Nişan Kapma
NİŞAN KAPMA
Ülkenin birinde padişah, her kimin devlete bir hizmeti, vatana bir yararı olmuş ise, ona madalya vermeye karar vermiş. Padişahın herkese nişan-madalya dağıttığını duyan inek,
-Nişan asıl benim hakkım!diyerek koşa koşa sarayın kapısına dayanmış;
-Padişaha haber verin! inek kendisini görmek istiyor!
Kapıcıbaşı, ineği başından savmak istemiş ama olayı duyan padişah;
-Bırakın gelsin, nasıl bir inekmiş görelim! diye huzuruna çağırmış.
Ve;
-Anlat bakalım inek, ne söyleyeceksin?
İnek;
-Padişahım demiş,
-Duyduğuma göre nişanlar dağıtıyormuşsun, ben de isterim!
Padişah;
-Hangi hakla? diye gürlemiş. Ne yaptın ki, memlekete nasıl bir yararın dokundu da sana madalya vereyim!
O vakit inek,
-Efendimiz! diye söze başlamış.
-Bana nişan verilmesin de kimlere verilsin? Ben daha insanlara ne yapayım, etimi yersiniz, sütümü içersiniz, derimi giyersiniz, gübremi bile bırakmaz, kullanırsınız. Bir teneke nişan için daha ne yapmamı bekliyorsunuz?
Padişah, ineğin talebini haklı bulmuş ve ona ikinci dereceden bir nişan vermiş. Tabi inekte bir sevinç, bir sevinç. Saraydan çıkarken katırla karşılaşmış, katır, ineğin padişahtan nişan aldığını öğrenince coşmuş, dörtnala saraya varmış.
-Padişah efendimizi göreceğim! demiş. Muhafızlar olmaz dedilerse de, katır inadı bu, diretmiş. Sonunda durumu padişaha iletmişler, o da
-Gelsin bakalım katır kulum da…demiş. Çıkmış huzura, padişah sormuş;
-Sen ne yaptın ki nişan istiyorsun?
Katır bilgiç bilgiç başlamış anlatmaya;
-A hünkârım, daha ne yapayım, savaşta cephanenizi, yiyeceğinizi ve yaralı askerlerinizi sırtımda taşıyan ben değil miyim? Barışta çoluğunuzu çocuğunuzu sırtında götüren kim, ben! Ben olmasam, haliniz harap sizin!
Katırı haklı bulan padişah;
-Katır kuluma da birinci dereceden bir nişan verile! diye ferman eylemiş. Tabi katır da inek gibi sevinç içinde. Dörtnala saraydan dönerken, eşekle karşılaşmış. Durumu öğrenen eşek de heveslenmiş madalya için.
-Huzura çıkar, padişahtan bir nişan de ben isterim! diye geçirmiş aklından ve sarayın yolunu tutmuş. Kapıya gelmiş, muhafızlar;
-Çüüüüüş! demişler, durdurmak istemişler ama eşek sonunda padişahın huzuruna çıkmayı başarmış. Buyurmuş padişah;
-Sen ne dilersin ey eşek kulum!
Eşek de madalya dileğini bildirmiş. Padişahın zaten canı burnunda, kükremiş;
-Ulan eşek… İnek etiyle, derisiyle, gübresiyle bu memlekete, bu millete hizmet etti. Katır dersen savaşta, barışta yük taşıdı, bu vatana hizmet etti. A eşek, ya sen neyine güvendin de nişan için karşıma çıktın? Eşekliğine doymadan nişan istiyorsun, bu ne cesaret! Söyle bakalım ne halt ettin, kerametin-marifetin ne senin!
O zaman eşek keyifle sırıtmış, önce bir güzel anırmış, sonra başlamış anlatmaya;
-Aman padişah efendimiz, size en büyük hizmeti eşek kullarınız yapmıştır. Eğer benim gibi binlerce eşek kulların olmasaydı, siz saltanat sürebilir miydiniz? Dua edin biz eşek kullarına ki, bizim gibi eşekler var da, siz de bu tahtta oturabiliyorsunuz!
Padişah sakalını sıvazlamış, eşeğin öyle her eşek gibi teneke bir nişanla gözünün doymayacağını anlamış;
-Ey eşek kulum, haklısın! demiş.
-Senin sayesinde ben bu makamdayım. Senin bu çok yüksek hizmetini karşılayabilecek bir nişanım yok. Sana ölünceye kadar ahırımdan bol ot ve kış aylarında da sürekli bakım olacak. Ye ve saltanatım boyunca her gün anır, yeter! der...
Kıssadan hisse,
Camia ciddi bir süreçten geçiyor.
Bir dip dalga ve onunla birlikte ortaya çıkan Kongre talebi ve bu süreçte pozisyonlar üzerinde bir yarıştır almış başını gidiyor.
"Işığı gören misali" bu gelişmelerden herkes kendince bir rol kapma yarışında.
Birbirini itekleyenler,
Çelme takanlar,
Otururken koltuk çekenler
...
Vel hasıl herkes kendine alan açma derdinde.
Bir dip dalga ile başlayan süreçte başından beri bu selin içinde olanlar var, yol kenarında bekleyip kayığını sele katanlar var, paraşüte bağladıkları botla selde en öne geçme hesabında olanlar var.
Mevzu aslında, dip dalgaya sebep olan tabanın iktidar ile alakalı umutlarının son bir hamle ile tezahür etmesinden ibaret, ancak selden bir şeyler kaparım hesabında olanlarında seyirci olarak kalmadığı ve bir şekilde sürece dahil oldukları bir dönemden geçiyoruz.
Ülkücüler, bu süreci sağlıklı bir şekilde kırmadan, incitmeden, ötekileştirmeden, birbirisini yaftalamadan atlatmalı, Umutları tüketmeden bu işi sağlıklı bir şekilde tamamına erdirmelidir.
Dip dalga ile oluşan bu rüzgarda samimi olarak emek ve mücadele edenler var. Dava adına, kurumsal yapı adına iyi bir şeylerin olması, ülke ve milletin gelecek adına Umut vadeden bir yapının ortaya çıkmasını amaçlayanlar var.
Birde kıssadan hissede olduğu gibi, NİŞAN KAPMA derdinde olanlar var...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.