PERİNÇEK DAVASI!
PERİNÇEK DAVASI!
Yıl: 2004
Kıbrıs sorununda adaya yeni sunulan ANNAN Planı`nda referanduma gitme zamanıydı...
Ve Planı KKTC`nin muhalefeti ve Türkiye`nin iktidarı birlikte kabul etmek için ellerinden gelen her şeyi yapmaktaydılar…
Türkiye`deki iktidar kendisini milliyetçi-muhafazakâr kabul ediyor, KKTC`deki muhalefet bloğu ise eski solcu-komünist ve KIBRIS meselesine Rum Akel Partisi gözüyle bakanlar.
Ama ne hikmetse ikisi ANNAN PLANI`na “EVET” platformunda bir araya gelmiş, birlikte hareket etmekteydirler.
Taraflar planı kabul edecekler etmesine ama karşılarından bir engel var, oda Kıbrıs meselesinde tarihe mal olmuş kurucu cumhurbaşkanı R.Rauf Denktaş.
Tabii bu durumda hemen Denktaş`a “çözümsüzlüğün mimarı” denilerek büyük bir linç kampanyası başlatılıyor ve itibarsızlaştırmaktan, yalnızlaştırmaya kadar her şey yapılıyordu.
İşte bu dönemde her zaman Denktaş`ın yanında olanlar dışında bir kesim daha onun etrafını sarıyordu.
Bu kesimin genel sözcüsü Doğu Perinçek`ti.
Daha önce adaya çıkartma yapan Türk Askerine “ işgalci kuvvetler, Denktaş`a barışı engelleyen adam” diyen Perinçek ne hikmetse birden Denktaş`çı oluyor ve etrafını sarıyordu.
Bugün ki siyasi arenamızda “Sapla samanın karıştığı” tablolar işte ilk kez o zamanlar başlamıştı.
Büyük bir direnişten sonra Denktaş yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday olmayacağını söylüyor ve “çizmeleri giyip, halkın arasına katılacağım” diyordu.
Nisan 2004'de KKTC ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nde yapılan referandumlar ile oylamaya sunulan plan, Türk tarafından % 64,91 oranında kabul gördüğü halde Rum oylarının % 75,38'i red şeklinde sandığa yansıyordu
Bu yansıma üzerinde bir haklılık politikası oluşturmak isteyen Türkiye Denktaş sonrası cumhurbaşkanlığı adaylığı için M.Ali Talat`ı destekliyordu.
Yıl: 2005
20 Nisan 2005'te yapılan cumhurbaşkanlığı seçimlerini 1. turdan kazanan Mehmet Ali Talat kazanıyor ve ülkede yeni bir siyasi dönem başlıyordu.
Peki bu arada sivil hayata geçen Denktaş ne yapıyordu?
Aynen 18 yaşında bir genç gibi milli mücadelesine yeniden başlıyor.
Ve bu mücadele için ilk iş “TALAT KOMİTESİ “ diye bir mücadele platformu kuruyordu.
Bilin bakalım bu komiteye ilk koşan ve en önde katılan kimdi?
Elbette ki Doğu Perinçek.
Bu komitenin kuruluş gerekçesi, emperyalist yalana karşı durmak, giderek dozu arttırılan "Sözde Ermeni soykırım iddiaları"na belgelerle yanıt vermekti.
İlerlemiş yaşına rağmen eylemlere bizzat katılan Denktaş, her ortamda mücadelelere katıldı.
Yani Denktaş ne hikmetse sivil hayatındaki mücadele alanını ilk iş olarak Ermeni Yalanları üzerine başlatmıştı.
Avrupa "Soykırım yoktur diyen, suçludur" şeklindeki hukuk tanımaz kararın, karşısında Talat Paşa Komitesi'ni buldu.
Daha sonraki eylemler, organizasyonlar hep İşçi Partisi merkezli yürütülmeye başlandı.
Derken meşhur Perinçek davası geldi.
Doğu Perinçek, İsviçre'de yaptığı 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını reddeden konuşmaları nedeniyle İsviçre`de 2007 yılında çeşitli cezalara çarptırılmış ve bunun ardından 2008 yılında AİHM'ne başvurmuştu.
AİHM'ne yaptığı başvuruda Perinçek, "İsviçre'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin ifade özgürlüğü ile ilgili 10. maddesini ihlal ettiğini" savunmuştu. AİHM başvuruya ilişkin 17 Aralık 2013'te aldığı kararda, İsviçre'nin insan hakları ihlalinde bulunduğuna hükmetmişti.
AİHM Büyük Daire, Aralık 2013'te 2. Daire'nin verdiği hükme uydu ve "soykırım"ı inkârın cezalandırılmasının ifade özgürlüğü ihlali olduğunu teyit etti. Perinçek'in 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddiaları hakkındaki açıklamaları nedeniyle İsviçre'de ceza alması konusunda verilen ihlal kararıyla ilgili bu ülkenin yaptığı itiraz başvurusunu 7'ye karşı 10 oyla reddetti.
Ve dava sonunda ortaya yeni kahramanımız çıktı; PERİNÇEK!
Oysa bu sonucun asıl mimarı TALAT KOMİTESİDİR.
Bu komitenin kurucuları arasında ise; Nüzhet Kandemir, Prof. Dr. Aygün Attar, Yakan Cumalıoğlu, Prof. Dr. Erol Manisalı, Özcan Pehlivanoğlu gibi hayatı boyunca milli çizgide olan insanlar vardı.
Hatta Avrupa`daki olaylarda ilk sıkıntıyı Prof. Dr Yusuf Halaçoğlu yaşamıştı.
Döndü dolaştı sonuç sadece PERİNÇEK`e mal edildi.
Dava önemli bir davadır, Perinçek`in kazanmasına elbette “Niye? “ diye bakmayacağız.
Sonuçtan ve verilen mücadeleden dolayı herkesi tebrik ederiz.
Ama bu olay şu hakikati yüzümüze acı acı vurmuştur; tabiat asla boşluk kaldırmaz.
Dün APO ile ermeni militanlarını eğiten Perinçek, bugün sahte ermeni soykırımı gibi milli bir davada kahraman ilan ediliyorsa, bunun sorumlusu Türk Milliyetçileridir.
Yarın APO`ya dünya “NOBEL” ödülü verir, “APO`da silahları bırakın, Türkiye hepimizin” derse ve bizdeki bazı mihraklar tarafından Türkiye Cumhuriyetinin devamına katkılarından dolayı ödüllendirilirse buna da sakın şaşmayın.
Dedim ya “tabiat asla boşluk kaldırmaz.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.