Türk Kızılayı’nı “kayyumluk” yapan Kerem Kınık’a sorular
9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi, bugün verdiği kararla Türk Kızılayı'nı olağanüstü genel kurula götürmek üzere Adalet Bakanlığı Müşaviri Mekan Sarıkaya, Kızılay Ankara İl Başkanı Ahmet Hizanlıoğlu ve Kızılay İstanbul İl Başkanı İlhami Yıldırım'ı kayyum atadı.
Mahkeme, olağanüstü genel kurulun yapılıp sonlandırılması için de tedbir kararı verilmesine hükmetti. Mahkeme kararında, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 345'inci maddesi uyarınca tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta süre içinde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi nezdinde isnaf yolunun açık tutulduğu belirtildi.
TÜRK KIZILAYI BAŞKANI KINIK KAFASINA GÖRE ŞUBE KAPATTI
Türk Kızılayı'nda bir süre önce 700'ün üzerindeki şube sayısı kapatma kararıyla 200'e düştü. Şube kapatmaların usulsüz olduğu iddiasıyla şube başkanları tarafından olağanüstü genel kurul talep süreci başlatıldı. Genel merkezin yeterli sayıya ulaşan ihtarnameleri dikkate almadığı gerekçesiyle, konu yargıya taşındı.
BİLİRKİŞİ BÖYLE OLMAZ DEDİ KAYYUM ATANDI
Bilirkişi raporuyla da olağanüstü genel kurul toplantısı için gerekli çoğunluğun tespit edilmesi üzerine Ankara 9'uncu Sulh Hukuk Mahkemesi tarafından olağanüstü genel kurul yapılması göreviyle Türk Kızılayı'na kayyum atandı.
Kuruma atanan kayyumlardan Ahmet Hizanlıoğlu ve İlhami Yıldırım aynı zamanda genel merkez denetleme kurulu üyesi olarak görev yapıyor. Diğer kayyum ise Adalet Bakanlığı Müşaviri Mekan Sarıkaya.
KEREM KINIK’TAN BİR GARİP SAVUNMA
Kızılay Başkanı Dr. Kerem Kınık mahkemenin kayyum kararına yönelik yaptığı açıklamada şube kapatmalarının nedeni FETÖ’ye bağladı ve 15 Temmuz sonrasında 500'e yakın şubenin kapatıldığını, kayyum atanmasına yönelik olarak dava açan grubun içerisinde FETÖ ile ilişkisi olanların, hiçbir faaliyet yapmayanların, emanete ihanet edenlerin olduğunu söyledi.
Kınık karara itiraz edeceklerini ve bir üst mahkemeye götüreceklerini ifade ederek açıklamasında şunları söyledi:
“Mahkemeye, 'Kızılay olağanüstü kongreye götürülsün' başvurusu yapanlar, yukarıda sayılan ve Kızılay'ın temel ilkesi olan başlıkları ihlal etmiş, birbirinden farklı gurupların kişisel husumetle bir araya gelmesinden oluşmuştur.
Şöyle ki; Kızılay yönetimi, 15 Temmuz kalkışmasının ardından yapılan çalışmalarla FETÖ ile ilişkisi tespit edilen bir kısım şube başkanını görevden almış, bazı şubeleri kapatmış ve yeni heyetlerle yeniden milletinin hizmetine sunmuştur.
Yine 15 Temmuz sürecinde milletinin yanında olması ve milletinin geleceğine sahip çıkma yükümlülüğünü taşıması gerekirken, alanlara çıkmayan, milletin yanında yer almayan kimi şubeler de aynı akıbeti yaşamıştır.
Kızılay'ın milletinden emanet aldığı bağışları yerine ulaştırmayan, daha fazla insana ulaşmak için hiçbir faaliyet yapmayan şubeler de kapatılmıştır.
Teftiş Kurulu'nun yaptığı incelemelerde emanete ihanet ettiği belirlenen şubeler de benzer bir şekilde görevden el çektirilmiştir.”
TÜRK KIZILAY BAŞKANI DR. KEREM KINIK’A SORULAR
Sayın Kınık; FETÖ’cü faaliyetleri var diyerek Kızılay’ın yüzlerce şubesini keyfi bir karar ile kapattınız.
Bir hastanenin başhekimi veya doktoru veya personeli bir suç işledi diye koca bir hastaneyi kapatabilir misiniz?
Veyahut, her hangi bir okulda bir öğretmen veya yöneticinin suçundan dolayı o okulu kapatmak mı gerekir?
FETÖ’cü kalkışmada dolayı binlerce subay, güvenlik görevlisi tutuklandı diye Türk Silahlı Kuvvetlerini veya bu FETÖ’cülerin bağlı olduğu ordu birimlerini kapatmak mümkün müdür?
Yargının her hangi bir biriminde bir hakim veya savcı suç işledi diye ilgili Mahkeme’yi veya Adliye’yi kapatmak mı gerekiyor?
Bu örnekleri daha da çoğaltarak vermem mümkün.
Bir yerde veya kurumda bir suç oluşması durumunda suçu işleyenlere yönelik tedbir kararlarını devletin adli birimleri zaten uygulayacaktır.
Türk Kızılayı’nda böyle bir yapılanma ortaya çıkmış ve tespit edilmişse şubelerini kapatmak yerine ilgili suç işleyen kişileri görevden almak yeterli olmayacak mıdır?
Şubelerini keyfi bir kararla kapatmak ne demektir? Bunun hukukta ve Anayasa’da bir karşılığı var mıdır?
Sayın Kınık, bu şube kapatma kararlarının arkasında özerk bir yapıya sahip olan Türk Kızılay’ını keyfi emelleriniz üzerine FETÖ ve 15 Temmuz darbe girişimini bahane ederek yeniden dizayn etmek olmasın.
Sayın Kınık siz de çok iyi biliyorsunuz ki, Yüce Mahkeme’nin verdiği kayyum kararı ile Türk Kızılay’ı mevcut delegeler ile seçimlere gidecek ve işte o zaman FETÖ’cü ilan ettiğiniz şubelerin delegeleri oylarını kullanacak.
Peki o zaman ne olacak?
Bir de yaptığınız hukuka aykırı, keyfi kapatma uygulamalarına “150 yıldır mazlumların umudu olan Kızılay, Fahri Başkanı Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğindeki insani yardım yürüyüşüne, "Güçlü Türkiye'nin Güçlü Kızılay'ı" şiarıyla devam edecektir. Dünyanın tüm mazlumlarına karşı bu bizim yükümlülüğümüzdür” diyerek Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı ortak etmek istiyorsunuz.
Sayın Kınık, bu hukuksuzluk garabetini siz yarattınız. Şimdi ortaya çıkan tablo karşısında şaşkınlıktan ne dediğinizi bilmiyorsunuz.
FETÖ’cü yapılanmaya bu kadar yol verdiğiniz, sessiz ve suskun kaldığınız, Türk Kızılayı’nı çok haklı nedenlerle kayyumluk yaptığınız için en iyisi siz istifa edin.
Hakan Sönmez
Siyasetcafe.com
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.