Celal Eren ÇELİK

Celal Eren ÇELİK

Evde kalmak neyse de aç kalınca ne yapacağız?

Evde kalmak neyse de aç kalınca ne yapacağız?

Corona virüs salgını tüm Dünya’da olduğu gibi Türkiye’de de bir kabus gibi hayatın üzerine çökerken bu salgının en büyük etki alanı ise insanların sağlığını ardından devletlerin üretimi oldu…

Ancak özellikle çok da fazla konuşulup tartışılmayan bir konu var ki kısa bir zaman sonra hem Dünya’nın hem de Türkiye’nin en çok sıkıntı çekeceği nokta tam da burası:TARIM ÜRÜNLERİ

Salgın nedeni ile tüm Dünya evlerine kapanmış durumdayken gıda stokları da yavaş yavaş erimekte. Eriyen gıda stokları yerine ise üretim yapılamıyor yahut son derece düşük miktarda gerçekleşen yetersiz bir üretim arzı söz konusu.

Hal böyle olunca çok kısa bir gelecekte tüm Dünya ülkeleri 2 temel şeyin başka ülkelere ihracını yasaklayacaklar:Sağlık ürünleri ve tarım ürünleri… 

Zira bu 2 temel sektörde üretilen ürünler Dünya’nın her ülkesinin belki de kendisine dahi zar zor yetecek miktarda olacak o nedenle kimse başka bir ülkeye bu ürünlerin satışını yapmayacak.

Peki bir “Olasılık” olmaktan çok çok öte, adım adım yaklaşan büyük bir tehlike ve karşısında yeterli önlem alınmazsa doğuracağı sonuçlar açısından büyük bir felaket olacak bu “GERÇEK” karşısında Türkiye’nin durumu ne? 

İşte bu soruyu sorduğumuz anda maalesef içimizin ürpermemesi de uykularımızın kaçmaması da mümkün değil.

Zira AKP iktidarının uyguladığı tarım politikaları ile 2002 sonrasında adeta “Bitirilen” tarım sektörü ve çitçilerimiz üretim yapamaz hale gelmiş durumda…

Salgın hastalık öncesinde dahi çok büyük bir batağa saplanmış olan çiftçilerin bu salgınla beraber adeta nefes almakta dahi zorlandıklarını söylemek hiç ama hiç abartılı bir tespit olmayacak halde…

İsterseniz bazı rakamlar verelim ki AKP döneminde bitirilen tarımın ve çiftçinin hali daha da net biçimde bir “Kara tablo” olarak karşımıza çıksın…

***

2002 yılında AKP iktidara geldiğinde Çiftçi Kayıt Sistemi’nde kayıtlı çiftçi sayısı 2 milyon 588 kişiydi ve Türkiye Bankalar Birliği’nin verilerine göre de çiftçilerin tarımsal alanda kullanmak için aldıkları kredilerin toplam tutarı ise 2,5 milyar Tl’ ydi.. 

Yine AKP iktidara geldiğinde 2002 yılında her bir çiftçinin ortalama borcu  bir çiftçinin ortalama borcu da yaklaşık Bin TL idi. 

Aradan geçen zaman zarfında AKP’nın adeta “Tarımı taammüden öldürme” politikaları sonrasında 2018 yılına gelindiğinde TÜK verilerine göre tarım sektöründe istihdam edilen kişi sayısı ise 2002’de 7 milyon 458 bin kişiyken, 2018 Şubat ayı itibariyle 4 milyon 983 bin kişiye geriledi. Bu da son 16 yılda 2 milyon 475 bin daha az tarım çalışanı anlamına gelmekte. 

Tarımsal alandaki toplam borç ise 103 milyar 133 milyon 541 bin TL’ye fırladı...

AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılında her bir çiftçi ortalama sadece 1000 TL borçlu haldeyken sadece 2018 verilerine göre her bir çiftçinin borcu ortalama 48 bin 500 TL’ye yükseldi…

2004 yılında çiftçilerin geri ödeyemedikleri kredi rakamı toplam 211 milyon TL’ydi, 2018 yılında ise bu rakam 4 milyar 820 milyon oldu ve çiftçiler bankaların icra takibinde kabus dolu günler geçirmeye başladılar...

Türkiye’de tarımın çanına ot tıkayan AKP politikaları sebebi ile tarım alanları da yüzde 15 oranında azaldı.Yani artık üretim yapılan tarım alanlarımız da adım adım hiçbir şey ekilemez hale getirilmiş durumda…

Dünya’da petrol fiyatları tarihin en düşük seviyelerine gerilemişken Türkiye’de benzin ve motorinin litre fiyatı maliyet fiyatının yaklaşık %500-700 üzerinde satılmakta ve çiftçinin beli bir de buradan kırılmakta…

Üreticiler FİSKOBİRLİK gibi devlet güvencesi sağlayan kurumların AKP projeleri ile zihni sinir biçimde tasfiye edilmesi sonrasında “simsarların “Tüccarların” eline bakar hale getirilmiş ve onların insafına terk edilmiş halde…

Ve AKP iktidara gelmeden önce Dünya’da tarım alanında kendi kendisine yeten 7 ülkeden birisi olan Türkiye, AKP ile birlikte her alanda olduğu gibi tarımda da “Üretimi değil tüketimi” tercih ettiği ve hatta tarımda üretmeyi değil üretmemeyi teşvik ettiği için bir de milyarlarca dolar tarım ürünleri için ithalat parası ödedi.

2003-2018 arasındaki 15 seneden Türkiye kendi topraklarında en kalitelilerini üretebileceği tarım ürünlerini üretmek yerine zaten kısıtlı olan mali kaynaklarından tam 95 milyar 260 milyon Dolar ödeyerek yabancı ülkelerden tarım ürünü ithalatı yaptı.

Yani Türkiye yabancı devletlerin tarım alanında da “Açık ve talan edilen” pazarı haline dönüştürüldü… 

***

İşte bunca senedir bu rezalet tarım politikası ile çiftçiyi,köylüyü ve toptan bir tarım sektörünü öldüren AKP, CORONA ile birlikte “BÜYÜK AÇLIK TEHLİKESİ” ufukta görününce güya muhteşem(!) bir hamle yaparak Tarım Arazilerini kullanıma açarak çiftçilerin deneme ekimlerini ücretsiz yapmalarını sağlayacak düzenleme yaptı…

Ama AKP her şeyde olduğu gibi bu konuda da çok çok geç kaldı.

Zira o tarım alanlarının ekilmesi de bu tarım alanlarından ürün alınması da öyle hemen olacak bir konu değil,sadece arazilerin dağıtılacağı çiftçilerin belirlenmesi dahi uzunca bir süre alacaktır.

Oysa CORONA SALGINI esnasında “Ekim” dönemi gelen ürünlerin ekim ayları olan 1-2 ay içerisinde ekilmemesi halinde 1 sene o ürünü bekleyemezsiniz…

Bugün gelinen tabloda çiftçi ölmüş,üretim durmuş ve AKP’nin canına kast ettiği tarım sektörü bitkisel ürün üretemiyor zira kendisi bitkisel hayata girmiş durumda…

Memleket Dünya’nın kendisine yeten ülkelerinden birisiyken hali hazırda tarım ürünlerinin bazılarında dahi uygulanan “ithalat politikaları” nedeni ile yabancı ülkelere göbekten bağlı hale getirilmiş…

Ve az önce de belirttiğimiz gibi şimdi pek çok alanda yabancı devletlere ithal tarım ürünleri konusunda da göbekten bağlanmışken, bu devletlerin kısa zaman içerisinde bu tarım ürünlerinin ihracatını yasaklamaları sonrasında üste eskisinden daha fazla para versek de bu ürünleri temin edemeyecek durumdaki güzel memleketim..
 

Sizce bu hale getirilmiş bir tarım sektörü,köylü ve çiftçi Dünya’da herkesin kendi tarım ürünlerini kendisini başkası ile paylaşmadığı bir dönemde 82 milyonluk ülkenin tarım ürünleri ihtiyacını karşılayabilir mi?

O nedenle yazımızın başlığını buraya da bir kez daha yazıp üzerine düşünmek “EVDE KALMAK NEYSE DE,AÇ KALINCA NE YAPACAĞIZ?”

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Celal Eren ÇELİK Arşivi