'Siz çağırdınızda biz gelmedik mi?'
'Siz çağırdınızda biz gelmedik mi?`
Türk siyaseti belkide dünyaya bir daha gelmeyecek bir değerini kaybetti.
'Değerini` diyorum zira o gerçekten Cumhuriyet devri siyasetin babasıydı.
Bence genç nesil siyaset bilimcileri onun hayat hikayesini inceleyerek doktora tezlerini yazmalılar.
Gerçek adı tam olarak; Sami Süleyman Gündoğdu Demirel`dir.
1 Kasım 1924bir anadolu şehri olan Isparta doğmuş, fakirlik, yoksulluk içerisinde çalışarak Türkiye`nin en önemli üniversitesinden Türk inşaat mühendisi olarak çıkmıştır.
Siyasete çok genç yaşta giren Demirel`in hayat hikayesi aslında ülkemizdeki demokrasi sürecininde özetini taşımaktadır.
Son görevini Türkiye Cumhuriyeti'nin 9. Cumhurbaşkanı olarak tamamlayan Demirel, 1965-1993 yılları arasında da 7 farklı hükümette yaklaşık 12 yıllık bir süreyle başbakanlık yapmıştır.
Demirel`in en önemli özeliği mücadeleci ruhu, hazır cevapcılığı ve pratik zekasıydı.
İşte onlardan bir kaç örnek;
Demirel, 12 Ada konusunda Yunanistan ile sorun yaşamış, karşılıklı kılıçlar çekilmiş.
Ertesi gün kabine toplanmış ve toplantı uzun saatler sürmüş.
Dışarıda gazeteciler soru soruyor:
- Sayın Başbakan, Yunanistan Ege Denizi'nin Yunan Gölü olduğunu savunuyor cevabınız ne olacak?
Süleyman Demirel cevabını veriyor:
- Ege bir Türk gölü değildir, Ege bir Yunan gölü de değildir. Binaenaleyh ege bir göl değildir!
….
1970 yılında ABD heyetinden bir yetkiliye, yasaklanması konuşulan afyon meselesi hakkında verdiği cevap:
Türkiye'de zaten 120 ton afyon yetişiyor, bu sizin gençliğe 1 hafta yetmez.
….
-(17 Ağustos Deprem Sabahı) Binaenaleyh Türkiye'nin altı çürüktür, Türkiye'nin altı çürüktür diye bırakıp gidecek değiliz, bununla yaşamasını öğreneceğiz.
….
-Gap'ı kimseye gap diye gaptırtmam.
…
-Benzin vardı şeker vardı, şerbet yapıp biz mi içtik?
….
Üniversite ziyaretleri sırasında sol görüşlü bir öğrenci Demirel'i sıkıştırır:
- Türkiye'de yapılan her türlü işi sahiplenme gibi bir işiniz var.
Demirel cevap verir:
- Sen nerede oturuyorsun?
- Kadıköy'de, niye ki ?
- Hah işte buraya gelmek için her gün üstünden geçtiğin köprü varya
- Ee evet
- Onu işte ben yaptım!
Evet ister sevin, ister sevmeyin, o çok farklı ve çok anlamlı mesajları ile ülke siyasetinin en önemli parçası olmuştur.
İster sevin ister sevmeyin o pratik zekanın, hiciv sanatının, anadolu azminin bir örneğidir o.
İster sevin ister sevmeyin, Türkiye Demokrasisinin oturmasında mihenk taşlarından biridir o.
Ve onun hayatı aslında kaybetmenin, kazanmanın, inat etmenin özetiydi.
Bu özet ise; Cumhuriyet`in ve demokrasinin kazanımlarını sağlamıştır.
Taa ki, 28 Şubat`a kadar!…
Evet kimilerine göre `baba`, kimilerine göre `çoban` olan bir dev daha çadırını topladı ve ilkez şimdi şapkasını bırakıp dönüşü olmayan bir gemiye binip gitti.
Kim hangi düşüncede onu anarsa ansın, mutlak içinden bir hoş gülümseme ile anacaktır.
Darısı diğer siyasilerin başına.
Eminim onu karşılayanlara şunu söylüyordur şimdi,
'Siz çağırdınızda biz gelmedik mi?`
Allah taksiradını affetsin.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.