Sarıkamış Harekâtına Giden Yol
Birinci Dünya Harbi'ne Osmanlı Devletinin fiilen iştirakiyle beraber Rus Orduları Kafkas sınırlarını geçti ve Kafkaslarda yaklaşık 3 yıl süren resmi Rus-Osmanlı harbi başladı.
Harbin ilk yılında vukuu bulan ve bir çok kez gündeme oturan Sarıkamış Harekatı’nı incelemek için bölgenin altyapısını, savaşa hazırlık derecesini, bölgede daha önce yaşanan muharebeleri incelememiz elzemdir. İlk olarak sıhhi hizmetlerden başlayalım.
III.Ordu Bölgesinde Sıhhi Hizmetler
Sahada diğer çoğu hizmet gibi sıhhi hizmetlerde de hatırı sayılır ve kökeni yüzyıllara varan bir açık vardır. Muharebe manevralarının uzun süre odak noktası olan Erzurum'da 5000 hastaya 29 doktor düşmektedir(Ramazan Balcı Tarihin Sarıkamış Duruşması s.90). Erzurum’da hastane 4 farklı başlık altında toplanmıştır, bunlar arasında Erzurum Merkez Hastanesi temizliği, yemeği, intizamı ile dikkat çekerken Hilal-i Ahmer Cemiyeti 23 Kasım 1914’te 500 yataklı bir hastaneyi Erzurum'a gitmek üzere yola çıkarmıştır.
Aynı zamanda Erzurum'da halkın yardımı ile 3 bin yataklık bir hastane çalışması da sürmektedir( Ramazan Balcı a.g.e s.92-93)Uzun süre III. Ordu Kurmay Başkanlığını yürüten Felix Guze yatak tipi malzemelerin çok kısıtlı olduğunu ve barış zamanında yeterli hazırlığın yapılmadığını söyler(Felix Guze Birinci Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi Muharebeleri s.10). Mamafih seyyar orduların durumu çok daha iyidir.
Her kolordu 4-6 seyyar hastane açabilecek durumdadır- maalesef harekât sırasında sadece 10. Kolordu Oltu'da 400 kişilik bir hastane açabilmiştir.( Ramazan Balcı a.g.e s.92). 9. Kolordunun 1 seyyar hastanesinin mevcudu ise aşağıdaki gibidir: 24 iki tekerlekli araba,48 kağnı, 1800 kişilik yatak.
Köprüköy Muharebesi
Köprüköy Muharebesi 1. Dünya Harbinde yaşanan ilk Rus-Türk çatışmasıdır (2 Kasım 1914-16 Kasım 1914). Ruslar Türk sınırını geçtiğinde III.Ordu Komutanı Hasan İzzet Paşa'nın planı geniş bir araziyi savaşmadan Ruslara bırakıp savaşı Erzurum'da kabullenmekti(Yavuz Özdemir Bir Savaşın Bilinmeyen Öyküsü s.137).
Fakat bu strateji zaten her şeyin ince bir ipe bağlı olduğu Kafkas Cephesi’nde bölge halkından mürettep aşiret süvarilerinin ve direk bölge halkının büyük bir çöküntü yaşaması gibi sakıncalar içeriyordu.
Öte yandan Ruslar hududu -hiç olmadığı kadar –plansız ve peyderpey geçmiştir(İrfan Paksoy Cihan Harbinde Osmanlı Devleti s.180).Yukarıdan -Harbiye Nezareti- taarruz için sıkıştırılan ordu kumandanı zoraki bir taarruz icra etmiştir(Ziya Nur Aksun Enver Paşa ve Sarıkamış Harekâtı s.167). Taarruz eden kuvvetler III.Ordu'nun yarısı kadar bile değildir.
Döneme kaynaklığı şüpheli olan Şerif İlden iki kolordudan oluşan ordunun 9. Kolordusunun mevcut üç tümeninin ikisinin harbe iştirak ettirilmediği ve diğerinin de bir alay eksik kullanıldığını söyler(Sarıkamış Köprülülü Şerif İlden s.81). Maslofski'nin Umumi Harpte Kafkas Cephesi adlı eserine bir tenkit yazan Nazmi de “Köprüköy Muharebesi bidayette yalnız 18,34, ve 2. Nizamiye süvari fırkaları ile başlamış ve peyderpey ve her gün birer fırka olmak üzere 28,33,37 ve en nihayet 29.
Fırkaların muharebeye sokulmaları ile neticelenmiştir" der( Maslofski Umumi Harpte Kafkas Cephesi s.83). Neticede subay ve erlerin büyük gayreti ile muharebe kazanılmış, fakat bir hata daha yapılarak takip işi 14 Kasım'da durdurulup bu görev sadece 2. Nizamiye Süvari Tümenine verilmiştir( Yavuz Özdemir a.g.e s.140). Böylece ricat etmekte olan Rus kuvvetleri rahat bir nefes alıp Azap mevkiine çekilmiş, mevziilerini tahkim etme imkanı bulmuştur.
Köprüköy Muharebeleri zaferle sonuçlansa bile bir dizi hata sonucu bir dizi fırsat kaçırılmıştır. Örneğin Şerif İlden muharebenin gayesine ulaşmadığını şöyle açıklar: “Bu maksat, Rus ordusunu ezmek ve kendi hududumuzdan dışarı atmak idi.
Bu netice istihsal etmiş olsa idi, Sarıkamış “macerasına"-bu Şerif İlden'in kitabında yer verdiği sayısız, fikrimizce yersiz hakaretlerden yalnız biridir- ihtiyaç kalmayacak idi. Halbuki III.Ordu’nun elinde, Rusları 25 Teşrin-i evvel günü kıracak, ezecek, dökecek kadar ve hatta daha fazla kuvvet vardı.
Bu kuvvetlerden yevm-i mezkûrde birden istifade edilebilirdi: etmediler. Çünkü III.Ordu karargahında makaamat-ı aliyeyi işgal etmiş olan genç zevat, vazifelerinin ağır mes'ûliyetini deruhde ettirecek avâmil-i rühiyeye malik değildiler. İstanbul bunun farkına vardı ve müdahale etti. Bu müdahaleye sebep olan III.Ordu karargahıdır.
Bu karargah, almış oldukları kararlarında daha kat'î olabilirdi. Ruslar bizden korkuyor; biz Ruslardan korkuyoruz... Netice bundan başka bir şey olabilir miydi?”(Ziya Nur Aksun a.g.e s.168.169). Şerif İlden’in her ne kadar çoğu söyleminin altı boş olsa da “Köprüköy Muharebesi amacına ulaşsaydı Sarıkamış Hârekat’ına gerek kalmazdı" çıkarımı yerinde bir çıkarımdır.
Çünkü Kafkas Rus Orduları plansızlıklarının bedelini ödeyecek ve Osmanlı Ordusu tarafınca çok daha az bir kayıp ve uğraşla ortadan kaldırılmış olacaktı ve ileri doğru bir hamle gerçekleşse bile büyükçe bir kuvvetten tasarruf edilmiş olacaktı. Ne yazık ki bunların hiçbiri gerçekleşmemiş Ruslara kuvvetçe üstün olan ordunun-Fevzi Çakmak kuvvet dengesinde Osmanlı Ordusunu 70 tabur gösterirken Rusları 30 tabur işaret eder ( Fevzi Çakmak Büyük Harp'te Şark Cephesi Harekâtı s.34-35)- mutlak başarı ümidi iki gün sonra cereyan edecek bir devam muharebesi olan Azap Muharebesine sarkacaktır.
Azap Muharebesi
Onlarca yıl sonra Ruslara karşı bir zafer kazanmak erat ve komuta kademesine büyük bir moral kazandırmıştır(Ziya Yergök Sarıkamış'tan Esarete s.56). Bu muharebede de Hasan İzzet Paşa hatalı diyebileceğimiz stratejiler izlemiştir.
Hasan İzzet Paşa
Muharebenin başlangıcında Başkomutanlık ısrarlı telgraflarla bir kuşatma hareketi düzenlenerek zaten sarsılmış olan Rus ordusunu ortadan kaldırmayı telkin etmiş, Hasan İzzet Paşa ise bunu denemiş, Rus kanatlarını tam olarak saptayamayınca savaş cephe taarruzuna evrilmiştir, bu yüzden de III.Ordu “gereksiz" yere pek ağır kayıplar vermiştir(Genelkurmay Başkanlığı Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi Kafkas Cephesi 3. Ordu Harekatı c.2 s.320-321). Ayrıca içinde bulunulan duruma aykırı olan raporlarla Başkomutanlık adeta zihnen iğfal edilmiştir(Fahri Belen Birinci Dünya Harbinde Türk Harbi 1914 Yılı Hareketleri s.133). Hemen her gün ise cephane ve erzak noktasında Harbiye Nezareti nezdinde şikayetlerde bulunulmuştur(Örneğin: Askeri Tarih Ve Stratejik Etüd Başkanlığı Arşivi (ATASE) K.4, H.10, F.1-84kodlu belge).
Başkomutanlık ise sürekli-aşağıda bir örneğini vereceğimiz üzere- yatıştırıcı ve -durumu daha iyi çözümleyebilmesinden dolayı- realist bir tutum takınmış, destekleneceklerini bildirmiştir. Metnini vereceğimiz belge bu tezin altyapısını oluşturmaktır: ”Akdeniz ve Zonguldak vapurlarıyla bu gece 10.000 sahra ve 10.000 dağ topçu mermisi, 12.000 sandık piyade mermisi, tam teçhizatla 15 cm.lik bir obüs bataryası, 600 mekkariden kurulu muntazam nakliye kolu, bir yük otomobili ve 42.000 lira gönderiyorum.
Elinizdeki en seri araçlarla cephaneyi aldırınız. Ancak bu cephanenin muharebe meydanına varması zamana muhtaç olduğundan, heralde manen ve maddeten düşmana üstün olduğuna emin olduğum III.Ordu'nun, Köprüköy’de olduğu gibi, yakında yine başarılı olmevziilerindeacağına inanıyorum.”( ATASE K.4, H.10, F.1-87Ayrıca aynı minvalde bir diğer telgraf için ATASE, K.4,H.10, F.1-192).Her şeye rağmen III.Ordu kısmi bir başarı yakalamış, Rus cenahında bir bozgun havası esmeye başlamıştır.
Hatta -daha sonra Sarıkamış Manevralarında ismini fazlasıyla duyacağımız-Yudenich Tiflis'ten cepheyi teftişe gönderilmiştir. Muratof'a göre Yudenich’in edindiği intiba hiç iç açıcı değildir(W.E.D. Allen ve Paul Muratoff Kafkas Harekâtı : 1828-1921 Türk-Kafkas Sınırındaki Harplerin Tarihi s.220-221). Maslofski ise hatlarda müşküllükle tutunulduğunu, Yudenich'in yolda gelirken ordunun gerisinde muhteşem bir karmaşa ile karşılaştığını, lakin ön hatların nispeten intizam içinde olduğunu aktarır( Maslofski a.g.e. s.76-77).
Bütün bu durumların içinde Hasan İzzet Paşa tüm kazanımları bir çırpıda silecek bir hamlede bulundu.
Esasen İzzet Paşa en hafif tabirle ricat etmekte olan Rusların Yavuz Narman konumu aracılığıyla Osmanlı Ordusunu çevirip imha edeceğini düşünüyordu(Şerif İlden a.g.e s.84).Bu muhteşem bir gaftı, çünkü Artvin'den Batum'a kadar sarsılan(Yavuz Özdemir a.g.e s.166) Rus Ordusunun Narman istikametinde de dikkate değer bir kuvveti yoktu(ATASE,K.2950,H.6,F.1-184).Ne yazık ki yeni mevzilerin işgali 22 Kasım akşamına kadar süren geri çekilme emri Felix Guze'nin de etkisi ile ( Fahri Belen a.g.e s.133) cephane eksikliği bahane edilerek yürürlüğe konmuştur.
Soğuk ve tipili bir gecede aniden gerçekleşen ricat Osmanlı Ordusu için bir trajediye dönüşmüştür, adı geçen dönemde 83. Alayın kumandanlığını yürüten Ziya Yergök, kendisinin, birliğinin çektiği sıkıntıları şöyle aktarır ve çarpıcı bir değerlendirme de bulunur:
“Bu darmadağınıklık içinde bocalarken “Aman Yarabbi öldüm sen yardım et! Neredesin Azrail niye canımı almıyorsun,” gibi yürekleri sızlatan sesler geliyor, iniltilerin arkası gelmiyordu.
Zavallı askerler kumlu, kurak yer bulmak, biraz rahat adım atabilmek için dağılmak zorunda kalıyorlardı.(...) Sözün kısası ordu öyle bir durumdaydı ki tabur bölükten vazgeçtik, onbaşılar bile erlerini kaybetmişlerdi. Düşmanın çok değil bir süvari bölüğü bizim bu durumumuzu anlayıp hücum etseydi, zaten perişan olan orduyu yener ve esir ederdi( Ziya Yergök a.g.e s.71). Bölgede deyim yerindeyse ironik bir durum oluşmuştur.
Kuzey'de Ruslar mecburi olarak geri çekilmekte, Güney'de Türkler yanlış bir karar sonucu geri çekilmektedir. Recep Balkan “ Zafer hasmından bir dakika fazla dayananındır. Eğer Ordu'nun ricat ettiği o gece dayanılmış olsaydı hem Meydan Muharebesi kazanılmış ve hem de Sarıkamış Harekâtı meydana gelmemiş olacaktı"(Recep Balkan Azap Muharebesi'nde Türk ve Rus Süvarilerinin Operatif Hareketleri s.91-92) çıkarımında bulunur.
III.Ordu subaylarından 69 şehit, 158 yaralı zayiat verirken erlerde de 1914 şehit 6012 yaralı, 3069 esir 2792 firar gibi bir tablo ortaya çıkmıştır(Yavuz Özdemir a.g.e s.175). Ruslara ise Köprüköy ve Azap Muharebelerinde yaklaşık 15-20 binlik bir kayıp verdirilmiştir(Genelkurmay Başkanlığı a.g.e s.322-323)Özetle Hasan İzzet Paşa komutasındaki III.Ordu Sarıkamış Harekâtına kadar geçen sürede iki büyük fırsatı kaçırmış ve Sarıkamış İhata Manevrasının temellerini atmıştır.
Ricattan sonra sahada bulunan İTC’nin güçlü üyeleri Bahattin Şakir, Tahsin(Uzer),Cemal Azmi Bey, Van Valisi(İrfan Paksoy a.g.e s.185) Dahiliye ve Harbiye Nezareti ile sıklıkla temasa geçerek Hasan İzzet Paşa’yı ağır bir eleştiri yağmuruna tutmuştur. Bunun üzerine Enver Paşa Bahattin Şakir'i Ordu Karargahından uzaklaştırmış, diğerlerini de uyararak( Ramazan Balcı a.g.e s.136)siyasetin orduya etkisini kırmayı hedeflemiştir.
Mamafih eleştirilere duyarsız kalmamış 25 Kasım 1914’te Hafız Hakkı Paşa’yı Erzurum'a göndermiş, böylece Sarıkamış İhata Manevrasında bir mihenk taşı daha konmuştur.