Terörle mücadele ve Türkiye
Yaşanan küresel salgına rağmen terörle mücadele yurtiçi ve yurtdışında hız kesmeden kararlılıkla devam etmektedir.
Türkiye dünya da en uzun süre terörle mücadele veren ülkedir.(Asimetrik Savaş) Bu mücadele farklı dönemlerde farklı mücadele teknikleri ile sürdürüldü.
Askeri, siyasi, ekonomik, sosyolojik ve psikolojik mücadele araçları eş zamanlı kullanılamadığı ve batılı güçlerin terör örgütlerine sürekli destek verdiği için nihai çözüme ulaşılamadı.
Daha önceki tarihlerde de Türkiye’ye yönelik münferit terör saldırıları var ama ilk kapsamlı terör saldırısı 1984 yılında gerçekleşti. Ancak neyin ne olduğu anlaşılana kadar terörle mücadele kanunu yedi yıl gecikmeyle 1991'de çıkartılabildi.
Bir avuç eşkıya denilerek meselenin hafife alındığı, bunların arkasındaki güçler hakkında zamanında yeterli istihbarat temin edilemediği, hasımlarımızın niyetinin ne olduğu anlaşılamadığı için yangın büyüdü. Dış destek alan ve bu destek ile ayakta duran PKK terör örgütü, etnik kimlik motifini kullanarak örgüte eleman topladı. Uluslararası kaçakçılık örgütlerinin desteği ile bir narko-terör ve kaçakçılık yapan devasa bir suç örgütüne dönüştü.
Bu konu ile ilgili olarak; Dünyadaki ve Avrupa’daki örneklerine bakalım: ABD 11 Eylül saldırısından sonra bir hafta içerisinde terörle mücadele kanunu çıkarttı ve hemen uygulamaya başladı.
İngiltere ve Fransa aynı şekilde hızla terör yasalarını çıkartarak uygulamaya koydular. En küçük bir saldırı da bile çok ağır tedbirleri hızlı bir şekilde alarak uyguladılar.
Bir de komşumuz İran'a bakalım; İran terör sorununu nasıl çözdü? İran PJAK'ı kısa sürede etkisiz hale getirdi. İran önce ülke içindeki kampları temizledi, yakaladıklarını da idam etti.
Sonra Kandil’e kadar yaptığı hava ve kara operasyonları ile PJAK kamplarını yerle bir etti, yakaladıklarını da idam etti, böylece PJAK İran'ı terk etmek zorunda kaldı. Böylece İran da terör sorunu daha başlamadan bitirildi.
Bizim için de, yapılması gereken çözüm, topyekûn mücadeledir. Özel Kuvvetler ve Özel Harekât Birlikleri meskûn mahal ve kırsal alanda operasyonlara kesintisiz devam etmelidir. İHA, SİHA ve teknolojinin sağladığı bütün imkânlar etkin biçimde kullanılmalıdır.
Şehir yapılanmalarından başlayarak, dağ ve kırsal alan üsleri temizlenmeli; lojistik destek, medya ve siyasi ayağı da aynı şekilde bitirilmelidir.
Terör ve terörizmle uluslararası alanda da mücadele edilmelidir. Uluslararası güvenlik kuruluşları ve istihbarat örgütleri ile birlikte kimyasal, biyolojik, radyolojik, nükleer gibi yeni tip terör yöntem ve saldırıları içinde hazırlık yapılmalıdır. Terörizmin ideolojik boyutu için mücadele yöntemleri geliştirilmelidir.
Örgütün maddi ve lojistik kaynaklarını bertaraf etmek için yeni mücadele yöntemleri bulunmalı ve geliştirilmelidir.
Dünyanın neresinde olursa olsun ( sadece Kandil’i değil ) bütün sahalarda hava, kara ve denizden çıkartma dâhil her türlü operasyon yapılmalıdır.
Nokta operasyonları ile kamplar, mağaralar, yeraltı sığınakları, lojistik destek üsleri tamamen temizlenmelidir.
Yasal olarak da terör suçlarına karşı yeni hukuki düzenlemeler yapılmalıdır. Terör suçlarına karşı idam cezası, yardım yataklık suçlarına karşı müebbet hapis cezası verilmeli ve mal varlıklarına el konulmalıdır.
Bu konuda mevzuata değişiklikleri kısa zamanda yapılmalıdır. Terör örgütlerinin siyasi uzantıları içinde aynı tip mücadele doktrini benimsenebilir. Terör örgütleri ile bağlantılı veya sempatizan olan kişi ve kurumların TBMM’i ile irtibatları kesilmeli ve Yerel Yönetimlerde etkili olmaları önlenmelidir.
Örgüt destekçisi ve yöneticisi pozisyonunda bulunanlar ağır şekilde cezalandırılmalıdır.
Türkiye de terör örgütü olarak sadece PKK yoktur, 30'un üzerinde terör örgütü vardır.
İdeolojik, etnik ve dini değerleri kullanarak, eleman, sempatizan ve maddi/ lojistik destek toplamaya, etkin olmaya çalışıyorlar. Bu terör yapılarının aktif veya pasif olması fark etmez, uyuyan hücreler de dâhil bütün örgütlere karşı operasyon yapılmalıdır.
Bu konunun basında malzeme yapılmasına imkân vermeden, bataklık tamamen temizlenmelidir.
Dünya'da yaşanan korona salgını bile; terörle mücadeleye engel olmamıştır ve en zor şartlar altında bile terörle mücadele kararlılıkla devam etmektedir.
İçişleri Bakanlığımız öncülüğünde başlatılan mücadele Jandarma ve Emniyet teşkilatımız, İstihbarat Birimlerimiz ve Güvenlik Korucularımız tarafından büyük bir kararlılıkla yürütülmektedir.
İçişleri Bakanımız Sayın Süleyman Soylu’nun, kışlaları, üs bölgelerini, mevzileri ve hudut karakollarını ziyaret etmesi güvenlik kuvvetlerimize büyük moral olmaktadır. Güven verici kişiliği ve karakteri büyük saygı uyandırmaktadır.
Mübarek Ramazan ayında, insani görev yapan, vefa destek gruplarına yapılan hain saldırı kabul edilemez. Bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet, gazilerimize acil şifalar dilerim. Devletimiz bunun hesabını mutlaka soracaktır.
Türkiye terör örgütlerinin barınması mümkün olmayan yaşaması imkânsız bir ülke haline getirilmelidir.
Hain saldırılar bitinceye kadar; terör ve zulüm örgütlerine karşı mücadele, kararlılıkla ve amansız bir şekilde sürdürülmelidir. Bu yolda çalışan devlet büyükleri tarihin şanlı sayfasında hak ettiği yeri şerefle alacaktır.
Şener Mengene
Stratejist-Araştırmacı-Yazar