Ah Hocalı..!
AH HOCALI !
Aldım kalemi elime dilim suskun ,ellerim üşüyor. Başım eğik, yüzüm kara ,gözlerimden kan damliyor.. içimde fırtınalar var bir birini kovalayan... Dilimde imdat çığlıkları, kulağımda iniltiler... Donmuş parmaklarımı nefesimde biriktirdiğim ahlar bile ısıtamıyor. Kırmızıya dönüşmüş beyazım benim... Her yer de kan var, her yerde kızıl kar.. Her yer Hocalı, her gün 26 Şubat Türk ellerinde...
O gecenin ıztırabını,o gecenin vahşetini ayni tazelilkle ,ayni can havliyle ,aynı Vatan derdiyle tekrar yaşiyoruz yine bu günlerde…
Yazmak istiyorum ama kıpırdamıyor parmaklarım. Kalemime gecen o 22 yılın ağırlığı asılmış, ellerimin gücü yetmeyecek anlıyorum...
Masumların hunharca katlini yazabilecek, imdat diye haykıran dudakları ,annesinin göğsü kesilerek susması için ağzına tıkılan bebekleri, duvara çivilenen Türk çocuklarını, derisi yüzülen insanları, çocuklarının gözleri önünde diri diri ateşe verilen babaları, tecavüze uğrayan kadınları, kaçmasına fırsat tanınmayan yaşlıları, viran olmuş vatan toprağını, satırlara dökebilecek bir kudrette değil ne yazık ki benim kalemim...
Türk olmanın soykırım yapmak değil, soykırıma uğramak olduğunu, bize sağır kesilmiş kulaklara haykıracak bir kalem... Dökülen kanların, yaşanan insanlık dışı olayların, alınmamış bir kısasın hesabini sorabilecek bir kalem…
Var mıdır böyle bir kalem? Ben, o vahşeti ,o kıyameti , o utancı çizmeye kudreti yetebilecek bir kalemin olduğunu sanmıyorum o yüzden susuyorum... Sadece Hocalı diye biliyorum, sadece Hocalı diyorum. Ah Hocalı o bir türlü alamadığımız kısasın ,boynumuzun borcu olsun... Hesabını sormazsak, soramazsak eğer hakkın helalimiz değildir..!
Ben UTANarak anıyorum...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.