Niçin köylere dönmeliyiz? Kıtlık ve açlık geliyor!
Başlık belki tanıdık gelebilir. Ama eksik: Aslında herkes köylere dönmeye başladı bile.
Şimdilik emeklilerden, aydın sanatçı kesiminden başlayan dönüş, geniş halk kesimlerini de etkileyecek.
Değerli uzmanlar, uzman olmayanlar, eli kalem tutan, YouTube kanalı bulan herkes bas bas bu konuyu işliyor.
En son The Economist dergisinin son sayısında kıtlıktan bahseden makale işinciddiyetini perçinledi.
Dergi kapağında bile bu makalenin ciddiyetine uygun biçimde buğday başakları resmedilmiş, ancak dikkatli bakınca başaklardaki buğday tanelerinin kuru kafalardan oluştuğu görülüyor.
Dergi bize önümüzdeki yıllarda açlıktan kaynaklanan ölümlerin olacağını haber veriyor.
Yazar Osman Başıbüyük (E. Pilot albay) dergideki makaleden yola çıkarak önemli uyarılarda bulunuyor.
“Bugün medyada yer alan kıtlık tartışmalarını görüyorsunuz. Peki, bizi bekleyen kıtlık doğal sebeplerle kendiliğinden mi kapımızı çalacak yoksa birileri bilerek mi bu kıtlık sürecini hazırlıyor? Gelin biraz da bu konuya odaklanalım.” diye yazarak tarihte, özellikle Avrupa’da yaşanan kıtlık zamanlarından örnek veren Başıbüyük, kıtlık sonrası siyasal sistemlerdeki değişikleri irdeliyor.
Osman Başıbüyük’ün sunsavunma.net’teki köşesinde yazdığı ‘Kıtlık ile Mülksüzleştirme’ başlıklı yazısında bu kıtlığın ‘suni’ olarak yaratıldığı vurgulanıyor.
Yazıdan önemli yerler şöyle:
-Halkın gündeminde küresel kıtlık dedikoduları var. Dünya hızla suni olarak yaratılan küresel bir kıtlığa doğru sürükleniyor. Kıtlık ve açlık toplumları derinden etkileyerek köklü siyasi ve ekonomik değişikliklere sebep olur. Tarihte bu hep böyle olmuştur. Eğer dünya suni bir kıtlığa sürüklenmek isteniyorsa bilin ki köklü siyasal ve ekonomik değişiklikler yapılmak isteniyordur.
-The Economist dergisi önümüzdeki yıllarda açlıktan kaynaklanan ölümlerin olacağını haber veriyor.
- 2019 yılı sonunda dünya koronavirüsüyle tanıştı(rıldı). Ortalığa büyük bir korku salındı. Dünya Sağlık Örgütü, hemen küresel salgın ilan etti ve ülkeler kapanmaya zorlandı. Ciddi bir üretim düşüşü yaşandı. Kara, hava ve deniz ulaşımı durduğundan tedarik zinciri kırıldı. Bütün bunlar fiyatlarda bir artışa, hayat pahalılığı yani enflasyona sebep oldu.
- Dünyadaki enflasyon trendi aslında koronavirüs salgını ile başlamadı. Başlangıcı 2008 yılında ABD yaşanan emlak krizidir. ABD’de Vatansız Para öyle düzenlemeler yaptı ki ödeme gücü olmaya insanlara bile ev kredisi verdiler. Emlak fiyatları o kadar hızlı artıyordu ki, insanlar bu ucuz krediyi alıp kısa sürede büyük kârlar elde edeceklerini düşündüler. Arkasından emlak balonu bilerek patlatıldı ve birçok banka ve finans şirketi iflasın eşiğine geldi. Sonra Vatansız Para, “batmak için çok büyük – toobigto fail” kavramını icat etti. Dediler ki; “bu bankalar ve finans kuruluşları o kadar büyük ki iflas etmelerine izin verirsek ABD ekonomisi büyük zarar görür. Ne yapalım o zaman, bunları kurtaralım”. Amerikan Merkez Bankası – FED, kurtarma paketleri kapsamında para basarak bu banka ve finans kuruluşlarının kasalarını yeniden doldurdu. Buna finansal genişleme dediler. ABD, 2008 yılından itibaren karşılıksız para basma işine hız verdi. ABD yapar da diğerleri durur mu? Avrupa Birliği de Çin de Japonya da Türkiye de karşılıksız para basmaya başladı. Böylece piyasalara pompalanan fazladan para her şeyin fiyatının yükselmesini sağladı ve böylece enflasyonist bir ortam hazırlanmış oldu.
-Dünya gıda programı verilerine göre Ukrayna ve Rusya dünya buğday üretiminin %30’unu, mısır üretiminin %20’sini yapıyor. The Economist dergisindeki makaleye göre ise bu iki ülke dünyada üretilen toplam kalorinin %12’sine eş değer tarımsal üretim yapıyorlar. İşte böylesine büyük bir tarımsal potansiyel şu an savaş sebebiyle devre dışı bırakılmış durumda.
-2020 yılı Mayıs ayında İngiltere Prensi Charles ve Dünya Ekonomik Forumu başkanı KlausSchwab kameraların karşısına geçerek Büyük Sıfırlama-Great Reset’i ilan etmişlerdi. 2016 yılında Dünya Ekonomik Forumu, 2030 yılında dünyayı nasıl gördüğüne dair 8 tahmini içeren kısa bir video yayınlamıştı. Bu tahminlere göre, gelecekte evimiz, arabamız, telefonumuz ve hatta giysilerimiz bile olmayacakmış! Ama biz mutlu olacakmışız! Her şeyi kiralayacakmışız. Çünkü satın almak çok pahalı ve masraflı olacakmış. Satın almak yerine insanlar daha ucuz olan kiralama yöntemini tercih edecekmiş. Her şeyimiz kontrol altında olacakmış! Ama biz yine de mutlu olacakmışız! Yani evimizde bile kameralar bizi takip edecekmiş, bütün harcamalarımız, bütün varlıklarımız kayıt altında olacakmış! Ama biz yine de mutlu olacakmışız!
- Yaratılan suni kıtlık ve enflasyon gıda fiyatlarını öyle noktaya getirecek ki, açlık çeken halklar isyana zorlanacak. Devletler asgari ücrete zam yapacaklar ama bu zam birkaç ay içinde eriyecek. Bu arada şunu düşünün. Devletler vatandaşına verecek parayı nereden bulacak? Devletlerin tamamı gırtlağına kadar borçlu. Peki, bu borç kime? Vatansız Para’ya. ABD’nin borcu 30 trilyon doları aştı. Bu para ödenmesi imkânsız bir miktar. Ama ABD’nin çok problemi olmaz çünkü onların bastığı yeşil kâğıt her yerde iş yapıyor. Peki, Türkiye gibi ülkeler ne yapacak? Türkiye’nin borcu 600 milyar dolar civarındadır. Devlette para yok ki vatandaşına versin?
HAYAT PAHALILIĞI ve AÇLIĞIN TETİKLEYECEĞİ OLASI SENARYOLAR
- Bir yandan çeşitli yolsuzluklarla suçlanan hükümet, muhalefetin “iktidardan düşünce sizi yargılayacağız tehdidi” altında kendisini iktidarda kalmaya mahkûm hissediyor.
-Açlık çeken halk, sokağa dökülmüş, hükümetin derdine çare bulması için her geçen gün protestoların şiddetini artırıyor. Sonuçta Vatansız Para’nın sistem değiştirme dayatmalarıyla halkın isyanı arasında sıkışan hükümetler boyun eğecekler ve böylece Vatansız Para’nın insanları mülksüzleştirip köle yapma projesi hayata geçecek.
-Yaz etkisiyle sebze meyve fiyatlarındaki kısmi düşüklük bizim bu yazı atlatmamızı sağlar ama sonbahar ve kış ayları riskli görünüyor. Enflasyonun daha da tırmanmasıyla Türkiye’de de benzer halk hareketleri olabilir. Allah korusun halk sokağa dökülürse, Recep Tayyip Erdoğan nefretini kullanan bazı guruplar, aynı Kazakistan’da olduğu gibi halkı devlet binalarını yakmaya ve yağmalamaya yönlendirilebilir.
-PKK, insanların arasına sızarak bu işi gönüllü yapacaktır. Türkiye’de 7-8 milyon siyasi sığınmacı var. Kim bilir bu insanların arasında içimize hangi örgütler sızmıştır? Halkın hayat pahalılığını protesto etmesi doğaldır. Ama halkın arasına girerek devlet malına zarar vermeye çalışanın kafasını halk oracıkta kırmalıdır.
Maalesef önümüzde böyle bir senaryo duruyor.
SONUÇ
Vatansız Para’nın bir oyunu ile karşı karşıyayız. Yaratılan suni kıtlık ve enflasyon halkı sokağa döküp devletleri yenidünya düzenini kabule zorlamak için tezgâhlanıyor. Siyasilere kızgınlık başka, siyasilere kızıp devlete saldırmak başkadır. Herkes bunun ayırımını iyi yapmalı. Yoksa bizim kızgınlığımızı, yıkıcı güç olarak bize karşı kullanacaklar. Sizi kendi kendinize saldırtarak mülksüzleştirme oyununun bir parçası yapacaklar. Herkes bu tuzak karşısında uyanık olmalı.
Köylere dönmekse, belki yoksul bırakmış ama üzerinde yaşayan hiç kimsenin tarih boyunca açlıktan ölmesine neden olmamış Anadolu için yeni bir yaşam kaynağı olacaktır.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.