Medeniyet çatışması ve sureti haktan görünenler
Batı medeniyeti gücü, sömürüyü esas alan materyalist bir medeniyettir. Bunu en güzel ifade eden filozoflar ise, Sokrates, Descartes, Heraklitos, Çiçero, Epikuros, Demokritos, Eflatun, Voltaire, Sokrates, Aristoteles, Kant, Hegel, Nietzsche, Engels, Durkheim, Marx okutarak...
Doğu medeniyeti adaleti, erdemi, insanlığı korumayı esas alan bir medeniyettir. Bunu en güzel ifade eden düşünürler, İbn Sina, İbn Rüşd, Sühreverdi, Maturudi, Hoca Ahmed Yesevi, Râzi, Gazali, Farabi, Biruni, İbn Haldun, Uluğ Bey, Ahi Evran, Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bayram Veli, Fatih Sultan Mehmet, Akşemsettin, Ali Kuşçu, Kâtip Çelebi, İbrahim Hakkı, Ahmet Cevdet Paşa, Oktay Sinanoğlu, Kemal Karpat, Halil İnalcık, Şerif Mardin, Sabahattin Zaim, Semavi Eyice, Fuat Sezgin, Necmettin Erbakan gibi yazmaktan aciz kaldığımız çok sayıda büyük düşünce ve bilim insanı yetiştirdik, çok sayıda emsalsiz eserler verdiler.
Tarih boyunca dönem dönem iki medeniyetinde üstün olduğu dönemler olmuştur. Son üç asırda gücü ele geçiren batı medeniyeti bütün dünyaya kendi düşünce yapısının üstünlüğünü kabul ettirdi. Bugün insanlığın düştüğü çıkmaz bu sorun etrafında yaşanmaktadır. İnancımızın ve kültürümüzün değerlerini kendi fikir kaynaklarımızı hiç anmayarak batılı değerlerle yetiştirilmiş ve devşirilmiş bazı kesimler, elbette ki; "Ayasofya müze kalsın, Sultanahmet de müze olsun" diyecektir!..
Tanzimat sonrası başlayan değerlerimizi küçümseme ve yabancılaşma süreci ile birlikte eğitim anlayışı hiç değişmedi: Kendi kültürümüzün ilkel ve geri olduğunu, batılı değerlerin üstün olduğunu öğretti. Bu nedenle bir çocuk bu bozuk sistemin içinde ne kadar uzun süre kalırsa o kadar bozuluyor, kendi asli değerlerine düşman haline geliyor!
Buyurun işte: Adam profesör olmuş ama kendi değerlerinden, kendi milli kimliğinden haberi yok. Kendi değerlerine düşman ve bunu sözde tarafsızlık adı altında yapıyor.
Doğu-Batı rekabetinde Batı medeniyeti direk yaptığı müdahalelerde ağır bedel ödediği için bu gün daha ileri metotları kullanıyor. Planlarını gizli olarak, devşirilmiş kişiler üzerinden, dolaylı olarak daha kolay ve ucuz yollarla daha az zararla icra ediyor. Bizi, bizim gibi olan ve bizden görünen, sureti haktan görünerek kime hizmet ettiğini gizleyen kişiler üzerinden vuruyor. Adı Ahmet, Mehmet, Ali, Ayşe, Fatma, Emine olması fark etmiyor. Bu yöntemle şeklen ve bedenen bizden, ruhen ve kalben onlardan olanlar üzerinden bir vekâlet savaşı yapıyorlar.
Batı medeniyeti sömürü düzenini devam ettirmek için iç bünyede oluşacak her karşı koymayı başlamadan bitirmek zorundadır. Bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ve birçok fakir ülkede durum aynıdır, her iyi gelişme engellenir. Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil Paşalar tasfiye edilmiş, Devrim Otomobili, ağır sanayi hamleleri, havuz sistemi, D-8 gibi bütün girişimler engellenmiştir. Ondan sonra çıkıp; Elon Musk “Space-X’i uzaya roket attı, biz hala Ayasofya ile uğraşıyoruz” , diyorlar; utanmadan hem engelliyorlar, hem de geri kaldık diye dövünüp duruyorlar. Bu zavallılar bu sefil düşünceli küçük adamlar uzay teknolojisinde Rusya’nın 1960’dan beri yaptığı uzay mekiği ve uzay istasyonu projesine yetişmek için ABD’nin çabalayıp durduğunu bilmiyorlar.
Ne diyebiliriz ki; “köle efendisinin her yaptığını alkışlamak zorundadır”. Bunlar kendisi gibi olamazlar, milli hamlenin ne olduğunu anlayamazlar. Adı üstünde: Köle!
Kölenin mantığı ve ilkesi olmaz. Hatta kişiliği bile olmaz.
Biz, büyük bir medeniyetiz, büyük bir tarihe sahibiz, büyük düşünmek zorundayız..!
Merhum Arif Nihat Asya'nın Fetih Marşı'ndan bir mısra ile sözlerimi nihayete erdiriyorum;
"Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın".
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân'dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!
Küçük görme, hor görme, delikanlım kendini!
Şu kırık âbideyi yükseltecek taştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın
Bu kitaplar Fâtih'tir, Selim'dir, Süleyman'dır;
Şu mihrab Sinânüddin, şu minâre Sinân'dır;
Haydi, artık uyuyan destanını uyandır!