Bitmeyen FETÖ ve Aydınlarımız
Gönül isterdi ki memleketin gündemi bilim, teknoloji, sanat, felsefe, ekonomi olsun ama maalesef bu ülke bir türlü bunları konuşacak rahatlığa eremiyor. Tam ortalık durulacak muasır medeniyetler seviyesinde gündemimiz olacak derken, pat delinin biri gelip kuyuya bir taş atıyor. Bu nedenle bizde bir türlü bu konuları konuşmaya, okurlarımızla paylaşmaya fırsat bulamıyoruz.
Gelelim gündeme, memleket gündemi hızlı değiştiği için, aktörlerde bir o kadar hızlı değişiyor. Öyle ki bir aktörü yeni tanıyıp hayret etmeye fırsat bulamadan başka bir aktör pat diye hayatımıza giriveriyor. Aslında bu yazıyı Sevda Noyan ve Sevda Noyan gibiler için kaleme alma telaşındayken, daha yazmayı düşünüp, kafamda tasarlarken, hiç hesapta olmayan bir aktör pat diye hayatımıza girip yine bizi hayretler içinde ağzı açık bıraktı.
O yüzden bende yazıyı iki kısma bölmeye ve hem Sevda Noyan’dan, hemde Gazi Üniversitesi Dekanı Prof. Dr. Orhan Acar’ dan bahsetmeye karar verdim.
Sevda Noyan meselesine girmeden önce kendimi tanıtmakta fayda görüyorum. Okurlarımın beni kale alırken, birazda benim hakkımda fikir sahibi olmasının iyi olacağına inanıyorum.
Öncelikle ben, 15 Temmuz gecesi kuzenim Ahmet ile beraber, çapımıza, sıfatımıza bakmadan, aklı hür, vicdanı hür, güçlü diye hiç kimsenin eteğine sığınmamış, Allah inananlarladır diyerek, tıpkı ateşe su taşıyan karıncalar gibi TBMM’nin önüne bir an bile düşünmeden, ellerinde bayraklarla koşup, demokrasinin yanında, devletinin ve milettinin yanında, hainlerin daima karşısında olan sıradan bir vatandaşım. Bu nedenlede Sevda Noyan ve onun gibiler hakkında bazı soruları ve yorumları gönül rahatlığı ile dile getirebileceğim inancındayım.
Şimdi hepimiz biliyoruz ki Sevda Noyan geçmişinde FETÖ ile derin muhabbetleri olmuş, bunu sosyal medya ile dile getirerek kamuya ilan etmiş bir kişi. Hal böyle olunca benim kafamda bazı sorular belirdi ve bir türlü kendimce cevaplarını bulamadım.
Mesela,
Neden hep geçmişinde FETÖ olan insanlar bir şekilde yazılı ve görsel basında karşımıza çıkıyor yahut çıkarılıyor?
Sevda Noyan gibi insanları kimler ne amaçla destekliyor?
Bu insanlar nasıl oluyorda ölüm listeleri yapıp, ulusal kanallardan tehditler savurabiliyor?
Ellerinde terör örgütüne mensup insanların listesi olduğunu söyleyen bu insanlar, adli makamlara bir bildiri yapmadan nasıl oluyorda insan fişleyebiliyorlar, burası hukuk devleti değil mi?
Ve en önemlisi bu ve bunun gibi kişiler hakkında yasal işlem yapılmıyor mu yahut herhangi bir yasal yaptırım yok mu?
İnsan düşündükçe Sevda Noyan meselesi hakkında bir çok soru ve yorum türetebiliyor. Ve artık bu mesele can sıkan, toplumun huzurunu kaçıran bir noktaya gelmiş durumda.
Bu insanların, bu tarz söylemlerle Sayın Cumhurbaşkanımızın şanına ve itibarına zarar verdiğine inanıyorum.
Gelelim diğer konuya, hepimiz bir kaç gün önce Orhan Acar ismini, ders verdiği kız öğrencilerin fotoğrafları hakkında yaptığı iğrenç ve ahlaksız yorum ile tanıdık. Maalesef toplumumuzda o kadar çok bu zihniyete sahip insan varken, ilk paragraftaki konuları konuşmamız çokta mümkün gözükmüyor.
İşin ilginç tarafı bu insanlar nasıl eğitimci oluyor ve nasıl kritik mevkilere gelip, söz sahibi olabiliyor? Benim anlamadığım, garsonluk mesleğini dahi icra etmek için mülakat gerekiyorken, bu ahlaksız herifi kos koca Gazi Üniversitesi nasıl dekan yapmış?
İvedi bir şekilde toplumun bu düşünce yapısına sahip insanlardan arındırılarak, cezalandırılması taraftarıyım. İki gün sonra, bu mesele unutulup da Orhan Acar’ı farklı bir yerde, farklı bir mevkide görmek istemiyorum.
Vatandaş olarak artık bu ve bu gibi durumlardan bezmiş vaziyetteyim. Bu nedenle cezaların daha caydırıcı olmasını, şaklabanların medyada yer ve yankı da bulmamasını, insanların haksız yere öldürülmemesini, ölümle tehdit edilmemesini aksine hoş görülü, adil, hukukun egemen olduğu bir toplum hayal ediyorum.
Galiba ben ve benim gibi düşünen insanların azınlık olması nedeni ile hayalim bir türlü gerçekleşemiyor. Elimden sadece yazmak geldiği için de bir gün sayımızın artacağını temenni ediyorum...