani AKP toplumun artık çok geniş bir bölümüne kendisini “Dışlanmış,ötekileştirilmiş,değersizleştirilşmiş” hissettiriyor.
Bu geniş halk kitleleri kendi siyasi görüşlerinin bugün AKP’nin hakimi olduğu “Sistem” tarafından tasfiye edilmek istendiğini, baskıya uğradıklarını ve “MAĞDUR OLDUKLARINI” düşünüyor…
Yani AKP kendi elleri ile toplumda kendisini iktidara taşıyan ve kendilerini “BU TOPLUMUN ZENCİLERİ” olarak adlandıran kitlelerin bir benzerini çok güçlü bir “Mağdur bloğu” kendi karşısına inşa ediyor.
Ülkedeki ekonomik kriz giderek derinleşiyor, AKP’nin kendi seçmeni dahi artık isyan etmeye başladı…
Tarih adeta tekerrür ediyor…
Ama bu kez yükselen “MAĞDURİYET” dalgasında siyaseten yükselen değil dalga altında kalacak tarafta AKP…
Bu nedenle AKP attığı her adımda yeni mağduriyetler,” Rövanş alma istekleri”, öfke yaratarak siyaseten intihar ediyor, tabiriyerindeyse “Kendi ayağına kurşun sıkıyor” Ve AKP’nin fazlaca kurşunu da kalmadı.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.