AFRİN ve KIBRIS İLİŞKİSİ!
Kanla, irfanla kurulmuş, 1974`de adaya çıkan Türk Askerinin gözyaşları ile karşılamış bir toplumdan ne oldu da çeyrek asır sonra “Türk Askerine İşgalci” diyen bir kesim çıktı.
Ve bu kesim okadar ileri gitti ki, Türkiye`nin kendi güveliği için hayati mesele olan AFRİN`e harekatına bile İŞGALCİ gözü ile bakıp, haber yaptılar.
Bununla yetinmeyip gazetelerinde Türkiye Cumhuriyetinin Cumhurbaşkanına akıla almaz hakaret içeren bir karikatür resim sergilediler.
Oysa bu resimi yayınlamak KKTC hukuğunda suçtu!
Söz konusu yasa maddesi aynen şöyle; “Yabancı Devlet Yetkililerine Hakaret Suçu; Herhangi bir kişi, huzur ve dostluğu bozma kastı ile herhangi bir yabancı devlet yetkilisini küçük düşürmek, tahrik etmek veya nefret veya hakarete uğratmak eğiliminde olan herhangi bir yazı yayınlarsa suç işler…”
Aynı şekilde Afrika gazetesinde Şener Levent imzası ile yayınlanan bir köşe yazısında, Türkiye kökenli veya Türkiye göçmeni vatandaşların tümüne hakaret edilerek; “Yasemin ve limon kokulu yurduma hangi cehennemden, nasıl geldiniz. Defolun gidin. Gideceksiniz. Geldiğiniz gibi gideceksiniz” denildiğini, yazının içerisinde; 74’te bu ülkeye gelen asker ve sivillerin, insanların kulaklarının kesip kuyulara attıklarını, birçok kadına tecavüz edildiğini “ yazarak konuya muhatap olan adadaki vatandaşlarımızı infiale sürüklemiştir.
Oysa bu tetikçi, İngiliz ajanlığı yapan gazetenin sahibi Levent`in yazdığı bu yazı da KKTC anayasasında suçtu.
İlgili Yasa; Fasıl 154 diye bilinen ceza yasasının 48. Maddesine aykırı bir yayındı ve gazete suç işlemişti.
Söz konusu madde şöyle; “KKTC çeşitli toplum ve halk sınıfları arasında garaz ve düşmanlık duygusu yaratmak”, “KKTC Vatandaşları arasında huzursuzluk ve itaatsizlik yaratmak”
Tüm bunlar olurken, sorumlu bazı vatandaşlar ve siyasi partiler konu ile ilgili gazeteden şikayetçi olmalarına rağmen KKTC savcıları nedense hiç bir adalet mekanizmasını harekeet geçirmemişlerdir.
İnfiale sürüklenen halk ilgili yayın organını protesto etmek için eylem yapınca da, eyleme katılan bir çok vatandaşımız alele acele `isyan`dan , `haneye tecavüzden` tutuklanarak va kıbrıs tarihinde örneğine raslanmayan hızlı bir soruşturma sonucu hapise atılmışlardır.
Oysa aynı ülke de daha önce Meclise dalıp kürsüyü, camı, çerçeveyi kıran, Başbakanlığın kapısını, camını çerçevesini indiren, hamile bir polisi döven, bir polisin gözünü çıkaran eylemciler için küçük cezalar istenir ve hatta bazılarına dava bile okunmazken, bu eylemcilerin hemen tutuklanıp hapse atılması çok ilginçtir.
Birileri açıkça 400 yıl önce adaya gelen Türkler ile 40 yıl önce gelenler arasında her alanda çifte standart uyguluyor ve adada ayrılıkçı tohumları tetiklemek için her türlü 5. Kol faaliyetlerini harekete geçiriyorlar.
Tüm bunlar olurken Türkiye ne yapıyor?
Ne yapacak sadece olayları izliyor.
Ama olayları sadece izlemeyen ve olayların AB ve ABD medyasına taşınması için çalışan birileri var.
O birileri işte adaya geçtiğimiz günlerde bir TV kanalını göndererek taraflar arasında bir röportaj yaptırdı.
Tarafların biri İngiliz emellerinin tetikçisi Şener Levent, diğeri Türk Milliyetçiliğinin temsilcisi MDP Başkanı Buray Büsküvitçi.
Bir ABD kanalı olan ve İngiltere temsilciliği adına Adaya röportaja gelen HBO TV kanalının teknik ve spiker kadrosu da ilginç!
Ekipte bir Amerikalı,
Bir Rum asıllı İngiliz vatandaşı,
Bir Irak asıllı İngiliz Vatandaşı,
Bir de Türk asıllı fakat tek kelime Türkçe bilmeyen İngiliz vatandaşı vardır.
Sordukları ilk soru “Kıbrıs`ta milliyetçi bir partiye ihtiyaç var mı?”
Israrla cumhurbaşkanımız için `RTE` diyerek; Adaya müdahale ediyor mu? Milliyetçileri gönderiyor mu? Afrika gazetesine onun talimatıyla mı saldırı yapıldı? 74 göçmenleri onun talimatıyla Kıbrıs’ta TC politikalarını mı yürütüyorlar? Vs…
Yani sorular ısrarla Türkiye Cumhuriyeti`nin adadaki varlığına, adadaki toplumun birliğine kast eden cümlelerden seçilmiş bir toplum mühendisli çalışmasıdır.
MDP başkanı sorulara gerek cevabı vermiştir ve eğer kanal röportajını sansürlemez ve hakkaniyetle verirse belki batı adadaki gerçekleri görecektir.
Ama tüm bunlar adadaki gerçekleri bilmediklerinde değil, bu gerçekleri kendi çıkarlarına yontarak Türk askerinin oradan çıkmasını sağlamak üzerinedir.
Afrin`den verilen mücadele ile Kıbrıs`ta yaşanan mücadele aynıdır.
Onun içindir ki AFRİN`in artıkları Afrika yırtıkları şanlı ordumuza `İŞGALCİ` diyerek toplumu germekte ve Kıbrıs üzerinden Türkiye`ye yeni tuzaklar kurmaktadırlar.
Bu yüzden Kıbrıs`a dikkat etmek lazımdır.
Kıbrıs`ta uzun süredir yaşanan toplumsal kaosların büyümesini önlemek için hukuk sitemi bütün taraflara eşit işlemelidir.
Mehmet İpek gibi ekmeğini taştan çıkaran, Kıbrıs`ı canından öte sayan, Oktay Güney gibi her şeyini Kıbrıs için feda edecek bir genci ve diğer 4 kardeşimiz hapse atan, fakat ağzından salyalar akıtarak Türk Ordusuna düşmanlığını cahilliğin ve hainliğin zirvesinde sunan Şener Levent`e hiçbir yaptırım uygulamayan hukuk sitemi batmıştır.
Tüm bunlara rağmen üzerine oturduğu kaçını İngiliz uşaklığı için yırtanlara rağmen Türk ordusu o ada kalacak 400 yıl önce ve 40 yıl önce gelen Türk Milleti `de birlik ve beraberliğini adada korumaya, Anavatana ve KKTC`ye sadakatini korumaya devam edeceklerdir.
Evet, AFRİN`de Türkiye’nin önünü kesmek için Kıbrıs karıştırılmak istenmektedir.
Oyun kuranlar, kıçını yırtanlar ne yaparsa yapsınlar ama bilsinler ki; Türk`ün denizi daha dalgalanmadı, dalgalanınca pislikleri nasıl kenara bırakacağına da herkes şahit olacaktır.
Haa şunu söyleyeyim `Türkiye olayları sadece izliyor dedim ya` Türkiye`nin en başarılı olduğu sonuçlar sessizce izlediği olaylardır.
Demedi demeyin, bu işlerin bedeli çok ağır olacak.
Zira hiçbir Türk (oy verse veya vermese de) Ülkesinin Cumhurbaşkanına yapılan o hakareti, askerine yapılan o manşeti asla unutmayacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.