Türkiye’de yıldız gazetecilerden gösterilen Barış Terkoğlu, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında ‘Üçlü Muhtıra’ çerçevesinde kurulan, "Daimi Ortak Mekanizması" toplantısında, Tümgeneral Göksel Kahya'nın masadaki boş çay bardaklarını toplamasına tepki göstermesi, fonlu TSK düşmanı haber sitelerine malzeme oldu.

Barış Terkoğlu gibi ODATV yazarlığım sırasında aklı başında sandığım dost birisinin bu denli bodoslama, gayri insani mesaj paylaşmasına gerçekten şaşırdım.

Barış Terkoğlu’nun her türlü insani duygudan yoksun Kenan Evren kültürü general anlayışındaki paylaştığı mesajı şöyle: 

“NATO'daki zirve haberini izliyoruz. TSK'yı NATO'da temsil eden Tümgeneral Göksel Kahya, boş bardakları topluyor. Devletin ajansı o anı dünyaya servis ediyor. Umarım bulaşıkları da yıkatmıyorlardır! Eskiden üniforma itibarı, kurum gelenekleri, diplomatik terbiye vardı. Yazık oldu!”

TOPLANTI NEREDE OLUYOR?

Terkoğlu’nun gazeteciliğin 5 N 1 K ilkesine en azından uyması gerekirdi.
Toplantı (niçin?) oldukça nahoş durumda olduğumuz, oldukça kırıcı olayların yaşandığı İsveç ve Finlandiya’yla onların bizim kararımızla NATO’ya üye olmalarının görüşülmesi sırasında oluyor.

Toplantı (nerede?) NATO’nun merkezi Brüksel’de Türkiye’nin ofisinde Türkiye’nin büyük abi olarak ev sahibi pozisyonunda olduğu bir mekânda yapılıyor.

Toplantıda (ne?) çay ikramı ve boş bardağın alınması tekrar ister misiniz diye sorulması Türk kültüründe eve muhtaç olarak, bir taleple (bir ekmek/su) gelenlere karşı ikram inceliği bir kültürdür. Kaba davranılmaz. Gönlü alıcı hareketler yapılır.

Toplantıda (kim) çay bardağını alan kişi ev sahibi Tümgeneral Göksel Kahya’dır. Yakın arkadaşı Emekli Pilot Albay Osman Başıbüyük’ün söylediğine göre bu tür toplantılara hizmet edecek er asker ya da hizmetli alınmaz.
Eleştirilen olay (nasıl) ev sahibi Tümgeneral Göksel Kahya’nın İsveç, Finlandiya temsilcilerinin içtiği boş çay bardağını yerinden kalkarak almasıdır.

OSMAN BAŞIBÜYÜK’ÜN AÇIKLAMASI

Emekli Pilot Albay Osman Başıbüyük’ün whatsapp grubunda paylaştığı açıklama şöyle:

“Arkadaşlar, Göksel Kahya'yı iyi tanırım. 85'li hava yer subaydır - ikmal sınıfı. Kendisiyle hem Genelkurmay'da hem de Belçika'da NATO karargâhı SHAPE'de beraber çalıştım. Çok çalışkan, çok yetenekli, çok saygılı, çok kibar, çok iyi İngilizce bilen çok kıymetli bir subaydır. Hava kuvvetlerinde önce bizler Balyoz vs. kumpas davalar ile sonra Fetöcüler darbeci olarak tasfiye olunca geriye çok az sayıda liyakatli subay kaldı. Göksel Kahya onlardan biridir. NATO ve dolayısıyla uluslararası tecrübesi çok olduğu için Hulusi Akar onu hiç yanından ayırmadı. Bu sebeple Akar'ın ‘emir eri’ gibi bir hava oluştu. Aslında öyle birisi değil. Ne yapsaydı? Yardım etmese miydi? Ben sizinle çalışmam diyemezdi.

Bardak toplama mevzuna gelince, geçekten çok kötü olmuş. Bu nasıl oldu bilmiyorum. Genelkurmayda üst düzey toplantılarda içeriye garson asker gibi işi olmayan hiç kimse alınmazdı. Böyle durumlarda çay servisini yarbay albay olarak elden ele bizler yapardık.  Belki basın toplantısından önce özel bir toplantı oldu o yüzden odaya kimse alınmamıştı. Bilmiyoruz. Ama bunun yine de bahanesi olmaz orada siviller varken Göksel ağabeyin korgeneral rütbesiyle servis yapması hiç yakışık almamış.

Hava Kuvvetlerinde normalde muharip sınıf olarak pilotlar general olurdu. Pilot kurmay albaylar Fetö'cüler tarafından tasfiye edildi. Fetö'cüler, hava yer sınıfı olan subaylara pek dokunmamıştı. Hâl böyle olunca Göksel ağabeyin önü birden bire açıldı. Yani Akar'ın adamı olarak değil kendi yetenekleri sayesinde oralara geldi.

Şunu da söylemeden geçemeyeceğim: TSK'da oturduğu koltuğu doldurabilecek o kadar az adam kaldı ki, Göksel Kahya gibileri de harcarsak, o koltuklara bu sefer gerçekten garson oturtmak zorunda kalırız.”