Kızlar Günü!
Günlerdir kalem parmak uçlarımda titriyor satırlara dokunmak için. Yüreğime ağır geliyor dilime düğümlenmiş kelimeler. Ama ısrarla bekliyorum kâğıda dökülmekte...
Bekliyorum ki kabuk tutmaya başlamış hafızamıza tuz basayım satırlardan haykıran acı gerçeklerimizle.
Çünkü unutmaya çok müsaitiz. Bütün duygusallığımızla milli acılarımıza iki gün ağlar, üç gün yas tutar, sonra yaralarımızı tedavi etmeden üstünü kapatırız.
Bütün ahlaki ve milli değerlerimiz iltihaplı yaraya dönüşür gittikçe. Sonra alışırız böyle yarım yaşamaya, kestikçe keser, attıkça atarız.
Toplumun aykırılıkları normalleşmeye başlar gözümüzde.
Mesela iki kişi birbirini tertemiz duygularla sever, bunu ayıplamaya, hor görmeye kalkarız ama bir kız çocuğunun saçlarından tahrik olan, güzelleşen yüzünden, gelişen vücudundan endişe duyan bir toplumda yaşamayı devam ettiririz. Herkes kendi evinin içini korumaya ve düşünmeye başlar. Kendi akrabalarımızdan bile çocuklarımızı sakınmaya, korumaya yelteniriz ama kabuğun altındaki yarayı tedavi edip, onarmaya müsamaha göstermeyiz. SEDANURUMUZUN kömür karası gözlerinde sayışan yıldızları söndürür bir ruhsuz, biz de uğruna üç damla göz yaşı dökerken, evlat acısıyla baş başa bırakırız hayallerini ve umudunu toprağa gömen anne babayı. Ve böylece bir dahaki Sedanur vakasına kadar bu acıya da kabuk tutturur, bu olaya da hafızamızı köreltiriz.
Taşın altına elimizi sokacağımıza, "Özel Günler" kandırmacasıyla işimizi hafifletir, vicdanımızı kandırırız. Yok efendim neymiş Kızlar günüymüş...
Eğitim hayatı elinden alınmış, çocukluğu çalınmış, 15 de anne olmuş, tecavüze uğramışken el alem ne der beyin yapısıyla sesi bastırılmış kızlar, çocuk gelinler de dahil mi bugüne?
Eğer dahilse "Kız Çocukları "günümüz kutlu olsun o zaman (!)
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.