Polonya'nın başkenti Varşova'da gerçekleştirilen NATO zirvesinde ana gündem maddelerinden birisi, ittifakın Karadeniz'e yerleşme konusu oldu. Böylelikle NATO ittifakı, 1991den günümüze ilk defa Rusya'yı tehdit eden bir konuyu gündeme taşıdı.

Varşova'da 8-9 Temmuz tarihlerinde yapılan NATO zirvesi, küresel ve bölgesel konuların değerlendirildiği; son derece kritik konuların gündeme getirildiği önemli bir toplantı özelliği taşımakta. Bu zirve ile birlikte Rusya, 25 yıl aradan sonra NATO tarafından 'tehdit' olarak algılandırılmak istendi.

Böylelikle NATO, Avrupa'da Rusya ile yeni bir soğuk savaşın startını vermiş oldu. ABD, 25 yıldır sürdürdüğü tek kutuplu Dünya'yı, Rusya tehditi iddiası ile sona erdirerek bitirdi. Çok kutuplu Dünya tekrar başladı.

ABD öncülüğündeki NATO'nun bu yeni planı, Türkiye açısından olumlu bir gelişme değildir. NATO'nun Karadeniz'deki yeni planı, Türk - Rus dostluğuna kurulan bir tuzaktır. Bu durum Türkiye'nin dış politikasına aykırıdır.

Karadeniz'de yeni çatışma alanının çıkarılması, Türkiye'yi hem kuzeyden ve hemde güneyden sıkıştırılmasına sebep olacaktır. NATO'nun genişletilmiş Karadeniz kavramı, Karadenizi barış denizi değil; çatışma denizi yapacaktır.

NATO'nun Ukrayna, Bulgaristan ve Gürcistan'daki varlığı; Türkiyeyi sıkıştıracak, Rusya ve Kırım yarımadasını tehdit edecektir. Bu durum bölgemizi ateş çemberine çevirir.

ABD ve NATO Karadeniz'e ne kadar çok girerse, Türkiye ve Rusya o kadar uzaklaşacaktır. Türkiye'nin onlarca yıl uğraşması ile oluşan BLACKSEFOR mekanizmaları yok olacaktır. Türkiye - Rusya uyumu gerçekleşmeyecektir.

Türkiye'nin Suriye'de tamamen NATO'ya angaje olması, Türkiye'nin oluşturmaya çalıştığı iç ve dış güvenlik mekanizmalarını yok edecektir. Rusya bu duruma sıcak bakmayacağı gibi, sert tepki verecektir. NATO'nun bu siyaseti Türkiye'nin Dışişleri ve Genelkurmay görüşüne tamamen zıttır.

 Ünver Sel

Kırım Tatar Kültür Dernekleri Federasyonu
Genel Başkanı