Mete Han MÖ 209’da ilk düzenli ve disiplinli Türk ordusunun Büyük Hun İmparatorluğu adına kurduğunda aslında tarih boyunca bütün Türk devletlerinde varlığına imza atıyordu…

Türklerde ordu her zaman devletin en temel teşkilatlarından biri olmuş ve önemini daima korumuştur.

Disiplin, teşkilat, eğitim ve silah yönünden mükemmeliyet Türk ordularının ortak özellikleri olmuştur.

Bu yapısı sayesinde pek çok savaş kazanan Türkler, 1071 Malazgirt Zaferi’yle Anadolu’ya kesin olarak yerleşmişler ve kısa süre sonra Anadolu Selçuklu Devleti’ni kurarak Anadolu’yu kendilerine vatan yapmışlardır. .

Selçuklu askerî teşkilatını kendine miras alan ve Anadolu’da kurulan en güçlü Türk devleti olan Osmanlı Devleti ise bu mirasa iyi koruyup geliştirerek üç kıtaya hüküm kurmuştur.

Türk tarihîni genel olarak incelediğimiz de göreceğiz ki, en büyük başarılarımız ve gücümüz ordumuzun gözü ile doğru orantılıdır.

Yine en büyük hezimetlerimiz de ordumuzun zayıfladığı dönemdir.

Zayıfladığı dönem dediğimiz en önemli anlarda bile o ordu küllerinden bir şaheser yaratmıştır.

En güzel örneği Osmanlı`nın çöküşü ile ortana çıkan yeni Türk devleti Türkiye Cumhuriyetidir.

Döşüne biliyor musunuz, üç kıtaya hükmeden kos koca Osmanlı Devleti parçalanmış, o devletten arda 10 milyon bir halk, dağılmış bir ordu kalmıştır.

O halk yeniden ordu-millet olarak örgütlenmiş, dağılmış çete yığınları ve halk hareketlerinden Kuvva-i Milliye olarak yeni bir ordu ve devlet kurmuştur.

1923 yılında, üç hava (tayyare) bölüğü, bir deniz hava (tayyare) bölüğü ve bir hava okulundan oluşan  Türk Hava Kuvvetleri bugün 72 saldır helikopteri ile 3 saatte 110`dan fazla hedefi başka bir ülkenin toprakları içerisinde kayıpsız imha etmiş durumdadır.

Üstelik bu ordumuz daha bundan bir yıl önce içerisinden bir sürü hain çıkarmış, o hainler eli ile aynı uçaklarla kendi vatandaşına kurşun sıkmış olmasına rağmen.

-O hain 15 Temmuz darbesi olduğundan ordunun içerisinden çıkan CIA uşaklarına bakınca herkes askeriyemize çöktü demişti,

-Ergenekon – Balyoz davaların bakınca ordu tasfiye edildi denmişti,

-Terörle mücadele yıllarımıza bakınca herkes ordumuza başarısız demişti,

-Ülkede yapılan darbelerin temelinde ordu olunca batı her defasın Türkler de Ordu-Millet arası bozuldu demişti,

Ama geldiğimiz AFRİN operasyonu noktasında görüyoruz ki, ülkemizin en başarılı örgütlenme alanı yine ordumuzdur.

Halkımızın her şeye rağmen en çok güvendiği ve sürekli arkasından dua ettiği tek kurum var oda yine ordumuz..

 Türk ordusu, en aciz dönemlerinde bile Kore Savaşı ve Kıbrıs Barış Harekâtı gibi askeri operasyonlarda yüzünün akıyla çıktığı gibi AFRİN olayında da yüzünün akı ile çıkacaktır.

 Memleketini en buhranlı ve güç anlarda felaketlerden kurtaran kahraman Türk ordusu, Türk İstiklal Harbi’nde de varını yoğunu seferber eden asil ve fedakâr Türk milletiyle beraber ne ABD, ne AB nede diğer bütün türevlerine karşı vatanını koruyacak ve dünyanın neresinde bir zulüm varsa oraya el atacaktır.

Evet, Türk Ordusu bu özeliklerinden yola çıkarak AFRİN`e hareketine ZEYTİN DALI hareketi demiştir.

Gılgamış Destanı’dan üç büyük semavi kitaplara değin ve kutsal metinlerde yer alan Büyük Tufan rivayetlerine göre zeytin dalı barışın simgesi olarak yıllardan beri süre gelmiştir.

Türk ordusu en hain düşmanına giderken bile `ZEYTİN DALI` vererek gitmiştir.

1974`de Kıbrıs`a çıkarken “Biz adaya sadece Türkler için değil, aynı zamanda Rumlar'a da barış getirmek için çıkıyoruz" diyen anlayış ile Zeytin Dalı operasyonunun anlayışı aynıdır.

Evet, Türk beklenendir.

Kimisi duayla, kimisi korkuyla bekler.

Bu bekleyişler Mete Han`dan Atatürk’e ve dahi günümüzü kadar böyledir.

Yani Türk ordusu demek adalet ve barış demektir.

Zeytin dalını anlamayana barut fıçısı olması normaldir.

Bu orduyu; ne NATO milliyetçileri,

Ne dini akımlarla hareket eden soy problemliler,

Ne etnik caniler, ne de emperyalizmin oyunları yıpratamaz, yok edemez.

Etekli halleri ile devlet kuracağını sananlar ise yine köpek gibi aman dileyeceklerdir… Vesselam