İDLİB’TE NE İŞİMİZ VAR?
Ülke olarak Suriye’ye operasyonlara başladığımızda amacımız ve önceliğimiz sınır güvenliğimizi kontrol altına almak ve oluşturulmak istenen terör koridorunu yıkmak içindi. Bu yüzden El-Bab operasyonu, Zeytin Dalı Harekatı, Afrin operasyonu, Fırat Kalkanı ve Barış Pınarı operasyonlarını yaptık. Başta PKK’nın Suriye uzantıları olan PYD / YPG olmak üzere IŞID ile zorlu mücadeleler verdik.
Ülkemizin BEKAA sorunu olabilecek terör koridorunu yıkıp geçtik.Son olarak İDLİB’e başlattığımız Bahar Harekatı ile neyi amaçlamakta, neyi hedeflemekteyiz.
Bu soruyu kendi kendimize sorduğumuz mutlaka olmuştur. Hatta bu konuda muhalefetten sert tepkiler bile gelmekte, şehit haberleri geldikçe içimiz yanmakta ve yüreğimiz dağlanmaktadır. Peki yüreğimize acı veren bu olaylar sonucu İDLİB ülkemiz için neden bu kadar önem arz etmektedir. Gelin hep beraber elimizi başımıza koyup bir düşünelim. Olayları analiz edelim. Öncelikle önümüze bir SURİYE haritası koyalım. Haritaya bakarak olayları daha iyi anlayabilir ve analiz edebiliriz.
Haritada İDLİB ülkemiz sınırları içerisinde olan HATAY ile sınır bağlantısı bulunmaktadır. İDLİB’in doğusunda sırayla HALEP, RAKKA, HASEKE, ve ırak sınırları içerisinde olan MUSUL ve KERKÜK bulunmakta, Batısında LAZKİYE, Güneyinde HAMA, HUMUS ve başkent ŞAM, Güneydoğusu’nda DEYRİZOR bulunmaktadır. Dikkat çekilmesi gereken RAKKA, DEYRİZOR, MUSUL ve KERKÜK şehirleridir. Bu noktaları neden dikkat çektiğimize gelince de bu noktalar PETROL yataklarının bulunduğu noktalardır.
Suriye’nin RAKKA ve DEYRİZOR bölgeleri ülke petrolü’nün %75 nin çıkarıldığı bölgeler olup, IRAK sınırları içerisinde yer alan MUSUL ve KERKÜK’te bu ülkenin petrol rezervine sahip bölgeleridir. Aradaki bağlantı nedir diye sorduğunuzu duyuyorum. Söyleyeyim bu bölgeler sırasıyla aynı hat üzerinde bulunan bölgelerdir.
HALEP ülkemizin kontrolünde olmasına rağmen RAKKA ve HASEKE bölgesi ile güneydeki HAMA ve HUMUS bölgeleri RUSYA ve Esed güçlerinin kontrol altında tuttuğu bölgeler olup, DEYRİZÖR ve IRAK sınırları içerisinde yer alan MUSUL ve KERKÜK şehirleri ABD ve onun milis gücü olan PYD/YPG güçlerinin kontrolündedir. Bu petrollerin ABD ve AVRUPA’ya ulaştırılabilmesi için güzergah KERKÜK-MUSUL-HASEKE-RAKKA-HALEP-İDLİP ve liman şehri olan ve oradan gemilerle sevkiyatı yapılabilecek tek AKDENİZ şehri olan LAZKİYE hattını kullanacaklar, yada KERKÜK-MUSUL-DEYRİZOR-HAMA-İDLİB ve LAZKİYE hattını kullanmak zorundalar. Hatta BASRA KÖRFEZİ’ni kullanarak yapılabilir, lakin Basra Körfezinden yapılacak sevkiyat hem maliyetli hemde çok zaman kaybıdır.
Bu bölgeden sevkiyat okyanus aşırı sevkiyat demektir. Okyanusu dolanması lazım. Bu yüzdendir ki ilk 2 seçenek petrollerin taşınması için çok makul bir seçenektir. İlk seçenekte HALEP kontrol altına aldığımız için ikinci seçeneğe başvuracaklardır. Her iki seçenekte Petrollerin liman şehri LAZKİYE’ye ulaşabilmesi için İDLİB şehrinin önemi ortaya çıkmaktadır. İDLİB’e hakim olan devlet yada devletler SURİYE ve IRAK petrollerinde söz hakkına sahip olmaktadır. Suriye’de bir iç savaşı tetikleyerek bu petrollere sahip olmak isteyen dış güçler hedeflerine bir bir yaklaşıyorlardı. Amaçları SURİYE’yi parçalayıp petrollere sahip olmak bunu yaparken de bir göç dalgası oluşturarak ülkemizin dikkatini dağıtmak ve ülkemizde karışıklıklara sebep olmak istemişlerdi.
Bu yüzden göçmenleri kontrol altında tutmamız ve onları kabul etmemiz için bize yıllardır boş vaatlerde bulunmuşlardı. Fakat devletimiz oynanan oyunu fark edip sınırlarındaki terör unsurlarını öne çıkartarak hem oluşturulmak istenen terör koridorunu hemde sevkiyat ile yol güzergahının önüne set çekmiştir. Ülkemizin bu seviyeye geleceklerini kendileri dahi tahmin edememiş olup, hatırlarsanız 20 km derinlikte güvenli bölge kuralım diyerek bizi durdurma derdine düşmüşlerdi. Devletimiz öyle derin bir plan yaparak hem mültecilere kapısını açtı hemde bölgede ben yoksam sizin hiçbir hakkınız yoktur demeye getirdi.
Devletler arasında dost düşman olmaz, devletler arasında çıkar çatışması olur. Nasıl ki yukarıda tek tek saydığımız çıkarları olan devletlerde varsa bizde ülke olarak çıkarlarımızı gözetmek zorundayız. Ülkemizde ve kontrol altında tuttuğumuz bölgelerde milyar dolarlar harcadıysak bu masrafların tahsili de zaruridir. Devletimiz bunu çok iyi analiz ettiği için İDLİB’e çok önem vermektedir. Bu pastadan bize de mutlaka pay çıkmalıdır. Son dönemlerde yapmış olduğumuz operasyonlarla artık sadece sahada değil masada da güçlü durumdayız. Ülkemizin menfaatleri gereği nasıl ABD, RUSYA, AVRUPA oradaysa hatta bütün dünya oradaysa bizde orada olacağız.
Bölgede verdiğimiz cümle şehitlerimize rahmet olsun. Vatan sağ olsun. Burada ki asıl mesele Devletin bağımsızlık meselesidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.