Bir İstanbul Destanı!
Bir İstanbul Destanı!
29 Mayıs 1453 ve Delikanlım!
1453!
Yani, İstanbulun Fethi!
Yani, Türk-İslâm mefkûresinin kanınan kan katan mukaddes bir ideâl, kızıl elma ülküsünün en önemli gönü.
Delikanlı!
Dünyanın hiç bir lügatında olmayan bir kelime. Yazmak istersen kitaplar dolusu anlamı olan bir tefekkür cümlesi.
Biri için `o nasın biri?` diye sorasın `Delikanlı` demesi yeter.
Hatta kız almaya giden aillere `benim oğlum çok delikanlıdır derse yeter…
Zira delikanlı; haram yemez, kul hakkı yemez, ekmeğini taştan çıkarır, zalimin hasmı mazlumun dostu olur…vatanperver olur, yiğit olur…vatanı için kırk okla surlarda kurşunlanır ama canı yanmaz… yani adamdır adam bu adamlıkla içerse ecel şerbetini ebedi hayatta hoş geldin diye karşılanır mutlak
İşte bu kelime sadece Türkçe`de ve Türk`lerde vardır…
Başka milletlerde de bu tür şeyler olabilir ama işte 1453 destanını sadece o delikanlı Türk`lerin ulvi gayesidir …
Bu ulvî gâye uğruna Türkler müslüman olman önce de , olduktan sonrada seve seve can verdiler ve şehâdet mertebesine kavuştular.
İstanbul, 1453 târihine kadar bir çok defâlar çeşitli millet, devlet ve topluluklar tarafından kuşatılıp, işgâl edildi.
Peygamber efendimizin ; “İstanbul muhakkak fethedilecektir. Bu fethi yapacak hükümdâr ne güzel hükümdâr ve onun askerleri ne güzel askerlerdir.” hadîs-i şerîfi, bütün İslâm hükümdâr ve kumandanlarının bu şehri fethetmek arzu ve gayretlerini harekete geçiriyordu.
Ve birgün!
Yelkenler biçildi, yelkenler dikildi, dağlardan çektirilen,kalyonlar çekildi ve hatta kerpetenlerle sûrların dişleri söküldü!
Anandan, yardan, serden geçildi ve kanı Göç Destanından , Ergenakon`dan, Gılgamıştan, Türeyiş`ten gelen kutlu bir bir destanlar yazıldı.
Yüzüne çarpıldı bizansın acizliğini, kabardı sular, hor görmedik kimseyi…
Kırık âbideler yeniden yükseldi …
Kitaplar Fâtih dedi, Selim dedi , Süleyman dedi…kısacası; TÜRK` dedi, İslam dedi…
Çok denemişti Kostantin`i İstanbul kılmak!
Müslümanlar “Feth-i Mübîn”i gerçekleştirmek için pekçok teşebbüste bulundular.
Ama nasip orayı feth ederek ismine FATİH dedirten Mehmet Han`a düştü.
Antik Yunan`dan, Roma`da Bisans`tan, latin`den tapu Devlet-i Ali-yi Osmaniye`ye geçti…
Ve o tapu onun devamı olan ve sonsuza kadar tarihe adını Türkiye Cumhuriyeti olarak yazdıran devlete şu an..
Evet Türk`ler için başlangıç işte 29 Mayıs`tır ve ebediyete kadar İstanbulun kaderi Türkiye Cumhuriyeti`ne tapuludur.
29 Mayıs`ta Fatih`in ` Ya İstanbul beni alır, ya ben İstanbul`u` diye başladığı macera I. Dünya Savaşı sonunda Osmanlının topraklarını ve dolayısı ile İstanbulu işgal edenlere karşı Mustafa Kemal`in ` Geldikleri gibi giderler!` sözü ile düşman kovulmuş ve İstanbul`un Türk yurdu olması ebediyet kazanmıştır.
Bu fetih Kavimler Göçünden sonraki Türkler`in Çağ açıp çağ kapadığı en önemli gündür.
Şimdi dinle delikanlım!
`Delikanlım! işaret aldığın gün atandan!
Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan!
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan'dan!
Sen ki burçlara bayrak olacak kumaştasın;
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!
Bırak, bozuk saatler yalan yanlış işlesin!
Çelebiler çekilip haremlerde kışlasın!
Yürü aslanım, fetih hazırlığı başlasın
Yürü, hâlâ ne diye kendinle savaştasın?
Fâtih'in İstanbul'u fethettiği yaştasın!`
Evet Delikanlım!
Onlar geldikleri gibi rahat girmediler ve biz biz geldiğimiz gibi yine mührümüzü kanla yazarak kaldık….
Kanla kaldık, canla kaldık ve bir gün yeniden harekete geçecek olan Kızıl Elma ülkümüzle İstanbul`da kaldık, İstanbulu ebedi Türk Yurdu kıldık.
Not;Geçen hafta İstanbuldaydım…cennet şehir gezerken her ara sokakta fosaptik görevi yapan PKK`lıları görünce bu satılar dilimden döküldü…`acaba şimdi nerede o delikanlılar?` diye bir ah çekip, Elif`i noktaladım.
Evet delikanlım!
İstanbul`un fethine bir de bu pencereden bak ve düşün; Ne diye hala oyunda oynaştasın?
Selçuk Düzgün
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.