2017
Belli bir yaşta olanlar bu tarihi gelecekte insanlığın tüm dertlerini aşacağı, aya, Mars’a koloniler kuracağı ve uzak yıldızlara yolculuk yapacak kadar kendini geliştireceği futuristik zamanlar olarak algılardı. Dünyamız iletişim dahil pek çok teknolojik değişimle birlikte küresel bir köy olacaktı.
Dünyamız bugün; pek çok acıların, kederlerin, eşitsizliğin, adaletsizliğin yaşandığı “küresel bir köy” haline geldi maalesef. Çok uluslu şirketlerin devletlere hükmetmeye çalıştığı, devletlerin birbirleriyle “terör” üzerinden kanlı bir kavgaya tutuştuğu, çetin ve bir o kadar insanlık için karamsar dönemlerden geçiyor ve geleceğe savruluyoruz.
Batı normlarının yücelttiği “demokrasi”, "insan hak ve hürriyetleri" gibi kavramların; sadece batının kendine layık, diğer insanlık için ise "yönetme araçsallığı" olarak nitelendirildiğini görüyoruz.
2016 belki de terörün ülkemize, bölgemize ve dünyaya bugüne kadar en çok musallat olduğu yıl oldu. Dünya devletleri “terörü” kendi küresel hesaplarını görmek için tüm güçleriyle kullandılar. İnsanlık, bugünlerde “terör” üzerinden yeniden dizayn edilmeye çalışılıyor.
Dünya devletleri “nükleer ve biyolojik” silahlarını konuşturamadıkları için “terörü” konuşturuyor ve maalesef “terörü” dinamize etmek için gerekli olan en temel dürtü olan “inancı” ve onun etrafında örülen “dini” kullanıyorlar.
Ülkemiz ve bölgemiz küresel güçlerin kavgasının tam ortasında kalmış durumda. Irak ve Suriye bir yangın yerine dönmüş, söze gelince hepsi Müslüman ama kimin kiminle neyin kavgası verdiği belli değil.
2016 özellikle ülkemiz için büyük sıkıntı, dert, kavga ve ölümlerin yılı oldu. Onlarca canlı bomba ve diğer terörist eylemler, askerimizi, polisimizi ve vatandaşımızı şehit etti.
Dini referans alarak ülkemizi, insanlarımızı ve Cumhuriyetimizi değiştirmek isteyenlerin kanlı kalkışmasını yaşadık 15 Temmuz günü. Ve o meşum gün, siyasette, bürokraside, emniyette, iş dünyasında, sivil toplum kuruluşlarında yuvalandığını bildiğimiz Fethullah Cemaati’nin, Fethullahçı Terör Örgütü olarak en güzide kuruluşumuz ve Cumhuriyetimizin bekçisi olan Türk Silahlı Kuvvetleri’ndeki varlığıyla şok olduk.
Türk milleti; sağcısı, solcusu, milliyetçisi, İslamcısı ve kendisini ateist olarak tanımlayanı ile birlikte sağlam inanç örgüsü olan sağduyu bir millettir.
PKK gibi ayrılıkçı, bölücü bir terör örgütünün arkasında aldığı onca küresel desteğe rağmen bu ülkede bir Kürt-Türk iç savaşı çıkaramamasının en temel nedeni bu aziz Milletin basireti ve olgunluğudur.
PKK teröründen yıllarca çekmiş olan ülkemizin üzerine özellikle 2016 yılında bir İŞİD ve FETÖ kabusu daha çöktü.
Bugün DEAŞ olarak nitelendirilen İŞİD ile Türkiyemizden başka mücadele eden bir güç kalmadı. Batının "kötü çocuk" olarak gördüğü İŞİD’e karşı Türk Askerleri El Bab’da son zamanların en yaman mücadelesini “yalnız” vermekte.
Ülkemize musallat olan FETÖ belasını savuşturmak noktasında ise yapılan tüm uğraşlara rağmen yeterli bir noktaya gelinemediğini de görmekteyiz. Maalesef bugün AK Parti iktidarı, FETÖ ile mücadeleyi kendisine yönelik muhalefeti susturmak için bir araç olarak kullandığı kanaati giderek toplumda yerleşmeye başlamış.
PKK, İŞİD, FETÖ gibi arkasını küresel güçlere ve devletlere dayamış bu kanlı terör örgütlerine karşı topyekün bir mücadeleye geçmek için bizlere dayatılan çözüm ise “Cumhurbaşkanlığı Sistemi”.
Türk siyasetinin gündeminden düşmüş olan Başkanlık Sistemi’nin MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin önerisi ile yeniden Türk Milleti’nin önüne getirilmesi, 2017 yılının ülkemiz için en önemli gündemi olacak.
Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nin TBMM’ye sunulduğunun daha ilk akşamında Beşiktaş’taki ve hemen arkasından Kayseri’deki PKK’nın gerçekleştirdiği kanlı terör saldırısı bu süreçte bizi daha ne gibi tehlikelerin beklediğinin de ip uçlarını veriyor.
Ülkemize yönelik iç ve dış saldırı, baskı ve tehdit ve olayların 2016’dan 2017’de geçmemesi en büyük dileğimizdir.
Türkiye ekonomisinin alarm zilleri çaldığı, Doların 3.5 attığı bir zamanda bitiriyoruz 2016’yı.
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin ardından yaşananlar sonucu çıkması oldukça haklı nedenlere dayanan OHAL ile giriyoruz 2017’ye.
Ülkemizin, bölgemizin ve dünyanın gündemi o kadar yoğun ki, hepsini bir tek yazıya sığdırmak elbette ki, mümkün değil. Siyasetcafe.com olarak gücümüz yettiğince, tüm imkanlarımızla bu yoğun gündemi Türk Milleti’nin her zaman yanında olmak düsturuyla kıymetli okurlarımızla buluşturacağız.
Siyasetcafe.com ailesi olarak; milletçe birlik ve beraberliği arzuladığımız şu günlerde, ötekileştirmenin son bulduğu, kör siyasi pazarlıklara ülkemizin geleceğinin heba edilmediği, Batı’nın tüm kazıklarına rağmen, demokrasi ve insan haklarına saygı duyulduğu, Türk Milleti’nin ve dünya Türklüğünün ve tüm insanlığın terör, çatışma, ölüm ve kavgalardan uzak olduğu, tüm yaralarımızı sardığımız, huzurlu, barış, refah, esenlik, mutluluk dolu bir 2017 diliyoruz.
Tanrı Türk’ü Korusun ve Yücelsin.
Mürteza Öztürk
Siyasetcafe.com
İmtiyaz Sahibi
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.