Selçuk DÜZGÜN

Selçuk DÜZGÜN

MUSUL NAMUSTUR!

MUSUL NAMUSTUR!

MUSUL NAMUSTUR!

 

“Allah nasip eder, ömrüm vefa ederse Musul, Kerkük ve adaları geri alacağım. Selanik de dâhil, Batı Trakya’yı Türkiye hudutları içine katacağım.” Başkomutan Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK

 

Atatürk bu sözleri, 1933 (bazı kaynaklara göre 1932) yılında, Ankara’da görüştüğü Amerikalı General Mc. Arthur’a söylemişti.

Başka bir teze göre bu sözler Atatürk`ün vasiyetidir.

İnsanın aklına hemen şu sorular geliyor;

Musul Türkiye toprakları içersinde olsaydı, Diyarbakır örneğindeki gibi aşiret egemenliği ve aşiret çıkarları uğruna çatışmaların yaşanmadığı modern bir il olabilir miydi?

Yoksa 1984 yılından beri Türkiye üzerinde oynanan PKK terör oyununun çok daha şiddetlisi yabancı güçler tarafından sırf petrol uğruna oynanır mıydı?

Bunları tahmin edebilmek çok zor, ancak gerçek olan şu ki; Musul kesinlikle Türk toprağı olmalıydı, olmalıdır.

1118’den itibaren bir Selçuklu toprağı ve 1517’den itibaren de bir Osmanlı vilayeti olan Musul, Birinci Dünya Savaşı sona erdikten sonra Mondros Mütarekesi’nin 7. maddesi bahane edilerek İngilizler tarafından işgal edilmiş, bunun üzerine İngilizlerle Türkler arasında şiddetli bir mücadeleye sahne olmuş, sorun silahlı mücadeleyle çözülememiş ve konu Lozan Konferansı’na bırakılmıştı.

Ancak Musul’un statüsü burada da kesin olarak belirlenemediği için sorunun çözümü bir sonraki görüşmelere ertelenmiş, bu görüşmelerden de bir sonuç alınamaması üzerine 1926 yılında yapılan Ankara Antlaşması’yla İngiliz mandasındaki Irak’a bırakılmıştı.

Daha sonra Irak ile (1936) yapıldı.

Bu son anlaşma ile Irak yönetimi Musul Petrolleri elde edilen gelirin % 10 unu 25 yıl süre ile Türkiye`ye verecekti.

Irak bu parayı asla Türkiye'ye ödemedi.

Türkiye Hükümetleri de büyük bir zaafiyet ile bu parayı talep etmedi. 1953` te, Irak'tan birikmiş alacak olarak 100 milyon talep edildi.

Yapılan görüşmeler 1958 de Irak'ta meydana gelen kanlı ihtilal ile sonlandı ve Musul Petrolleri doğan hukuki alacağımız tozlu raflara kaldırıldı.

Şimdi durum ne? Mevcut durumda ne yapmalı?

Prof.Dr E.Arıklı`nın şu tezlerine aynen katılıyorum;

a) Musul da anlaşma yaptığımız hiç bir resmi güç, yani ne İngiltere ve ne de Irak yönetimi şu anda Musul'da işbasında değildir. Buranın kontrolü DAEŞ 'in elindedir. Türkiye 15 Kasım 1918 de terk ettiği ve Misakı Milli sınırları içerisinde kabul ettiği Musul da, Irak yönetimi tekrar otorite kurana kadar güvenliği sağlamalıdır.

b) Irak Hükümeti Musul'da otoritesini kurduktan sonra da Türkiye, 8 Aralık 1936 da Irak Devleti ile imzaladığı anlaşmalardan doğan hakkını kullanarak, birikmiş petrol geliri haklarını talep etmeli ve bu amaçla Irak Hükümeti nezdinde hakkını aramalıdır.

SONUÇ:

Aslında bizler Musul`u istiyoruz.

DAEŞ ve Irak hükümetinden bu topraklar alınmalıdır.

Eski topraklarımızı Türkler‘in yaşadığı başka yerleri istemek kutlu bir düşüncedir.

Bizler hakkımızı, atalar mirasını almak istiyoruz.

Alacağız da… Vesselam


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Selçuk DÜZGÜN Arşivi