Devleti Çeteler Sarmış Diyor, Terörist Diyemiyor! Burcu Köksal Akımı
Afyon belediye başkan adaylarından Burcu Köksal “Kazandığım takdirde iki parti hariç kapım tüm siyasi partilere açıktır” dedi.
Kızılca kıyamet koptu. Burcu hanımın kapısını kapattığı iki partinin temsilcileri günde üç öğün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Cumhuriyet rejimi hakkında karalayıcı ve yıkıcı açıklamalarda bulunuyorlar. Neden sesiniz çıkmıyor Özgür bey?
Ekrem İmamoğlu bir ilin belediye başkanı adayı iken, başka bir ilin belediye başkanı adayına müdahalenize ne demeli? Siz, İstanbul’da oy alacaksınız diye, sizin hedef seçmen kitlenizi kimse pışpışlıyamaz. Burcu hanımı, sonrasındaki açıklamalarla Bolu Belediye Başkanı ve adayı Tanju Özcan’ı ve yine aynı partinin Balıkesir Büyükşehir Belediye başkan adayı Ahmet Akın’ı tavizsiz, devletçi ve ulusalcı duruşlarından ötürü kutluyorum.
Devlet sisteminde kamu hizmeti içinde bulunan yöneticilerin rotasyon ve liyakate tabii olmalarını yıllarca savunmuşumdur. Sokrates’in de öğrencisi olan Platon’un “Devlet” isimli kitabında: “İdeal bir devlette bilgelik, cesaret, ihtiyat ve adalet en önemli erdemlerdendir. Bilgelik, yalnızca toplumun ufak bir kısmını oluşturan insanlarda görülür ve bu insanlar da Sokrates'e göre yönetici olmalıdırlar” der.
Devlet içinde bilgelikten uzak, liyakat ve ahlak yoksunu bir takım yöneticiler nepotik ve irtikapik hal içinde görev yapabilirler. Devlet organları bir şekilde sistemine dâhil olan bu yöneticileri hukuk ve adalet mekanizması ile gerekli işlemlerle karşı reaksiyonlarla mekanizmasından çıkarır. Sistem içinde yönetici olan bireylerin çıkar ve suç amaçlı oluşturdukları örgütler ve bu suç birliklerinin eylemleri, toplumların ihtiyaç ve güvenlikleri için ihtiyaç duydukları adına devlet dedikleri, toplumun ortak değerleri olan yasalarla desteklenen sistemin suçlanmasını gerektirmez.
Yerel seçim öncesi farklı şehirleri ziyaretlerim devam ederken, konuştuğum seçmenlerde en çok dikkatimi çeken beklentinin veya tercih nedeninin sosyal belediyecilik vurgusu olduğunu bilmenizi isterim. Örnekleyecek olursam,
Aydın’da Cumartesi görüşmüş olduğum Didim, Kuşadası ve Söke seçmeninin yerel seçim kriteri; yol, kanalizasyon, çöp alımı olurken. Nazilli, Bozdoğan, Kuyucakaz seçmeninin tercih sebebi, sosyal belediyeciliğin yanında daha manevi hisler olmakta. Aydın Büyükşehir mevcut belediye başkanından kıyı kesimi memnunken, köylere veya daha büyük yerleşim yerlerine doğalgaz hattı çektirmeyen ve doğalgaz hattını engelleyen kişi olarak Özlem Çerçioğlu’nun tercih edilmeyeceğini söylediler.
Bolu’da aynı tarz söylemler farklı kelimelerle ifade ediliyor. İstikrarlı bir göçmen politikası izleyen mevcut belediye başkanından genel olarak seçmen memnunken, farklı cemaat ve grupların ümmet duygusu beklentisini karşılayamaması kenar mahallelerde işini zorlaştırıyor. 1996-1998 yıllarında yaşadığım Bolu’da yaşayanların fikir profilleri o günden bu güne büyük ölçüde değişmiş. Son beş yılda özellikle zorunlu sığınmacı konusunda bir aydınlanma yaşamışlar.
Kocaeli’ne gelecek olursam; şehir bilimci akademisyen olan büyükşehir belediye başkanı kendi kulvarında rakipsiz gibi görünüyor ama ilçe belediye başkanlıklarında durum aynı değil. Cumhur ittifakı kanadı ve muhalefetin aday seçimi kimi ilçelerde seçmen tercihinin, aynı siyasal görüşten diğer partiye kaydığını gösteriyor.
Büyükşehir belediyesi, Gölcük, Körfez, Çayırova, Gebze ve Darıca’da adayların nitelikleri, seçmen profili ve yatkınlığı iktidar kanadının kazanmasına elverişli iken. Derince, Dilovası, Karamürsel ilçelerinde seçmen tercihi ana muhalefet kanadının göstermiş olduğu adayın niteliklerine göre değişim gösteriyor.
Başiskele ilçesinde mevcut başkanın beş yıllık performansı ve karşısına çıkan adayların isimleri, seçimi iktidar aleyhine çevirecek gibi. Kandıra ve Kartepe ilçeleri aday kaynaklı olarak seçim sonuçları hakkında çok fikir vermemekte. Merkez ilçe ise mevcut başkanın karşısına çıkan iktidar kanadının adayının belediye meclisi ve yerel medya performansına göre değerlendirilerek sonuca gidileceği, seçim yarışını çok az farkla seçmenin alternatifsizliğinden veya mecburiyetinden mevcut başkanın kazanacağı konusunda bizlere fikir veriyor.
Kocaeli Büyükşehir Belediye başkanının hayata geçirmiş olduğu çok iyi projeler yanında, en çok eleştirdiğim projesi ise, Stadyum Tramvay Hattı projesidir. On beş günde bir kullanılacak ve sırf eğlencelik olan futbol için harcanan enerjiye, zamana ve finansmana acıyorum. Oysa bu kaynaklar daha optimal kullanılıp tramvay hattı Eğitim ve Araştırma hastanesi bulunan ve insanların her gün ulaşmak istediği Derince ilçesine kadar batı yönünde uzatılabilirdi.
Iğdır’da iktidar kanadı adayı, başarılı bir mühendis olan hanımefendi, arkasına aldığı iktidar milletvekili desteği ile yoğun bir performans gösteriyor. Toplu yürüyüşler, sosyal medyada şiirler okuyor. Sahne sunumları, kadın toplantıları, resmi kurum ziyaretleri hepsine eyvallah. Seçim çalışmasını tam bir mühendis metoduyla sistemsel olarak yapıyor. Yalnız bir şeyi unutuyor. Bütün seçim çalışmaları sosyal doku üzerine işlenmiş sayısal bir problemdir. Iğdır seçmen sayısı, sosyolojisi ve demografisi ve de seçim çalışma şekli, Ülküm hanımın lehine gibi görünmüyor.
Kars’a gelecek olursak şehrin bir milletvekili var, Kars’lı değil. Kars’tan milletvekili adayı olduktan sonra Kars’ın insanını tanımadan etno-milliyetçilik yaparak, feodal bağları ve aşiretçiliği kullanarak hiç bilmediği.
Toprağının, ailesinin ve geçmişinin olmadığı bir yerden, Kars’tan vekil olmuş. Seçmen iradesini sorgulamak bana düşmez ama seçmen her zaman doğru kararlar veremeyebiliyor. Hiç kimse de sorgulamamış “yaw partide Karslı nitelikli veya yeterli insan yok muydu?” diye. Alametifarikası nedir diye vekil hanımı sosyal medya ve basından takip kararı alarak, konuşma ve paylaşımlarını inceledim. Tipik mikro veyaetno-milliyetçi kafa yapısına sahip. Araya lütfen halkları karıştırmasına rağmen konuşmalarının içeriği buram buramfaşizanlık kokuyor.Bu, 90’lı yılların başında üniversite yıllarında kantin müptelası, günümüzde son model araçla dolaşan, o zamanlar terörizm güzellemesi yapan birisine “sizin yaptığınızda faşistlik” dediğimde bana “ezilen halkların faşizmi olmaz” demesini hatırlattı.
Ezilen halkların, zenginlerin herkesin faşizmi vardır. Faşizm, cahil kalmış, tembel, kendisini geliştirememiş her toplumun içinde olan bir eğilimdir. Bir kişi çıkar kendi toplumunu uyutarak faşizmle yönlendirir ve buna sözde “ezilen halkların hak arayışı” der. Gerçekte halkını sömüren kendisidir. Şimdi bu vekil hanımın ve partisinin eski milletvekili Mahmut Alınak’ta dahil Türkiye Büyük Millet Meclisi çatısı altında Devlet çete vurgusunu slogan haline getirip, rejime ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti aleyhine açıklamalar yapmaktalar.
Tamam, beğenmiyorsunuz madem aldığınız maaşları vekili olduğunuz sizi size oy veren seçmenlere iade edin. İhtiyaç sahibi öğrencilere burs verin, bakıma muhtaç olanlara olanak sağlayın mesela! Mensubu olduğu partinin yerel seçim adaylarının birçoğunun seçim beyannamesini dinledim, kadına özgürlük, halkların kardeşliği, çocuk evleri gibi. Birbirinden alakasız şeylerden söz ediyorlar. En son, bindirilmiş kıta tipi seçmen taşıma sistemi kurarak oy toplamaya karar vermiş olacaklar ki batıdan otobüslerle seçmen getirecekler!
İlk paragrafta yazdığım gibi bireylerin görevlerini suistimal etmeleri, Devletin toplum üzerindeki kutsallığını bozamaz. Nihayetinde sizde bölücülük ve ayrılıkçılık üzerine kurguladığınız siyasal yaşamınızın finalinde, sınırlarımız içinde bir sözde kürt devleti için Türkiye’ye karşı ihanet dolu bir his besliyorsunuz.
Biraz sizinkiler gibi klişe olacak ama: Size kimse söylememiş veya söylemiş olsa bile toplu halde aymazlığınıza gelmiş sanırım. Hali hazırda işleyen yargı ve yürütme devlet içindeki çeteleri ve kanunsuzları yakalayıp ifşa ediyor, yolsuzluk yapanlarda süreç içinde yetkilerini kaybettiklerinde zaten saklanamıyor ve yine hukuk sistemi içinde cezalandırılıyorlar.
Siz ve taraftarlarınız! Dünyanın birçok ülkesinin adının bütün varyasyonlarını terör listesine aldığı, 44 yılda sınırlarımız içinde görevini yapan, evlerinde oturan, tarlasında çalışan, seyahat eden on binlerce insanımızı katleden, büyükşehirlerde toplu ölümlere neden olacak şekilde kanlı eylemler yapan bir örgüte TERÖR ÖRGÜTÜ diyemiyorsunuz. Anadolu’da söylendiği gibi: “Peki bu değneği nereye sokacağız?” vekil hanım?
(değnek= çobanların hayvan güderken veya eşek sürerken kullandıkları kalın ve uzun ağaç dalı)
Şimdi gelelim Kars’a!
Her seçimde farklı vaatlerle kandırılmış, son yıllarda sosyal devletin ancak bilinçli veya duyarlı bir mülki idari amir eliyle uğradığı bir şehirdir Kars. Yerel turizmin gelişmesi rehberlik edilmesi bile aynı şekilde devlet tarafından yapılmıştır. Önceki yazılarımızda belirttiğimiz gibi muhalefet kanalının Kars stratejisi İstanbul seçimlerinin üzerine kurulmuş, Dem partisi ise Kars’ı genel başkanına hediye etmek için çok çalışıyor.
Hatta öylesine yoğun çalışıyorlar ki karşı tarafta olan seçmenleri ürkütmemek uğruna Kars’ta toplu halde dolaşmıyor, ziyaretleri, basın toplantılarını birkaç kişiyle yapıyorlar. Sükûnete öylesine özen gösteriyorlar ki Nevruz bayramı kutlamalarını bile başka bir ilçede yapıyorlar. Yalnız sayın vekile bir uyarıda bulunayım, sloganları karıştırmış olacak. Bizler Türk Ulusu olarak bayramlarda; Şenlik. Esenlik, Barış çağrısı yaparız. Direniş, mücadele gibi kavramlar genelde spor müsabakalarında ve işçi grevlerinde kullanılır. Her konuşmanızda sosyal belediyecilik ve halkların kardeşliğinden!?
Dem vuruyorsunuz ya, daha sağduyulu ve birleştirici sloganlar seçerseniz biraz inandırıcı olabilir.
İçinde bulunmuş olduğumuz Çanakkale Zaferini Kutlama ve şehitlerini anma günü münasebetiyle. Aziz şehitlerimizin hatırası önünde saygıyla eğiliyor, Çanakkale Zaferimizin yıldönümünü Türk Ulusu ile birlikte Kutluyorum. Unutulmamalıdır ki:
Türkiye Cumhuriyeti Devleti kutsal zaferler sonucu kurulmuş bir Ulus Devletidir. Bütün Ulusumuza Kutlu Olsun!
Zaferi Kazananlar Kutlar!
KALIN SAĞLICAKLA!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.